HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 6-7 Ekim olaylarını çağrıştıran açıklamalarına, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri tepki gösterdi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Sokağa çıkın" çağrısına ilişkin, " Milletvekillerinin yeri, parmaklıkların arası değil, Meclis'tir. Ancak siyasetin daha tükenmediği noktada, bu tip çağrılar gerginlik ve kutuplaşmayı artırıyor. Henüz ortada bir şey yokken, sokağa çağırma, içinde bulunduğumuz durum da düşünüldüğünde son derece tehlikeli." dedi.
CHP'li Özel, Demirtaş'ın, "Milletvekillerimize dönük tutuklama niyetleri var. Bunu yaparlarsa talimat, çağrı beklemeden herkes bulunduğu yerde sokağa çıkmalı, geri adım atmadan sonuna kadar direnmeli." yönündeki açıklamalarını AA muhabirine değerlendirdi.
Milletvekillerinin gözaltına alınması, tutuklanmasının, Türkiye demokrasisinin çok gerilerde bıraktığı bir görüntü olduğunu belirten Özel, 24. Dönem'de, tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmamasının Türkiye'nin bir ayıbı olduğunu savundu.
- "Tüm Meclis'e getirilmiş kabul edilmelidir"
CHP Grup Başkanvekili Özel, milletvekillerinin zorla ifadeye götürülmesini, tutuklanmasını, Türkiye demokrasisi açısından tehlikeli, herkese kaybettirecek davranışlar olarak gördüklerini bildirdi.
AK Parti'ye çağrıda bulunan Özel, böyle bir ihtimal varsa, buna karşı Meclis'in gerekli düzenlemeleri yapması gerektiğini belirtti.
Halkın seçtiği, Meclis'te bulunması gereken milletvekilinin, suçu ispatlanmadan demir parmaklıklar arkasına konulmaması gerektiğini vurgulayan Özel, milletvekillerinin tutuksuz yargılanması formülünün düşünülmesi önerisinde bulundu.
Özel, hiç kimsenin, milletvekillerini zorla götürmeye ve yeniden toplumda bir gerginlik, kutuplaşma yaratacak bir şeye kalkışmaması gerektiğini yineledi.
Tüm milletvekillerinin eşit oyla seçildiğini, gelen hiçbir milletvekilinin diğerine üstünlüğünün olmadığını anlatan Özel, "Bir milletvekilinin özgürlüğüne getirilmeye çalışılan kısıtlama, tüm Meclis'e getirilmiş kabul edilmelidir. O milletvekilinin seçim bölgesine ve ona oy veren seçmenlere karşı yapılmış büyük bir saygısızlıktır." dedi.
- "Sokağa çağırma son derece tehlikeli"
"Milletvekillerinin gözaltına alınması, tutuklanması ihtimali üzerinden konuşurken, toplumda bir kutuplaşma, bir fay kırığı yaratabileceğini söylemiştim. Demirtaş'ın ifadeleri ona işaret ediyor. Ama sonuçta iki yanlış bir doğru etmiyor." diyen Özel, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Toplumların direnme hakkı vardır. Ama özellikle siyasi gerginliklerde, hele hele daha gerçekleşmemiş, gerçekleşmesi olasılığına karşı siyasetin daha tükenmediği noktada, bu tip çağrılar gerginlik ve kutuplaşmayı artırıyor.Siyaseten genel değerlendirme olarak tutuklanma meselesini tamamen yanlış buluyoruz. Ama buna karşı da henüz ortada bir şey yokken, sokağa çağırma, içinde bulunduğumuz durum da düşünüldüğünde son derece tehlikeli. Onun yerine kimseyi bu konuda sokağa çağırmayalım. Sonuna kadar demokrasiyi, Meclis'i zorlamak lazım. Seçmenin, kendi iradesiyle seçtiği kişilerin zorla götürülmesine, demokratik yollarla reaksiyon vermesi de son derece meşru haktır. Ama AKP ile HDP arasında son sokağa çağırma restleşmesinden sonra çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybettiği süreç de yaşanmıştı. O yüzden iki tarafın da daha sorumlu davranması gerekir. Ama milletvekillerinin yeri de parmaklıkların arası değil Meclis'tir."
-"Milletimizin darbecilere karşı verdiği mücadeleyi anlamasını beklemiyoruz"
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da dokunulmazlıkların kaldırılmasını en fazla isteyen ve bunu gündem yapan partinin HDP olduğunu belirterek, Meclis'e girdikleri günün ertesinde TBMM Başkanlığına başvurarak dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep ettiklerini ifade etti.
"Ama ne zaman ki iş ciddiye bindi, bu kez geri adım attılar." diyen Turan, herkesin hukuka saygı duyup, yargıya yardımcı olması gerektiğini savundu.
HDP'lilerin efelenmek yerine, yargıya gidip ifade vermesi gereğine işaret eden Turan, şöyle konuştu:
"Eğer terörle ilgili bir suç söz konusuysa ve tutuklama gerekçesi varsa yargı bundan kaçınamaz ve bunu yerine getirir. Kimseye hukuki bir ayrıcalık tanınamaz. Keşke HDP, siyasi bir parti olma sorumluluğunu yerine getirip sivil olabilseydi. Ancak ne yazık ki HDP, Kandil vesayetini kabul ederek terörün gönüllü sözcüsü oldu. HDP’nin Eş Başkanı açık açık 'sırtımızı PYD’ye, YPG’ye yaslıyoruz' dedi. Kısa bir süre önce de Demirtaş, PKK’yı terör örgütü olarak değerlendirmediklerini söyledi. 15 Temmuz ile ilgili Demirtaş’ın yaptığı kıyas, en hafif deyimle hadsizliktir. Birinde millet, milli egemenliği gasbetmeye çalışanlara karşı destansı bir mücadele vermiştir. Diğerinde ise egemenliğin bir unsuru olan yargıya karşı bir direniş söz konusu. Seçmenlerin iradesini Kandil’deki teröristlere teslim eden birinin, milletimizin darbecilere karşı verdiği mücadeleyi anlamasını zaten beklemiyoruz. Bütün ikazlara rağmen Kandil’le ilişkisini bitirmeyen bu partiye esas cezayı da yargı değil, bu millet verecektir. "
- "15 Temmuz zihniyetinin devamı..."
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Demirtaş'ın açıklamalarının son derece yanlış olduğunu vurgulayarak, "Bu açıklama tamamen, haince bir kışkırtıcılık. Çağrı 6-7 Ekim olaylarını hatırlatan bir beyanat." diye konuştu.
Akçay, "Bu açıklama, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan darbeci zihniyetle ele ele, kol kola olduklarını gösteriyor, onun bir devamı niteliğinde görmek mümkün." değerlendirmesini yaptı.
AK Parti Van İl Başkanı Zahir Soğanda, 6-7 Ekim olayları sırasında terörün yüzünü bir kez daha gören insanların bu çağrıya kulak vermeyeceğini belirtti. Demirtaş'ın çağrısının bir direniş değil, yakıp yıkma çağrısı olduğunu vurgulayan Soğanda, şöyle konuştu:
"6-7 Ekim olaylarında halkı sokağa çağırdılar. Ne olduğunu gördük. Bizim 27 günlük demokrasi ve milli irade nöbetimiz de bir tane çiçeğe zarar geldi mi? İlimizde çalışan polisimiz, askerimiz biri bizden rahatsız oldu mu? Bunlar ne yapıyorlar, yakmakla yıkmakla meşguller. Sözde haklarını savunmak için direnişe geleceklermiş. Bu halk artık oyunlara gelmiyor. Neyin ne olduğunu çok iyi farkındadır. Demirtaşın çağrısının yanıtsız kalacağı düşüncesindeyim. Halkımız artık bunlara itibar etmiyor."
- "Karşılık bulmayacağına inanıyoruz"
HÜDA PAR Van İl Başkanı Rasim Sayğın ise Demirtaş'ın çağrısının doğru bir yaklaşım olmadığını, halkın da buna ilgi göstermeyeceğini bildirdi.
6-7 Ekim Kobani olayları sırasında yapılan çağrının sonuçlarının ortada olduğunu anımsatan Sayğın,
"Böyle bir çağrının acı tecrübesini daha önce yaşadık. Yeni bir çağrı da yine gözyaşlarının akmasına neden olacaktır. Geçmişte büyük sıkıntılar yaşayan halkımızın bundan sonra böyle çağrılara ilgi göstermeyeceğini tahmin ediyoruz. O dönemde halk bunların gerçek yüzünü görmemişti. Ancak Kobani olaylarından günümüze kadar yaşanan gelişmeler onların gerçek yüzünü ortaya çıkardı ve halk da bunu gördü. Bu nedenle çağrının karşılık bulmayacağına inanıyoruz. İnsanların çağrıya itibar etmemesini istiyoruz." diye konuştu.
- "Halkımız huzur istiyor"
Memur-Sen Bitlis Temsilcisi Cabir Durak, halkın sokaklara dökülmesi için haklı gerekçelerin olması gerektiğini vurgulayarak, toplumda şu anda kutuplaşma yerine ciddi bir uzlaşıya ihtiyaç duyulduğunu ve bunun için de halkın birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gerektiğini kaydetti.
Bitlis İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Mustafa Cengiz ise 15 Temmuz sürecinden sonra halkın yek vücut olan yapısının bir daha bozulacağına inanmadıklarını belirtti.
Cengiz, "Cumhurbaşkanlığı sürecindeki olumlu Demirtaş'a bu yakışmadı. Bu tür şeylerin zemini Meclis'tir, Meclis'te çözülmesi lazım. Bu çağrının karşılık bulacağına inanmıyorum. Her şey iyi giderken bu çağrı şık değil. 21. yüzyılda eylemlerin yeri sokak değil, Meclis'tir. Bunu doğru bulmuyorum. Halkımızın bu çağrıya karşılık vermeyeceğine inanıyorum." diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz