"Çocuklarınızın fotoğrafını sosyal medyada paylaşmayın"

Sosyal medyada ve internette özel bilgilerini ve gittikleri mekanları kontrolsüz şekilde paylaşan ebeveynlerin, başta çocuk istismarı olmak üzere birçok konuda kötü niyetli kişilere zemin hazırlayabildiği belirtildi

 Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Betül Ulukol:

 "Güvenliğine çok dikkat ediyoruz, gözümüzden sakınıyoruz' denilen çocuklarımızı bütün bilgileriyle tanımadığımız, bilmediğimiz insanlara sosyal medyada teslim ediyoruz. Hem kişisel olarak kendi güvenliğimiz tehlikede hem evimizin güvenliği tehlikede"

 Pedagoji Derneği Başkanı Mehmet Teber:

 "Pedofili hastalarına karşı ailelerin dikkat etmesi gereken temel konu sosyal medyada çocuklarının fotoğraflarını çokça ve isimleri ile paylaşmamak. Bu yolla çocuk kötü niyetli kişilerin ilgi alanına girebiliyor"

Sosyal medya ve internette özel bilgilerini ve gittikleri mekanları kontrolsüz şekilde paylaşan ebeveynlerin, başta çocuk istismarı olmak üzere birçok konuda kötü niyetli kişilere zemin hazırlayabildiği bildirildi.

Uzmanlar, bazı aile bireylerinin sosyal medya ve internette paylaştıkları bilgilerle bilmeden de olsa kendi hayatlarını ve çocuklarını tanımadıkları insanlara gösterdiğini dile getirerek, pedofili ve çocuk istismarının önüne geçmek için sosyal medyada çocukların fotoğraflarının ve isimlerinin paylaşmaması gerektiğini kaydetti.

Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Betül Ulukol, bütün mekanlarda olduğu gibi sosyal medyada da çocuğun güvenliğinden ailenin sorumlu olduğunu söyledi.

Sanal alemin kullanımı tehlikeli

Ulukol, sanal alemi tamamen güvenli olarak görmenin doğru olmadığını ifade ederek, "Her alanı güvenli görünce çocukları ciddi şekilde internet dünyasında savunmasız bırakabiliyoruz. Çocukların her ortamda güvenliği aileden soruluyorsa sanal alemde de güvenliği aileden sorulur. Anne ve baba birey olarak kendi güvenliğini sağlarken aynı zamanda da çocuğunun da bu yönde emniyetini sağlamalı." diye konuştu.

Sosyal medyada insanların sadece dar bir çevre tarafından görüldüğünün düşünüldüğünü ancak burada paylaşılan bazı özel bilgilerin herkes tarafından görülebileceğinin altını çizen Ulukol, paylaşımların listede bulunan arkadaşların çevresi tarafından da takip edilebilmesinin bazı tehlikeleri beraberinde getirdiğini belirtti.

Prof. Ulukol, internete konulan fotoğraf, bilgi ya da içeriğin herkese açık olduğunun bilinmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Siz çocuğunuzun güvenliği için evinizdeki pencere ve kapıları açıp, çocuğunuzun yatağını bahçeye koyup yatıyor musunuz? Bu mümkün değil. Gece çocuğunuzu tek başına sokağa bırakabiliyor musunuz ya da yolda gördüğünüz herhangi birine 'Benim evim şurada, akşam burada olacağım. Çocuğum benim yanımda' diyor musunuz? Hayır ama siz internete bu bilgileri koyduğunuz zaman bu doğrudan paylaşılıyor. 'Güzel bir şeyler yaşıyoruz, keyifli anları paylaşıyoruz. Bunu arkadaşlarımız da görsün istiyoruz' diyorsanız bile paylaşımınızı görenlerin çok az kısmı arkadaşınız. Geriye kalanının sayısını bilmiyoruz bile. Böyle olunca da 'Güvenliğine çok dikkat ediyoruz, gözümüzden sakınıyoruz' denilen çocuklarımızı bütün bilgileriyle tanımadığımız, bilmediğimiz insanlara sosyal medyada teslim ediyoruz. Hem kişisel olarak kendi güvenliğimiz tehlikede hem evimizin güvenliği tehlikede. Daha da önemlisi böylelikle evlatlarımızın güvenliği tehlikeye giriyor."

Sosyal medyada gidilen her mekanın paylaşılmasının kötü niyetli kişilere adeta davetiye çıkardığını dile getiren Ulukol, böylece aile bireylerinin adım adım izlenmesine olanak sağlandığını belirtti.

 "Bireyler önce aynayı kendisine tutup bakmalı"

Prof. Dr. Ulukol, alınabilecek somut önlemler hakkında bilgi vererek, "Öncelikle herkesin kendi sosyal medya kullanım alışkanlıklarını gözden geçirmesi gerekiyor. Bir insan ne kadar süre telefonda vakit geçiriyor, hangi sürede sosyal medyada bulunuyor, ne kadar derecede kendi güvenliğini sarsacak içerik paylaşıyor?' sorusunun cevabını bulması şart. Yani bireyler önce aynayı kendisine tutup bakmalı." ifadelerini kullandı.

Çocuklara her alanda örnek olunması gerektiğini vurgulayan Ulukol, ebeveynlerin bu konuda yasak getirmesinin bir şeyleri değiştirmeyeceğini kaydetti.

Ulukol, çocukların önlemleri bertaraf etme konusunda yetişkinlere göre daha donanımlı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Önemli olan sizin kültür ve ahlak olarak çocuğunuza örnek olmanız. Beraber oturduğunuzda annenin elinde telefon, babanın önünde tablet bilgisayar, ağabeyin elinde başka bir cihaz olunca o çocuklar ne yapsın? Kendini kontrol edemeyen bir aile çocuğunu asla kontrol edemez. Bu nedenle bizde medya okuryazarlığı küçüklerde ve büyüklerde yok derecesindedir. Artık zaten dijital medya söz konusu. Öyle olunca da bu anlamda çocuklarımıza öğreteceğimiz bir şeyler kalmıyor ama hiç olmazsa kendi davranışımızla örnek olmalıyız. Çocuklarımızın internette nasıl davranmasını istiyorsak, ona göre hareket etmeliyiz. Çocukları elbette ki takip etmek gerekiyor. Sanal alemde izleme veya takip çocuğun bilgisi dahilinde, haberli olarak yapılmalı. Çocuğun arkasından kuyu kazarak önlem alınmamalı. Siz çocuğunuza 'Evladım, bu telefonu sana alıyorum ama ben senin bu cihazda ne yaptığını izleyeceğim. Haberin olsun. Sen bunu bilerek kullan' diyeceksiniz. Çocuğunuz da böylece 'Ben zararlı bir şey yaparsam da yakalanırım' diyecektir. Çocuğa tüm akıllı cihazları verdikten sonra gizli kapaklı kontrol et. Böyle bir önlem olamaz. Bu çocukların ebeveynlere güveni de sarsar.”

Kaçma ve kaçırılma eylemleri

Pedagoji Derneği Başkanı Uzman Pedagog Mehmet Teber ise kaçma ve kaçırılma eylemlerinin çoğu zaman medyanın gündemine geldiğini ancak iki eylemin de ayrı ayrı ele alınması gerektiğini söyledi.

Çocukları "evden kaçanlar" ve "kaçırılanlar" olarak temel iki grupta ele almanın mümkün olacağını kaydeden Teber, "İki grubun dinamikleri ayrı. Kaçanlar daha çok ev ortamından bunalan, kendisine sahte cennet vaat edenlere inanan, bir sevdanın peşine düşen kişiler. Daha çok ergenlik ve sonrası döneme denk geliyor. Gerek gerçek dünyada gerek sanal dünyada tanıştığı bir kişi tarafından kandırılma burada önemli bir rol oynuyor. Kimi zaman vaatlere kanıyor, kimi zaman da tehditlere. Ama kaçma durumlarında genelde ev ortamı da sorunlu oluyor." diye konuştu.

Teber, bazı çocuk ve gençlerin evde bulamadığı huzuru bir başkasında aradığına dikkati çekerek, "Sanal dünyada çocukları adeta avlayan kişiler mevcut ve onlar da bu çocukları buluyorlar. Bu kişiler genelde sapkın niyetlerine çocukları alet ediyorlar. Ailelerin ergenliğe yaklaşırken çocukların sosyal medya kullanımını takibi bu açıdan önemli. Tabii ki sağlıklı aile ilişkileri kurması da aynı ehemmiyete sahip." değerlendirmesini yaptı.

Pedofil sorunları bulunanlar

Kaçırılma eylemlerinin ağırlıklı olarak pedofili sorunu olanlarca yapıldığının altını çizen Teber, şöyle devam etti:

"Kişiler çocukları kaçırıp onu cinsel isteklerine alet edebiliyorlar. Ya da iki aile arasındaki husumet davasının mağduru çocuklar olabiliyor. Burada ailelerden çok devlete görev düşüyor. Bir suçu önlemenin iki temel yolu var. İlki sürekli gündeme geldiği gibi cezaları arttırmak. Cezaları arttırmak bir yol ama en etkili yol değil. Çünkü cezalar ne kadar artsa da suçlar bitmez. Diğer yol ise ahlakı arttırmak. Okullarda değerler eğitimini daha merkeze almak gerekiyor. Çok şey bilen insan değil, iyi insan yetiştirmeye odaklanmak gerekiyor. Pedofili hastalarına karşı ailelerin dikkat etmesi gereken temel konu sosyal medyada çocuklarının fotoğraflarını çokça ve isimleri ile paylaşmamak. Bu yolla çocuk kötü niyetli kişilerin ilgi alanına girebiliyor."

 "Sosyal medyada ve internette bir tık kadar yakın"

Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Başkanı Said Ercan da son 8 yılda yaklaşık 104 bin 531 çocuk için kayıp başvurusu yapıldığını söyledi.

Dünyada çocuk istismarı ile pedofilinin hızla arttığına dikkati çeken Ercan, "Dünya artık kadın bedenini tüketti. Kadın ve 18 yaş üstü bedenlerle ilgili her şeye kolayca ulaşılabiliyor. Bunlar, sosyal medyada ve internette bir tık kadar yakın." dedi.

Ercan, ABD'de şarkıcı ve oyuncu Selena Gomez üzerinden haberlerle bazı amaçlar hedeflendiğini, Gomez'in kliplerinin çoğunlukla müstehcenlik barındırdığını, Türkiye'de ise bunun bazı çocuk yaşta bir anda ünlü olan şarkıcılar üzerinden yapılmaya çalışıldığını belirtti.

Vatandaşlarda dijital medya okur yazarlığı bilinci olmaması nedeniyle verilen mesajların olumsuz etkisinin engellenemediğini ifade eden Ercan, televizyonlarda yayınlanan kliplerin seçici kurul tarafından incelenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: Diyarbakır Söz