Babasız Bırakılan Çocuklar Çocuksuz Babalar Derneği Başkanı İbrahim Aksoy, son günlerde kamuoyunda tartışılan çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarıyla ilgili konuştu. Akdeniz Üniversitesi'nde, cinsel istismara uğrayan 443 çocuk üzerinde yapılan araştırmaya göre, mağdur çocukların yüzde 50'sinin parçalanmış ailelerin çocukları olduğunu belirten Aksoy, velayetin tek taraflı verilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.
Son günlerde kamuoyunda sıkça tartışılan çocuğa yönelik cinsel istismar suçları konusunda, bir açıklama da Babasız Bırakılan Çocuklar Çocuksuz Babalar Derneği'nden geldi. Devletin konuya duyarlılık gösterip çalışmaya başladığını belirten Dernek Başkanı İbrahim Aksoy, "Ancak, tüm sorunlarda olduğu gibi bu konuda da sorunun kaynağının farkına varılamamakta, çalışmalar çözüme yönelik olmamaktadır. Sorunun kaynağına inilmediği taktirde ancak istismara uğradıktan, suça karıştıktan, hayatını kaybettikten sonra çocuklarımıza ulaşmaktan öteye gidilemeyecektir" dedi.
Aksoy, boşanma oranlarının her yıl artmaya devam ettiğini vurgulayarak, "Bu boşanmalarda da çocukların velayet sorumluluğu tek ebeveyne verilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre 2015 yılında kesinleşen boşanma davaları sonucu çocukların velayeti yüzde 75 oranında anneye verilmiştir. Yani 109 bin 978 çocuğun velayet sorumluluğu tek ebeveyne verilmiştir ve bu istatistiki veriye anlaşmalı boşanmalar da dahildir. Tek ebeveyne mahkum edilmiş, parçalanmış aileye sahip çocuklarımız psikolojik olarak çok ciddi biçimde olumsuz etkilenmektedir. Bu durum çocukların çok önemli bir kısmını suç işlemeye meyilli ve her türlü istismara açık, savunmasız bırakmaktadır" diye konuştu.
CİNSEL İSTİSMAR MAĞDURU ÇOCUKLARIN YÜZDE 50'Sİ PARÇALANMIŞ AİLEDEN
Kısa süre önce, Akdeniz Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda görevli iki uzman klinik psikoloğun, cinsel istismara uğrayan 443 çocukla birebir görüşerek araştırma yürüttüğünü söyleyen Aksoy şunları aktardı:
"Söz konusu araştırmada mağdur çocukların yüzde 50'sinin parçalanmış ailelerin çocukları olduğu tespit edildi. Araştırmayı gerçekleştiren iki uzman bir açıklama yaparak, 'Aile yapısının çok önemli olduğunu gördük. Maalesef cinsel saldırı ve istismara maruz kalmış 443 çocuğun yüzde 50'si parçalanmış aileye sahip. 6 yıldır izlediğimiz bu çocuklarda ciddi travma etkileri gördük, uykularının kaçması, kabuslar görme, okul başarısızlıkları, iştah azalması en çok yaşanan psiko-sosyal sorunlardı' dedi. Bu istatistikleri önemsemek ve üzerine düşünmek gerekiyor."
DUYGUSAL İSTİSMAR DA VAR
Derneğin Başkan Yardımcısı Hüsnü Kutluay ise, kamuoyunda istismar denilince akla sadece cinsel istismarın geldiğini belirterek, "Bir de duygusal istismar diye bir şey var. Boşanma aşaması veya sonrasında, velayet hak ve sorumluluğunun tek tarafa verilmesi nedeniyle, bu hakkı elinde bulunduran anne veya babanın diğer taraftan çocuk üzerinden intikam almaya çalışmasından, çocuk çok ciddi bir biçimde etkilenmektedir. Boşanma süreci sonrasında bir tarafın elinde silah haline gelen çocuklar, uzaktaki ebeveynine yabancılaştırılıyor, düşman ediliyor ve görüşmesine mani olunuyor. Çocuğun hem anne hem de babasıyla arasında kan bağından doğan aile hayatı vardır. Devletin çocuğun her iki ebeveyniyle de olan aile hayatlarına saygı duyma ve koruma yükümlülüğü var" dedi.
Tek taraflı velayet yüzünden evladını göremeyen ve çoğu baba olan ebeveynlerin, kendi evlatlarını haczetmeye mecbur kaldığını vurgulayan Kutluay, "Çocuğu icra marifetiyle haczedilebilir bir varlık olarak görmek, çocuğun psikolojik şiddete maruz kalması anlamına gelir. Bu konuyla ilgili olarak derneğimiz ve üyelerimiz tarafından İzmir İnsan Hakları Kurulu'na yapılan müracaat neticesinde, cebri icra yoluyla kişisel ilişki kurulmasının çocuğun istismarı anlamına geldiği, çocuğun psikolojik şiddete maruz kaldığı tespit edilmiştir. Aynı kararda çocuğu haczetmek zorunda kalan ebeveynin de ekonomik ve psikolojik şiddete maruz kaldığı saptanmıştır" diye konuştu.
Araştırmalarında, ülke genelinde kabul edilmiş ve açılmış tek bir duygusal istismar davası tespit edemediğini belirten Kutluay, çocuk üzerinde ağır travma bırakan duygusal istismar davalarına da cinsel istismar davalarına da ağır ceza mahkemelerinde bakılması gerektiğini söyledi.
Kaynak: Diyarbakır Söz