Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK), evlenme ve boşanma istatistiklerini göre, geçen yıl evlenen çiftlerin sayısı önceki yıla göre yüzde 4,2 azalarak, 569 bin 459'a geriledi. Evlenme hızı binde 7,09 olarak gerçekleşti. Söz konusu dönemde, boşanma sayısı bir önceki yıla göre yüzde 1,8 artarak,128 bin 411'e yükseldi. Boşanma hızı binde 1,6 oldu.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TÜİK Van Bölge Müdürü Özer Coşğun, boşanmaların geçimsizlikten kaynakladığını belirtirken Molla Ali Arslan ile Diyanet BirSen Van Şube Başkanı Nurullah Arvas, evliliklerin artması için şartların kolaylaştırılması gerektiğini vurguladı.
TÜİK Van Bölge Müdürü Coşğun, evlenme sayısının 2005 yılında Türkiye’de 641 bin 241 kişi iken, 2017 yılında bu sayının azalarak 569 bin 459 olduğunu hatırlattı.
2005 yılında 95 bin 895 çiftin boşandığını, 2017 yılında ise 128 bin 411 kişinin boşandığını paylaşan Coşğun, "Burada dikkat çeken bir husus; 2008 yılında 99 bin çift boşanmışken, Türkiye'de 2009 yılında 114 bin çift boşanmış. Yani 2008 ve 2009 yılında bir kırılım var. Bunu da 2008 yılında krizin getirdiği bir etki olarak değerlendirilebilir. Kaba boşanma hızı olarak bin kişi başına boşanan çift sayısını ifade ediyor. 2005 yılında Türkiye’de kaba boşanma sayısının 1.40 iken, 2017 yılında, 1.60 olmuş. Van’da ise 2005 yılında 0.12 olan, kaba boşanma hızı 2017 yılında 0.33 olmuş, yani derdeyse 3 kata yakın bir artış olmuş Van’da. Bu oran Türkiye genelinde Van’da boşanmaların arttığını gösteriyor." diye konuştu.
Boşanma nedenlerine değinen Coşğun, "Genelde boşanan çiftlerin çoğunluğunun geçimsizlik sebebiyle yani yüzde 90 geçimsizlik sebebiyle boşanmış. Evlilik süresine göre boşanmalara bakacak olursak, Türkiye’de 128 bin 411 çiftim boşanan 128 bin 411 çiftin yüzde 59,4’ü, yani yaklaşık yüzde 60’ı evlilik sürelerinin ilk 10 yıllarında boşanmışlar. Bir yıldan az sürede boşananların sayısı 4 bin 74 kişi. Evliliğinin birinci yılında boşananlar 13 bin 124 kişi. En çok bu var. Boşanmaların en çoğu birinci yılında olmuş. 13 bin 124 kişiyle. Daha sonra 9 bin 664, 8 bin 470 şeklinde. Evlilik süresi uzadıkça boşanma sayısı düşüyor. Ancak ilk on yılın toplamında boşananların evlilik sürelerinin ilk 10 yılında toplamında boşanma oranın yüzde 60’ını ifade ediyor." diye konuştu.
Âlimler ve Medreseler Birliği (İttihadul Ulema) Van Şube Başkanı Molla Ali Arslan ise evliliğin önemine dikkat çekti.
Evliliğin öneminin bilinmesi halinde sorunların çözüleceğini belirten Arslan, Allahu Teala'nın, Kur'anı Kerim'de evlilikten bahsettiğini anlattı.
"Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır." ayetine atıfta bulunan Arslan, "Kadının asıl yaradılış sebeplerinden bir tanesi eşiyle sükûnet bulmasıdır. Eşler arasındaki muhabbet ancak evlilikle olur. Hazreti Resulullah döneminden tutun son dönemlere kadar, bütün evlilikler şerri kurallara göre yapılıyordu. İslami hassasiyeti olan bir insan, 'Dindar biri ile evleneyim ki iffetimi, çocuklarımı, malımı muhafaza etsin' diyerek evlenirdi. Batıda aile mefhumu kalktı. Avrupa düşüncesi, gayri İslami olan düşünce gençlik arasında hâkim oldu. Doğu'da ise son dönemlere kadar çok farklıydı. Aileler çocuklarını salavat ile hamd, tekbir, dua ile evlendiriyorlardı. Nikâhı kıydıkları zaman mutlaka gençlere soruyorlardı, Fatiha’yı, Ettehiyyatü'yü okutuyorlardı. İslam'ın ve imanın şartlarının sorarlardı." ifadelerini kullandı.
"Kadına, 'Em jının ne emanetin' sözünü aşıladılar"
Son dönemlerde doğu bölgesini tahrip eden komünist bir zihniyet, bu halkın özellikle genç tabakasını İslami olan nikâhtan uzaklaştırmak için özelikle gençleri evlilikten uzaklaştırmaya çalıştılar." diyen Arslan, "Kadına şu sözü aşıladılar: Em jının ne emanetin. (Biz kadınız; emanet değiliz) Halbuki Resululah kadınların bize bir emanet olduğunu bildiriyor. İslam düşmanları bu 'emanet değiliz' sözünü özellikle genç kızlara öğrettiler. 'Siz evlenirken bir eşle evleniyorsunuz ama orada bir tahakküm altında gidiyorsunuz. Sizi köle diye kullanıyorlar; siz köle değil hürsünüz' diye bir düşünce aşıladılar kadınlara. Dünya kapitalizmi özellikle bu son asırda herkesi çalışma ile dünya metaıyla meşgul etti. En yeni çıkan model giyim kuşam ve bakım konusunda Avrupa’dan yeni yeni modeller getiriyorlar. Genç kız o modelle evleniyor. 'Karşıda onu isteyen adam dindar mıdır değil midir? Yarın benim namusunu mu koruyacak mı korumayacak mı?' bu düşünce ile hareket etmiyor. 'Yarın bana hangi model elbise alacak, beni hangi plaja götürecek, beni hangi tatil yerine götürecek?' diye düşünüyor. Evlilikten önce gencin cebine, parasına bakıyorlar artık. Menfaat üzerine kurulu olan evliliklerin sonu berbattır, perişanlıktır." diye konuştu.
“Yapılan evliliklerde Allah’ın mayası yoksa elbette sonu bu dünya gibi olacaktır”
Arslan, “Eğer bir baba çocuğuna Kur’an'ı öğretmemişse, bir anne kızına Kur’an'ı öğretmemişe o kız yarın evlendiğinde mutlaka problem olur. Çünkü dünya metaı hep göz önündedir." dedi ve şunları ekledi:
"Bir düğün 100 bin lira, 200 bin lira oluyorsa, peki fakir fukaralara ne olur? Zaten kimse evlenemez ki. Devlet kanununda gece gündüz yanında metres olarak birini kullanırsa kimse karşı çıkamaz. 18 yaşından küçük olan biri evlenirse mahkemelik olur. Anne ve babalar kız çocuklarının kim olduğunu sormuyor. Aileler helale harama bakmıyor. Helal haram ortadan kalktıktan sonra nikâh denen bir şey de kalmaz. Toplum bu şeytani vesveselerin peşinden giderse, şeri olan haremliği selamlığı ortadan kaldırırsa, genç kız istediği erkeğin koluna girdiğinde annesi babası ona ses çıkaramıyorsa o kızın arkasında ya bir örgüt yâda devlet vardır. Çocuğun, özel hayatına karışmak suç salıyor. Devlet, halkını harama sevk ediyorsa bu vahim bir durumdur. Mahkemelerde bir sürü dosya var ve gidin bakın en kabarık olan dosya boşanma dosyalarıdır. Bunun başında ise devlet ve yöneticiler var."
Diyanet BirSen Van Şube Başkanı Nurullah Arvas ise bölgede hem evliliğin azalmasının hem de boşanmaların artmasının gerçekten üzüntü veren bir olay olduğunu söyledi.
Arvas, “İslam çerçevesinden baktığımız zaman biz evleneceğimiz kızı Allah’ın adını anarak ve Allah’ın emaneti gereği gibi almamız gerekirken maalesef bu şuur, İslam’da gençlerimizde olması gereken bu şuur birçok gencimizde gözükmüyor. İslam dini boşama hakkını vermiştir ama bu aile yuvasının bozulmaması adına ne gerekiyorsa onun mücadelesini vermemizi de istemiştir. Evlendiğimiz kadının bir kusuru, hatası, eksiği varsa ona nasihat etmemizi, ona zaman tanınmasını, onu anlayışla karşılanmasını dinimiz emrediyor. Belli süreler veriyor, kendini toparlaması için kendine çeki düzen vermesi için gerçek bir eş olmak adına zaman verir. Çoğu zaman bu süre yuvanın dağılmamasına vesile olur. Allahu Teâlâ kadınları huzur bulmamız için bizlere eş olarak veriyor. Aramızdaki sevgi ve rahmet bağlarını var eden Rabbimiz, aile yuvasını çok önemsiyor. Dolayışla biz aile yuvasını kurarken kesinlikle İslami temeler üzerine kurmak zorundayız." diye konuştu.
"Düğünlerimizde birbirimize sıkıntı çıkarıyoruz"
Arvas , “Bölgemizde evlilik oranı düştü. Sosyal medya, televizyon, internet olayı gençlerimizi evlilik şuuru ve bilincinden daha çok uzaklaştırıyor. Gençlerimiz, kızlarımız yarının anneleri olacak kızlarımız, yarının babaları olacak gençlerimiz evlilik şuuru ile yetişmiyor. Bugünün genci artık ailesi ile yaşamaya, kendi evinde ayrı oda istemeye kalkıyor. Daha ileri giderek kendi evi dışında ev kiralıyor ve aile bütünlüğü dağılıyor. Düğünlerimizde birbirimize sıkıntı çıkarıyoruz. Maddi geliri normal olan bir baba, oğlunu evlendirmek isteğinde karşı taraftan kız istediğinde, karşı taraf akla hayale gelmeyecek çok sıkıntı çıkarabilecek taleplerde bulunuyor. Allah resulünün bu konuda bize birçok nasihatleri var, emirleri var. 'Zorlaştırmayın; kolaylaştırın' Dolasıyla biz bir yuvayı kurmak isterken masraflarını makul ölçüde tutmamız gerekirken karşı tarafı o kadar sıkıntıya sokuyoruz ki maalesef evlenecek delikanlı bankalara gidip istemeden kredi almak zorunda kalıyor, borçlanıyor ve bu paranın temini bu borçlarını ödemek için bu sıkıntısını, bu acziyetini evlendiği kıza yansıtıyor. Bu acziyet kıza yansıtıldıktan sonra da evde huzursuzluklar başlıyor, ister istemez boşanmalara kadar gidiyor. Ülfet ve muhabbet maalesef azaldı ve gençlerimiz en kısa yol, çözüm üretme yerine boşanmanın yolunu tercih ediyor ve yuva dağılıyor. Hele bir de çocuk varsa çocuklar ayrı perişan oluyor, anne ayrı perişan oluyor, baba perişan oluyor ve gelecek neslimiz için çok büyük tehlikeler ortaya çıkıyor." ifadelerine yer verdi.
"Evlenecek gençleri eski kültürümüzden, uzaklaştıracak şekilde şeyler talep ediyoruz"
Arvas, evleneceklere ve ailelerine şu tavsiyelerde bulundu: "Evlenecek ve evlendirecek aile ve gençlerden ricamız düğünlerde düğün masraflarını makul ölçüler içerisinde, makul ölçüleri aşmaması gerektiğini söylüyoruz. Bir yuva kuruluyorsa beraber bir yuva kurmak için, beraber hareket etmeli ve kendi imkânlar ölçülerinde o yuvayı kurup sağlıklı nesiller yetiştirme konusunda destek olmalarını talep ediyoruz. Biz gençlerimizi evlendirirken öyle şaşaalı, öyle şatafatlı düğünler yapıyoruz ki öyle masraflar ortaya çıkarıyoruz ki ayetin ruhuna tamamen aykırı hareket ediyoruz. Rabbimiz bize düğünü helal kılmıştır. Tamamen evlenecek gençleri eski kültürümüzden, eski adetlerimizden uzaklaştıracak şekilde şeyler talep ediyoruz. Oysaki yeni evlenecek kız birçok eğitim alacağı, birçok ders alacağı kayınvalidesinin yanında yetişmesi, kayınvalidesi ile doğacak çocuklara bakması toplu bir aile yuvası içerisinde olması ve bu şekilde olduğu zaman birçok boşanmanın önüne geçecektir. Toplumlumuz evlenecek gençlere kolaylık verdiği zaman, özellikle zorlaştırmadıkları zaman, maddi olarak zorlaştırmadıkları zaman evlilik oranlarının düşmesi farklı şekilde sayı arttırır. Zorlaştırmamak lazım; kolaylaştırmak lazım. Karşı tarafa kesinlikle bir sıkıntı vermemek lazım. Yuva kurulacaksa kız tarafı da erkek tarafı da kendi imkânları çerçevesinde düğünü yapmaları lazım." şeklinde konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz