Siirt'in Pervari ilçesinde yaşayan Serdar Batur, 11 Aralık 2009 tarihinde izinsiz gösteriye katıldığı ve Ak Parti ilçe teşkilatına taş ve ardından molotofkokteyli attığı iddiasıyla, 3 gizli tanıdığın ifadeleri ile Diyarbakır'da kapatılan özel yetkili mahkeme tarafından yargılandı. Diyarbakır'daki mahkeme, yargılama sonunda Batur'a, 'örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme' suçundan 6 yıl 3 ay, 'izinsiz olarak tehlikeli madde bulundurma' suçundan 4 yıl 2 ay ve 'mala zarar verme' suçundan 2 yıl 6 ay olmak üzere toplam 12 yıl 11 ay hapis cezası verdi. Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi temyiz başvurusunda yerel mahkemenin verdiği hükmü onayladı.
Sanık Serdar Batur, Yargıtay'ın kararı onaması üzerine avukatı İdris Aydın aracılığı ile AYM'ye başvurdu. AYM verdiği kararda, olayda gizli tanıkların beyanlarının soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından alındığını, gizli tanıkların celse aralarında ve başvurucu ile müdafiine haber verilmeksizin mahkemece dinlendiğini belirtti.
'SAVUNMA TARAFI, GİZLİ TANIĞIN GÜVENİRLİĞİNİ TEST EDEMEMİŞTİR'
Ak Parti ilçe binasına saldırı ile ilgili gizli tanık beyanları çıkarıldığında bu yönde bir bağ kurmaya yeterli başka delil de bulunmadığı belirtilen AYM kararında şöyle denildi:
"Gizli tanık beyanlarının mahkeme kararının dayandığı belirleyici deliller olduğu, bu şekilde tespit edildikten sonra savunma tarafına dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün takip edilip edilmediği de belirlenmelidir. Tanıklar, mahkeme heyeti ve Cumhuriyet savcısı huzurunda dinlendiğinden heyetin tüm üyeleri ve Cumhuriyet savcısı tanığın reaksiyonlarını doğrudan gözlemleyebilmişlerdir. Gizli tanığın beyanlarının tespit edildiği sırada hazır bulunmayan başvurucu ve müdafi, yargılamanın yapıldığı mahkemede ses ve görüntülü aktarma sisteminin mevcut olmaması nedeniyle ses bağlantısı yoluyla da olsa gizli tanığı sorgulayamamış ve gizli tanığa sorulan sorulara gizli tanığın verdiği cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı bulamamıştır. Savunma tarafı böylelikle sorgulama yoluyla gizli tanığın güvenilirliğini test edememiştir. Söz konusu tanık beyanlarının daha sonra sanık (başvurucu) ve müdafinin huzurunda okunmuş olması, tanık beyanına karşı yeterli bir itiraz imkanı olarak değerlendirilemez. Sonuç olarak, tanığın kimliğinin neden gizlendiği hususunda bir gerekçeye yer verilmediği, hükmün belirleyici ölçüde 'Eruh 56' kod adlı gizli tanığın anlatımlarına dayandırıldığı ve sanık lehine alınan teminatlar gözetildiğinde tanıkların menfaatleri ile sanığın adil yargılanma kapsamındaki haklarının dengelenmediği görülmüştür. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36'ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
Anayasa Mahkemesi, Serdar Batur'un güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır'daki mahkemeye gönderilmesine karar verdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz