Kaza, Uğur Mumcu Caddesi’nde saat 02.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sahil yolundan şehir merkezi istikametinde seyir halinde olan İnşaat Mühendisi Hazar Büyükakça (28) yönetimindeki 07 UP 707 plakalı spor otomobil, direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüje çarptı. Aynı istikametten gelen 07 HCJ 18 ve 07 UR 172 plakalı otomobiller de kazaya karıştı. Olayda 07 UP 707 plakalı otomobili kullanan Hazar Büyükakça ve yanındaki Emir Yıldırım ağır yaralandı. Gazipaşa Devlet Hastanesine kaldırılan Hazar Büyükakça burada hayatını kaybetti. Emir Yıldırım ise Alanya Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Diğer otomobillerde bulunan Ahmet Çağlıer, İsmet Sümbül ve Kerim Doğan kazadan hafif yaralarla kurtuldu. Yaralılar Gazipaşa Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Gazipaşa’nın tarihi M.Ö. 628 yıllarına dayanmaktadır. O tarihlerde Selinus adıyla Hacı Musa çayının iki yakasına kurulmuş bir liman kentidir.
Roma egemenliğinin hüküm sürdüğü kent, daha sonra Selçuklu Sultanı 1. Alaaddin Keykubat’ın 1221 yılında Alanya’yı fethi ile Selçuklu egemenliğine geçmiş ve Gedik Ahmet Paşa tarafından 1471 yılında Selinti ismiyle Osmanlı yönetimine dahil edilmiştir.
Atatürk tarafından 21.10.1921 tarihinde Resmi Gazete de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla “Gazipaşa” adıyla ilçe yapılmışsa da; 1926 yılında nüfusun azlığı nedeniyle ilçeliği kaldırılmıştır. Hacımusa Çayı’nın doğusu, Şansa Nahiyesi olarak Anamur’a, batısı Pazarcı Gazipaşa olarak Alanya’ya bağlanmıştır. 1926-1948 yılları arasında Mersin iline bağlanan ilçemiz, 01/01/1948 tarihinde yürürlüğe giren 09/12/1947 tarih ve 5071 sayılı TBMM kararı ile tekrar ilçe statüsüne kavuşmuştur.
Her ne kadar 1215'te Gautler de Montbellard Kıbrıs'tan getirdiği kuvvetlerle şehri ele geçirip Türkleri kılıçtan geçirdiyse de, Antalya 1. Keyhüsrev tarafından geri alınır. XII. yüzyıl sonlarında Selçuklu Devleti sona erince Isparta ve Antalya arasındaki topraklar Teke Aşireti'nin bir kolu olan Hamidoğulları'nın egemenliğine girer. Antalya'yı ele geçiren İlyasbeyoğlu Dündar Bey, buranın yönetimini, kardeşi Yunus Bey'e bırakır. Yunus Bey'in oğulları, Antalya'da hüküm sürdüler. Hamidoğulları'nın bu ikinci kolu Tekeoğuları adıyla anılır. Kıbrıs Kralı Pirre, 1361'de Antalya'yı ele geçirdiyse de, Tekeoğulları'ndan Mehmed Bey, 1373'de şehri geri alır. Bunun oğlu Osman Bey zamanında Antalya, Yıldırım Bayezıd, buranın yönetimini Firuz Bey'e verdi (1391). Ancak Antalya'nın Osmanlılara geçişi konusunda kaynaklara tek bir tarih göstermemektedir ( Oruç Bey ve Neşri'ye göre 1389-1392; İbni Kemal'e göre 1391).
Anadolu'da beyliklerin egemen olduğu bir dönemde, 1335-1340 tarihleri arasında Antalya'ya gelen Arap seyyah İbn Battuta Antalya’dan bahsederken şöyle der: Kent halkı, ırk ve dinlerine göre ayrı ayrı mahallelere yerleşmişler. Hıristiyan tüccarlar Mina adıyla anılan mahallede otururlar. Bu mahallenin çevresini bir sur kuşatmakta ve Cuma vakti geceleri surun kapıları kapatılmaktadır. Rumlar başka bir mahallede kendi başlarına otururlar. Onların bulundukları yer de bir surla çevrili. Yahudilerin de yine kendilerine ait, surla çevrili bir mahallesi vardır. Müslüman ahaliye gelince, bunlar asıl büyük şehirlerde yaşamaktadırlar. Burası bir Cuma mescidi ve medrese ile birçok hamamı, zengin ve tertipli büyük çarşıları ihtiva etmektedir. Şehrin çevresini, yukarıda kaydettiğimiz bütün mahalleleri de içine alan büyük bir sur kuşatır.
Kaynak: İHA
Kaynak: Diyarbakır Söz