İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) ve Peygamber Sevdalıları Vakfı, Diyarbakır Bismil ilçesinde uyuşturucu bağımlılığını konu alan bir seminer düzenledi.
Kurtuluş İmam Hatip Ortaokulu Konferans Salonunda gerçekleştirilen seminer, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı, İDEV Bismil temsilcilerinden Kerem Solmaz'ın selamlama konuşmasıyla devam etti.
Ardından konuşan Ömer Çelik hoca uyuşturucunun fıkhi boyutuna dikkat çekti. İnsan sağlığının bozduğu gibi aile yapısını, huzurunu bozan uyuşturucu ile ailece mücadele edilmesi gerektiği belirten Çelik, bu konuda ailelerin çocuklarını bilgilendirmesini gerektiğini söyledi.
Etkileri ve zararları bakımından aralarında bazı farklılıklar bulunan uyuşturucu maddeleri kullananlarda bir müddet sonra davranış bozuklukları başladığını belirten Çelik, "Vücut maddenin cinsine göre tolerans geliştirebildiğinden alıştıkça sürekli daha fazlasını ister. Hayatları bu tür maddeleri elde edip kullanma etrafında dönmeye başlayan bağımlılar, uyuşturucu elde etmek için her şeylerini feda edebilirler. Her türlü suça itilebilecek potansiyel suçlu haline gelirler, içine düştükleri ruhî ve mânevî çöküntünün yanında bedenî hastalıklarla da karşılaşabilirler. Uyuşturucu müptelâsı olanların genelde sosyal ve ailevî ilişkileri bozulur, sorumluluklarını yerine getiremezler. Eşler ve çocuklar arasında geçimsizlik ve aile faciaları ortaya çıkar. Uyuşturucu bağımlıları ve kullanıcıları, ihtiyaç duydukları uyuşturucuyu alabilmek için yeterli maddî imkâna sahip olmadıkları zaman ahlâk dışı yollara başvurarak para temin etme yoluna gidebilmektedir." dedi.
İslam’ın uyuşturucu ile ilgili hükmü
Uyuşturucu maddelerin haramlığında ittifak eden İslam alimlerinin esrar, afyon vb. uyuşturucu maddeleri şarapla kıyasladığını, onların da sarhoş edicilik vasfına sahip olduğunu söylediklerini aktaran Çelik, "Aynı âlimler şarabın yol açtığı kötülüklerin bu maddelerde fazlasıyla bulunduğunu, mizacı bozduğunu, deliliğe ve çeşitli ahlâksızlıklara sebebiyet verdiğini vurgulamışlardır." diye belirtti.
Çelik, "İslam beş temel şeyi muhafaza etmek için hükümler koyar. Bunlar akıl, can, din, namus ve nesildir. İnsanın aklına, dinine, canına, malına ve namusuna zarar verdiği bilinen her türlü kötülük dinen yasaklanmıştır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim'e göre uyuşturucu haramdır. 'Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. (Araf 157 ve Maide 90) Hadislere göre uyuşturucu haramdır. 'Sarhoşluk veren her şey haramdır.' hadisine dayanarak sarhoşluk verdiği için afyon ve benzeri uyuşturucuların da haram olduğunu belirtmişlerdir.
Çelik, "Uyuşturucu ve bağımlılık yapan maddeleri, korunması gereken temel haklar açısından sırayla irdeleyelim." dedi ve şunları ekledi:
Dinin korunması açısından uyuşturucu
"Uyuşturucu ve bağımlılık yapan maddeler, içki gibi öncelikle diyanet/dindarlık duygusunun korunması açısından zararlı ve tehlikelidir. Allah Resûlü bir hadislerinde 'İçki, bütün kötülüklerin/pisliklerin anası (kaynağı)'dır' buyurmuştur. Bir başka hadislerinde ise 'Sarhoşluk veren her içki (içeçek) haramdır.' (Buhârî, Eşribe 4)
Aklın korunması açısından uyuşturucu
Allah Teâlâ, insanları yaratırken onlara iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırma; güzeli çirkini bilme kabiliyeti vermiştir. Bu kabiliyet, akıl ve iradedir. Hatta denebilir ki, insanı diğer varlıklardan farklı yapan, onu dinî ve beşerî sorumluluk sahibi kılan en önemli özelliği insanın akıl ve irade sahibi olmasıdır. Buna göre, insanî ve dinî bütün sorumluluklar iradeye bağlıdır. İrade, insanı mesuliyet sahibi yapan ulvi bir emanettir. İslâm hiçbir şeyin vazgeçilmez alışkanlık haline getirilmesini onaylamaz.
Canın korunması açısından uyuşturucu
İslâm'a göre bütün insanlar temiz bir yaratılışa/fıtrata sahiptir. Alkol ve bazı uyuşturucular aşırı bir cesaret ve saldırganlığa sebep olmakta; bunun sonucunda alkol alan ve uyuşturucu kullanan kişiler öldürme ve yaralama hâdiselerine sıkça karışmaktadır. Nice insanlar alkol ve uyuşturucunun tesiri ile gözünü kırpmadan insan öldürmekte yada kendi canına kıymaktadırlar. Bunun yanında içki ve uyuşturucu, kişilerin bedenlerini yavaş yavaş zehirlemektedir.
İslam’ın uyuşturucu kullanan kişilere bakışı
Hazreti Muhammed'in, yasakları uygularken insanlara şefkatli davrandığını belirten Çelik, uyuşturucu illetine müptela olmuş kişilere öncelikle acımak ve merhamet etmek gerektiğini ifade etti.
Çelik, "Bu insanlar neticede bizim çocuklarımız ve kardeşlerimizdir. Nasıl ki zina, gıybet, kibir, hased gibi hastalıklara müptela olan kardeşlerimizi ve çocuklarımız bu hastalıklardan kurtarmak için çaba gösteriyor ve nasihat ediyorsak aynı şekilde uyuşturucuya müptela olmuş kişilere de aynı gözle bakmak hem hikmetle nasihati hem de maddi olarak tıbbi tedavileri için gerekli hassasiyeti göstermemiz gerekir." diye konuştu.
Çelik, uyuşturucu kullanımına karşı şu önlemlerin alınması gerektiğini söyledi:
Uyuşturucunun haramlığı ve zararları ile ilgili ailede çocukları bilgilendirme zararlarını anlayacakları bir şekilde anlatma.
Genel sohbetler anlamında yeri geldiğinde düğünlerde taziyelerde ve halkın toplanacağı her yerde uygun zaman ve zeminde bu konuya değinmek.
Uyuşturucu kullananlarda oluşan etkileri görsel bir şekilde müşahade ettirilerek belirginleştirmek
STK'lar olarak bu konularda gerek okullarda gerek sokak ve mahallerde programlar düzenleyip halka uyuşturucunun zararlarını anlatmak.
Okul önlerinde uyuşturucu satanlara karşı tedbir almak yetkilileri haberdar etmek onları göreve çağırmak ve kamuoyu oluşturmak.
Basın dilinin uyuşturucuyu özendirmesini engellemek ve TV dizilerinde uyuşturucuyu özendiren dizilerin yayından kaldırılması için kamuoyu oluşturmak."
Ardından konuşan Dr. Mehmet Akdağ ise bağımlı olan kişinin genellikle sürecin farkında olmadığını belirtti.
Akdağ, "Bağımlı olmanın en tehlikeli yolu, 'Ben bağımlı olmam, ben kendimi kontrol edebilirim, benim iradem güçlüdür, istediğim zaman bırakırım, çok kişi kullanıyor bir şey olmuyor, derdi kederi azaltıyor' gibi yanlış cümlelerdir. Yanlış düşünerek bu şekilde uyuşturucu bataklığına saplanıyorlar. Bağımlı olan kişi kendine güveni azalır, öz kontrolü zayıflar, insani prensipleri ve değerleri yok olmaya başlar, idealleri ve geleceği ile ilgili ümitleri yıkılır, vücut savunma mekanizması çöker ve AIDS, Frengi, verem Hepatit B, Hepatit C ve kangren gibi bir çok ölümcül hastalığa yakalanma riskini artırır. Bu belaya yakalanmamanın en kolay yolu hiç bulaşmamaktır." dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz