TÜİK’in Türkiye genelinde yaptığı araştırmaya göre, boşanma oranları artarken evlilikler azalıyor. Boşanmaların artması ve evliliklerin azalmasında çeşitli faktörler rol oynarken, hayat pahalılığı en göze çarpan nedeler arasında hiç kuşkusuz başı çekiyor. Peki Diyarbakırlı vatandaşlar bu konuda ne düşünüyor? Diyarbakır Söz Gazetesi haber ekibi olarak görüşüne başvurduğumuz vatandaşlar şunları kaydetti:
“PARA OLMAYINCA HUZUR DA OLMUYOR”
Neval Ünal, “Öncelikle herkesin psikolojisi çok bozuk.Hoşgörü,saygı,sevgi yok.Birde maddiyat sorunu var bunların yanı sıra.Bunlar olunca haliyle boşanmalar artıyor.Boşanmalar artınca da bekar insanlar evlilikten uzaklaşıyor.Şahsen evlenmekten çok korkuyorum.Korkmamın sebeplerinden bir tanesi de anlaşamamak.Evlenip altı ay sonra boşanma var.Malum Güneydoğuda yaşıyoruz,evlendi boşandı muhabbetti de dönüyor.Bunlardan dolayı kimse evlenmeye cesaret edemiyor.Ha bide şu var evlilikteki şartlar.Bu yöre yöre değişir.Altın istenir,ev istenir tabi bunlardaki amaç evlenen kadını garantiye almak.Bana göre bu da garanti değil tabi ki.Evlenen her insan üç ay sonra altınlarını satıp düğün masrafı vs ödemelere gidiyor zaten kalan bir şey de olmuyor.Geriye kalan ne oluyor huzur ve mutluluk ama bu da dediğim gibi maddiyata dayalı bir şey.Para olmayınca huzur da olmuyor bu da bir gerçek.Bundan bir kırık elli sene evveline gidecek olursak o dönemlerde evlenenler fazla bir beklenti içinde değildi ve saygı,sevgi vardı.Bir adam düşünün her akşam eve eli dolu gitsin bir akşamda eli boş giderse eşi huzursuzluk yaratacak kavga çıkacak kavga çıkınca saygı bitecek saygı bitince de sevgi bitecek ve boşanmaya varacak.”
“BATILILAŞMA ÇABASI”
Murat Çelik, “Evlilik önemli bir müessese ancak günümüzde önemini yitiriyor. Bizim toplumumuzda da boşanmaların artıp evliliğin azalmasının sebebi bence insanların yönünü batıya çevirmesi ve batılılaşmaya çalışması.Kendi kültürümüzden ,gelenek ve göreneklerimizden gittikçe uzaklaşıyoruz.Evlenme aşamasında ailelerin çok şartları var ama ben haklı olarak değerlendiriyorum bu durumu.Sonuçta herkes kendi için en iyisini ister kim ister ki açlık sefalet içinde bir hayat sürmeyi.Aileler maddi istekler konusunda haklı bence.”
“YİRMİ YIL BOYUNCA BİRİNE AŞIK KALAMAZSINIZ”
Ali Budak, “Evlilik olmazsa olmaz ama şu dönemde önemini yitirmiş diye düşünüyorum.Eski zamanlardaki gibi değil.Annem babam yaklaşık elli beş yıllık evli ve mutlular.Annem ve babamda şuan aşk yok ama vefa var.Vefa olduğu sürece bence her iş yürür.Aşk geçici bir şey çünkü yirmi yıl boyunca birine aşık kalamazsınız,sevgide her zaman olmayabilir ama sadakat ve vefa bakidir.Çiftlere baktığımız zaman güven duygusu yok kimse kimseye güvenmiyor.Ben evli olsaydım acaba eşim şimdi dışarıda ne yapıyor diye bir güvensizlik hissine kapılırdım ama buna da günümüz şartları zemin hazırlıyor. Evlenen mutlu olun diyorlar bize ama istemeye gidildiğinde öyle şeyler isteniyor ki artık mutluluğu bırakın sürekli huzursuzluk çıkıyor.”
“BEKLENTİLER MADDİ AÇIDAN ÇOK FAZLA”
Hediye Işık, “İnsanlar artık maddiyata çok fazla önem verdikleri için beklentileri maddi açıdan çok fazla oluyor ve bunun yanı sıra dış baskılarda evliliği zorlaştırıyor. Aile, çevre veya dışarıdaki ilişkiler evin içinde bir noktadan sonra sorun olmaya başlıyor ve böyle böyle ilişkiler yıpranıp boşanmaya kadar gidiyor. Elbette çözülebilir problemler ama insanlar çok fazla tahammülsüzleştikleri için kimse kimseye taviz vermiyor.”
“BİR KADININ EN BÜYÜK KORKUSU ALDATILMAK”
Elif Barut, “Şuan ki popüler kültürde kimsenin kimseye tahammüllü yok. Alttan alma diye bir şey kalmadı bu sadece evlilikte değil her şey için geçerli. Sevgi bir yere kadar sürüyor.Kimse zora gelemiyor.Evli değilim ama evlilik beni korkutuyor nedeni ise sürekli haberlerde de gördüğümüz aldatılma. Sürekli üçüncü kişi korkusu bu eşin sevgilisi de olabilir ailelerde olabilir. Bir kadının en büyük korkusu aldatılmak.”
Kaynak: Diyarbakır Söz