Elazığ Cezaevi'nden cuma akşamı tahliye edilen Ahmet Türk, Mardin'in ve Kızıltepe'nin Kasrı Konca'daki evi ziyaretçi akınına uğradı. Ahmet Türk, tutuklu bulunduğu sürede cezaevinde kötü muameleyle karşılaşmadığını, hastaneye gidiş gelişlerde kendisine askerlerin nazik davrandığını ve hatta onlarla kaçma konusunda şakalaştığını söyledi. Ahmet Türk, gözaltına alınma sürecinde CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın kendisi için Mardin'e gelişi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kendisi ile ilgili açıklamalarının, Türkiye'nin geleceği ile ilgili önemli mesajlar verdiğini söyledi. Ahmet Türk'ün, yaptığı açıklamaları özetle şöyle:
* TUTUKLANACAĞIMI TAHMİN EDİYORDUM:
Arkadaşlarımızın, benim gözaltına alınmayacağıma ilişkin düşünceleri vardı. Ama ben tam tersini düşünüyordum. Selahattin Demirtaş gibi çok sayıda kişiyi aldılar, bunu bizi sindirmek için yaptılar. Bundan dolayı gözaltına alınacağımı tahmin ediyordum.
* BAYKAL'A TEŞEKKÜR:
Ben mahkemedeyken Deniz beyin (Baykal) geldiğini avukatlar söyledi bana. Ailemi ziyaret edip, savcılığa gelmişti. Fakat o ortamda görüşme imkanımız olmadı. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Tutuklandıktan sonra, sağdan sola kadar, her insan büyük bir duyarlılık gösterdi. İdeolojik bir tartışmaya girmeden. Türkiye'deki en sağcı, en solcu vicdan sahibi herkes tutuklanmama karşı tepkilerini ortaya koydular. Tahliye edilmem konusunda kamuoyunda yoğun bir baskı oluştu. Bu konuda emeği olan herkese teşekkürlerimi iletiyorum.
* DEVLET BAHÇELİ'YE TEŞEKKÜR EDERİM: Sayın Bahçeli, vicdani bir sorumluluğu yerine getirdi. Bir parti hesabı yapmadan, vicdani sorumluluğu yerine getirdi. Kendisine teşekkür etmek istiyorum. İmkanım olursa kendisini ziyaret edeceğiz. Akademisyenler de aynı tepkiyi gösterdi. Sonuç olarak, bir bütün olarak şunu gördük, biz biraz daha demokrasiyi insan haklarını, hukuku, ortak yaşamı biraz daha ciddi bir şekilde ele alırsak, inanıyorum ki her taraftan da destek gelir, sorunları da çözmüş oluruz.
* TÜRKİYE'NİN NORMALLEŞMESİ İÇİN: Tabii bir şahsın bırakılması meseleyi çözmüyor. Genel Başkanlarımız, belediye başkanlarımız, hemen hemen bütün yöneticilerimiz içerde. Türkiye'nin normalleşmesi, yeni bir dönemin başlaması için sorunların barışçıl yöntemlerle çözüm için umut ediyoruz. 12 Eylül sürecini yaşadım, 1994 yılları yaşadım. Sonuç olarak diyalogdan başka bir seçenek yok. Umut ediyorum ki kısa bir süre içinde ortak bir akıl ortaya çıkar, silahlar tamamıyla Türkiye'nin gündeminde çıkar. Barış içerisinde bu toplumda gelişen öfkeyi ortadan kaldırmış oluruz. Halklar arasında bir sorun yok. Yürütülen yanlış siyasetler, halkların arasında bir öfkenin bir gerginliğin büyümesine neden olmuş. Ama biz gerçekten tüm halkımızı kucaklayacak, özgürlükleri esas alacak, demokrasiyi esas alacak bir yaklaşımı ortaya koyabilirsek, bu yaşadığımız olumsuzluklar ortadan kalkar. Çünkü biliyoruz, silah ve çatışma asla sorunu çözmüyor. Ne olursa olsun, bedeli çok ağır olmuş olabilir, Türk, Kürt ve Arap halkı için, sonuçta oturup ortak bir formül bulma dışında başka bir seçenek yok.
* ASKERLER NAZİK DAVRANDI, ŞAKALAŞTIK: Beni mahkemeye de hastaneye de götürdüler. Tabi hastaneye giderken, askerler çok nazik davrandılar. Hastaneye giderken kelepçe takılmadı. İki jandarma koluma girdi. Yerler buzlu olduğu için ben de önüme bakıyordum. Ondan dolayı böyle bir fotoğraf ortaya çıktı. Dürüstçe konuşmak lazım. Bana karşı zorlayıcı bir yaklaşımları olmadı. Tam tersine çok insani bir yaklaşım sergilediler. Beni götüren ekip, görevini yapıyordu. İnsani bir yaklaşım sergilediler. Bir sıkıntım olmadı. Kelepçe de takılmadı. Sonra da Adli Tıp'a gittiğimizde kimse koluma bile girmedi. Ben onlarla şakalaşıyordum, beni bıraksanız da kaçmam diye şakalaştım. Onlar da bana kaçmayacağımı bildiklerini, biri bana saldırmaması için, bir şey olduğunda onlar zor duruma düşeceklerin söylediler.
* HERKESİN YENİDEN DÜŞÜNMEYE İHTİYACI VAR: Şu an zaman zaman insanlar umutsuzluğa kapılıyor. Ama düşünüp tartıştığımız zaman başka seçenek de yok. Türkiye'nin demokratikleşmesinde, sorunları tartışma dışında başka bir seçenek yok. Mutlaka bu bir gün gelişecektir diye düşünüyorum. Bugün Ortadoğu'da yaşananlar görüyoruz. Kürdün Türkü, Türkün Kürdü kucaklayacağı bir sürecin başlaması zorunludur. Ben şunu iddia ediyorum; Kürt ve Türk'ün bin yıllık ilişkisi var. Türkiye biraz da dostane davransa, inanın Irak Kürdü de Suriye'deki ve buradaki Kürdün de dostu olur. Milliyetçi anlayıştan kendimizi kurtarmamız lazım. Bugün Ortadoğu'da, Rojava'da görüyoruz, bütün sıkıntılara rağmen Kürtlerden Türkiye'yi rahatsız edecek bir şey gelişmedi. Kürtler orada Araplara da bir saldırı yapmadı. Kendilerini koruyorlar. Ama Türkiye'de Kürtlerin ve Türklerin geçmişi çok fazla. Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze gelen. Yeter ki birbirimize güvenecek bir ortam yaratalım.
* KÜRTLER, POTANSİYEL BİR TEHLİKE DEĞİL: Kürtler potansiyel bir tehlike değildir Türkiye için. Bunu kavratmak gerek. İnsanlarımıza bunu anlatmak lazım. Öyle bir süreçte yaşıyoruz ki artık herkesin nefes almaya ihtiyacı var. Herkesin yeniden düşünmeye ihtiyacı var. Biz de eksik ve yanlışlarımızı ortaya koymalıyız. Ama devlet de gerçekten kucaklayıcı bir anlayışı ciddi bir şekilde ortaya koymalıdır.
Kaynak: Diyarbakır Söz