Lice'de bir okulda Fen ve Teknoloji öğretmeni F.Ö., 6 kız öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 30 Mart 2016 günü gözaltına alındı. Öğrencilerin olayı rehber öğretmene anlatmasının ardından gözaltına alınan F.Ö., tutuklama istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği'nce adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı. Tacize uğradıklarını iddia eden öğrencilerden iftira attıkları gerekçesiyle şikâyetçi olan ve başka bir ile tayin edilen F.Ö. hakkında, 'Çocuğun cinsel istismarı' suçunu işlediği iddiasıyla 72 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. F.Ö.'nün, 2014-16 yıllarında ders sırasında 'cinsel arzularını tatmin etmek için' birden fazla kez öğrencilere dokunduğu, elbiselerinin içine elini soktuğu ve sarıldığı belirtilen iddinamede, mağdurların cinsel istismarı doğruladıkları ifade edildi.
BAKANLIK TUTUKLANMASINI İSTEDİ
İddianamenin kabul edilmesinin ardından F.Ö.'nün tutuksuz yargılaması Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Duruşmaya, Adana'dan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılan sanık, suçlamaları reddederek, kendisinin mağdur olduğunu ileri sürdü. Mağdur çocukların olayı ilk anlattıkları öğretmen F.K. ise duruşmada tanık olarak verdiği ifadede, sanık F.Ö.'nün daha önce birkaç kez kendisine de dokunduğunu belirtti. 4 Ekim 2016 günü yapılan duruşmada ara kararı açıklayan mahkeme heyeti, sanık hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin de kaldırılmasına hükmetti. Bunun üzerine harekete geçen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, müdahil olduğu davada F.Ö.'nün tutuklanmasını istedi.
SAVCI CEZALANDIRILMASINI İSTEDİ
Davanın geçen Şubat ayında yapılan duruşmasında, esas hakkında görüşünü açıklayan savcı, mağdurların yargılama aşamasında istikrarlı beyanlarda bulunduğunu ve tanık olarak dinlenen öğretmenlerin ifadelerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek, sanık F.Ö.'nün 6 öğrenciye karşı 'Çocuğun cinsel istismarı' suçundan dolayı 27 yıldan 72 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Son duruşmaya Adana'dan SEGBİS ile katılan sanık, iftiraya uğradığını belirterek, "Öğretmenlik mesleğine yakışmayacak hiçbir şey yapmadım. Korkudan hiçbir öğrencime yaklaşamıyorum. Öğrenciler sarılmak istiyor, ben korkuyorum, sarılmıyorum. Ben öğrencilere kendimi sevdirmeye çalıştım. 1.5 yıldır bu olayı düşünmediğim bir dakikam bile yok. Ders anlatmakta konsantre olamıyorum. İkili yapacağımız derslerde bile öğrencilerimi uzaklaştırıyorum. Bu olayda bir mağdur varsa benim" dedi.
BAKANLIK BERAAT KARARINA İTİRAZ ETTİ: YASAYA AYKIRI
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık F.Ö.'nün suçu işlediğini gösterir somut delil bulunmaması nedeniyle beraatine hükmetti. Gözaltında kaldığı süre nedeniyle maddi ve manevi zararını devletten isteyebileceğini sanığa bildiren mahkeme heyeti, 3 bin 960 lira avukatlık ücretinin de Hazine'den alınarak F.Ö.'ye ödenmesine karar verdi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, sanık F.Ö.'nün tüm suçlardan beraat ettirilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi'ne istinaf başvurusu yaptı.
'ÇOCUĞUN BEYANI ESAS ALINMALI'
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden Avukat Ümit Asye Demir ise özellikle öğretmenlerin yargılandığı bu tip dosyalarda sanığın öncelikle açığa alınması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
"Açığa alınmadığı zaman öğretmen çocuklarla temas etmeye devam ediyor. İstismar iddiası doğruysa başka çocuklar da buna devam edebileceğini düşünüyoruz. Bu dosyada öğretmen başka bir ile gönderiliyor ve orada çocuklara ilişki kurmaya devam ediyor, öğretmenlik yapmaya devam ediyor. Bunun çok sakıncalı olduğunu düşünüyoruz. Birçok çocuğun istismara yönelik beyanı var. Bir çocuğun beyanına belki itibar edilmeyebilir ama birkaç çocuğun beyanı önemlidir, istismarı güçlendiren bir şeydir. Çocuğun beyanının esas alınması gerekir. Çocuk cinsel eğitimi çok fazla olan veya cinsel hayal kurabilecek biri değildir. Çocuklar bu konularda genelde iftira atacak düzeyde olmuyor. 6 çocuk, öğretmenin yaklaşımını istismar olarak değerlendiriyor. Çocukların beyanlarının dikkate alınması gerekirken böyle kararlar verilmesini doğru bulmuyoruz. Mahkemelerin hâlâ çocuğun beyanına itibar etmeme konusunda, iftira olabileceği konusunda şüpheleri var. Taciz boyutunda olan olayların ispatı çok zor olduğu için mahkemelerde hep 'Böyle birşey olmamıştır, çocuk yanlış anlamıştır, cinsel dokunma değildir' yaklaşımı var. Nitelikli bir hal olmadığı sürece mahkemeler bu davranışı istismar olarak değerlendirmiyorlar. Çocuk taraflı değil, sanık taraflı düşünüyorlar. Bunu aştıkları zaman mahkemeler çocuk dostu olarak devam edebilirler."
Kaynak: Diyarbakır Söz