Antalya’daki evlerinde 28 Şubat sürecinde 14 yaşında gözaltına alınan Yakup Köse, ‘anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs’ten önce idama, ardından 18 yıl hapse mahkum oldu. "Duruşmalarda çocuk olduğum anlaşılsın diye annemin verdiği Mickey Mouse tişörtünü giyerdim." diyen Köse, “Karar açıklanınca bağırmaya başladım. Asker bana ‘boşuna bağırma! senin kararını hakim değil, Genelkurmay verdi’ dedi. O sırada Genelkurmay’ın ne olduğunu bile bilmiyordum.” ifadelerini kullandı.
1996 yılında 14 yaşında gözaltına alınan Yakup Köse, ‘yasa dışı terör örgütüne üye olmak ve patlayıcı madde atmak’ suçundan önce idama, ardından ömür boyu hapse mahkum edildi. 18 yaşından küçük olması nedeniyle de cezası 18 yıl 8 aya indirildi. TCK’da yapılan değişiklikle yaklaşık 9 yıl kaldığı cezaevinden 2004 yılında çıktı.
Antalya’daki evinde ailesiyle akşam yemeği yerken yapılan operasyonla emniyete götürülen Köse, “1996 senesinde Antalya İmam Hatip Lisesi’nde ortaokul 1. sınıf öğrencisiyken Çeçenistan ile alakalı bir mitinge katıldım. O sıralar Avrasya Feribotu kaçırılmıştı. Milli Gençlik Vakfı’na gidip geliyordum. Oraya giderken, bir yerden Taraf dergisi çıktı. Bu dergi İBDA/C çizgisinde yayın yapıyormuş. Biraz zaman geçtikten sonra evime baskın düzenlendi ve gözaltına alındım.” diye konuştu.
Henüz 14-15 yaşında polis tarafından sorgulandığını aktaran Köse, “Çok korkmuştum. Gözlerim bağlandı. Apartmandan aşağıya indirildim. Araca bindirilip terörle mücadele şube müdürlüğüne götürüldüm. Şoktaydım. 14-15 yaşında bir çocuğun ruh hali nasıl olabilir? Siz tahmin edin. Bana ‘İBDA/C örgütünün’ üyesi dediler. ‘Ben üye değilim.’ dedim. ‘Neden buradayım?’ diye sordum. Bana ‘sen merak etme’ gibisinden konuştular. Bana ‘eğer sen bizim istediğimizi yapmazsan başına kötü şeyler gelir.’ dediler. Ben de korktuğum için kabul ettim. Antalya’da birkaç yerde patlama olmuş. Bunları üstlenmemi istediler. Sonradan okuduğum kadarıyla ben siyonizme, kapitalizme, emperyalizme karşı bu eylemi yapmışım. 14 yaşında bir çocuk bu söylediklerimin hiçbirini anlayamayacak kapasitededir. Ne anlamışım ki bu eylemleri yapmışım? Sorguda polis ile savcılık arasında kaldım. Korkudan ‘üye değilim ama eylemleri ben yaptım’ dedim.” ifadelerini kullandı.
‘ÇOCUK YAŞTA YETİŞKİNLERİN CEZAEVİNDE KALDIM’
Tutuklandığında çocuk yaşta olmasına rağmen yetişkinlerin kaldığı cezaevine konulduğunu belirten Köse, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Birçok suçtan hüküm giymiş insanlarla birlikte kaldım. Üst ranzamda eşini öldürmüş bir adam vardı. Orada birkaç muhafazakâr mahkûm da vardı. Onlar bana sahip çıktı. Uluslararası hukukta, çocuk bir tutuklunun suçlu olsa bile ailesinden uzaklaştırılmaması gerekir. Normalde ıslahevinde kalmam gerekirken, yetişkinlerin cezaevine konuldum. Küçük bir çocuksunuz ve ‘anayasal düzeni silah zoruyla yıkmaya teşebbüs etmekten’ yargılanıyorsunuz. Hiçbir şeyi kavrayamayacak düzeydesiniz. O yaşta anayasa dendiğinde ben ‘Ne?’ sorusunu soracak düzeydeyim.”
‘ÇOCUK OLDUĞUM ANLAŞILMASI İÇİN MİCKEY MOUSE TİŞÖRTÜ GİYDİM’
Toplam 3 duruşmaya katıldığını söyleyen Köse, “Üç celse toplam 15 dakika sürdü. Duruşmalarda çocuk olduğumun anlaşılması için annem bana Mickey Mouse tişörtü almıştı. Onu giydim. Hâkim onu bile görmedi. Son mahkemede ‘Yakup Köse’nin 146/1’den idamına, ömür boyu hapsine’ diye bir kararla karşılaştım. Hakim kalemimi kırmıştı. Karar duruşmasında annem, ‘Oğluma bir kere sarılayım.’ dedi. ‘Senin oğlun terörist’ deyip, bana sarılmasını kabul etmediler. Annem de ‘O benim oğlum. Terörist değil.’ dedi. Karar açıklandıktan sonra gemileri yakmıştım. Ben bağırmaya başlayınca, asker bana ‘Boşuna bağırma. Senin kararını hâkim değil, Genelkurmay verdi.’ dedi. O sırada Genelkurmay’ın ne demek olduğunu bile bilmiyordum.” şeklinde konuştu.
‘28 ŞUBAT’IN HESABI SORULMALI’
“28 Şubat Türkiye için bir milattır.” sözlerini şöyle tamamladı: “Ben geçtiğimiz günlerde 14 Şubat’ta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundum. Dilekçemde, Çevik Bir’den tutun, İsmail Hakkı Karadayı’ya, beni o yaşta cezaevine kabul eden cezaevi müdürüne ve o dönem Adalet Bakanı olan Mehmet Ağar hakkında suç duyurusunda bulundum. Önemle söyleyeceğim bir mevzu var. Metin Çetinbaş isminde bir hâkim vardı. O zamanlar İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi başkanıydı. Bu insanın Yeni Akit Gazetesi’ne verdiği röportajda, brifing alarak İslamcı davalara ağır cezalar verdiğini kabul ettiğini ve bu kararların hatalı olabileceğini söylediğini öğrendim. Somut delil de budur. Biri çıkmış itiraf etti. Bir tanık çıktı brifinglere katıldığını söyledi. 28 Şubat’ta bütün Müslümanlara zulüm yapılmıştır. Okul açana da, muhafazakar insanlara yardım etmek isteyenlere de, başörtülü insanlara da… 28 Şubat’tan kesinlikle hesap sorulmalıdır. Bir an önce harekete geçilmeli. Hangi karanlık ellerin bu işte parmağı varsa sorgulanmalı.” dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz