Siirt'te Nene Hatun Anaokulunda görev yapan 3 çocuk annesi 40 yaşındaki Şükran Gider, 28 Şubat sürecinde Gazi Üniversitesinde eğitimini sürdürdüğü sırada büyük hayallerle kazandığı üniversitede başörtüsü bahanesiyle maruz kaldığı baskıları ilk günkü gibi hatırlıyor.
Ders kaydını yapmasına rağmen okula alınmadığı için Ankara'dan Siirt'e dönmek zorunda kalan Gider, o dönem yaşadığı zorlukları AA muhabirine anlattı.
- "Başörtüsünü fular olarak boynunuza takın"
Güneydoğu'da gecesini gündüzüne katarak Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünü kazandığını anlatan Gider, ikinci sınıfta hiç hatırlamak istemediği ve kabus dolu günler yaşadığını söyledi.
Hocalarının çok büyük hakaretlerine maruz bırakıldıklarını ifade eden Gider, "Özellikle bir hocamız bizi hep aşağılıyordu. 'Sizin gibi gençlerin başında başörtünün ne işi var? Onu fular olarak boynunuza takın.' diyordu. Derste çok başarılı olmama rağmen hak ettiğim puanları vermiyordu. Sonra okulun sınırları içerisine tamamen alınmamaya başladık." dedi.
O dönemde haklarını savunmak için diğer üniversitelerden de destek alarak parklarda eylemlere katıldıklarını dile getiren Gider, bunların hiçbir şekilde olumlu sonuç vermediğini belirtti.
"Öyle bir durum oldu ki büyük hayallerle, o kadar büyük bir umutla kazandığımız, kendimize önemli hissettiğimiz üniversitemizden uzaklaştırıldık ve sadece başörtüsü nedeniyle bütün hayallerimizin önüne bir set vuruldu." diyen Gider, diğer arkadaşlarının farklı giyim tarzlarına izin verilmesine rağmen kendilerinin başörtüsüne izin verilmediğini, o dönemlerde başörtüsünün neye engel olduğunu bir türlü anlamlandıramadığını söyledi.
- "Üniversiteyi bir yabancı gibi dış kapıdan izlemek zorunda kaldım"
O zamana kadar ailesinde üniversiteyi kazanan tek genç kızın kendisi olduğunu belirten Gider, bunun kendisi gibi ailesi için de bir gurur kaynağı olduğunu dile getirdi.
Kendisinin ve ailesinin sevincinin yarıda bırakıldığını anlatan Gider, şöyle konuştu:
"Şenlikler oluyordu. Arkadaşlarımız o şenliklerde oynarken bir köşede hüngür hüngür ağladığımı o kadar iyi hatırlıyorum ki 'Ben buradaki insanların hiçbirine hakkımı helal etmiyorum.' demiştim. O kadar çok içim yanıyordu ki o an yaşadığım acının en büyük acı olduğunu sanıyordum. Arkadaşlarımın arasına giremiyordum, okula alınmıyordum, eğitim hakkım engelleniyordu. Hakkımla kazandığım üniversiteyi bir yabancı gibi dış kapıdan izlemek zorunda kaldım."
Siirt'e döndükten birkaç yıl sonra sorunların giderilmesiyle tekrar üniversite sınavlarına girdiğini dile getiren Gider, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünü kazandığını kaydetti.
Gider, "Daha önce aldığım hiçbir dersimden de muaf edilmedim. Tekrar sil baştan bütün derslerimi almak zorunda kaldım. Yani bir üniversite hayatım 7 yılıma mal oldu." ifadelerini kullandı.
Mezun olduktan sonra KPSS'ye girdiğini belirten Gider, "Çok şükür Siirt'te o yıl alanımızdan atanan 2 öğretmenden biri bendim hatta diğer arkadaşımız sözleşmeli olarak atanırken ben kadrolu olarak atanmıştım." diye konuştu.
Şükran Gider, 12 senedir öğretmen olarak görev yaptığını söyledi.
Türkiye'nin o dönem çok zor süreçlerden geçtiğini dile getiren Gider, "Rabbim bir daha böylesi günler yaşatmasın." dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz