İstanbul’da bulunan Dünyanın ilk ve tek canlı tarih Diorama müzesi Hisart ‘a, arap şeyhi talip oldu. İşadamı Nejat Çuhadaroğlu’na ait olan ve 500 yıllık tarihi geçmişe ev sahipliği yapan müze için “red” cevabı alan arap şeyhi, teklifini danışmanı aracılığı ile sıklıkla yineledi. Çuhadaroğlu ise sadece sigorta bedeli 50 milyar doları aşkın olan müze için Sultanahmet’i işaret etti.
Okuduğu çizgi Romanlarından ve izlediği savaş filmlerinden esinlenerek hem yeteneğini hem de kolleksiyoner kimliğini Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi’nde bir araya getirerek meraklılarının beğenisine sunan İşadamı Nejat Çuhadaroğlu’nun milyar dolarlık müzesine Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti olan Abu Dabi’den teklif geldi.
'SADECE BİR PARÇA 20 MİLYON DOLAR'
Osmanlı ve Roma imparatorluğu, Anadolu Selçuklu Devleti, Kurtuluş Savaşı, 1.ve 2.Dünya Savaşı, Körfez Savaşı gibi dünya tarihine etki eden medeniyet ve olaylara ait askeri ve etnografik eserlerin üç boyutlu olarak modellenmesi anlamına gelen Diorama tekniği ile sergilendiği müze için Abu Dabi Şeyhi’nin, pazarlık etabında İstanbul’a özel olarak danışmanını gönderdiği öğrenildi. Konu ile ilgili özel açıklamalarda bulunan Nejat Çuhadaroğlu Arap yarımadasından gelen teklife sıcak bakmadığını açıklayarak; “Geçtiğimiz birkaç ay önce Abu Dabi Emir’inin danışmanının müzeyi ziyaret ettiğini ve benimle tanışmak istediğini öğrendim. Tanıştıktan sonra da müzemin muhteşem ve sıra dışı olağanüstü olduğunu söyleyerek bir sürü övgü yağdırdı. Ardından da bazı parçaları dünyada ilk kez gördüğünü ve 40 yıl boyunca Osmanlı tarihi konusunda çalıştığını, bu malzemelerin fiyatlarının olağanüstü olduğunu örneğin bir parçanın sadece 20 milyon dolar eder olduğunu söyledi ve lafı, “bu müzeyi satmayı düşünür müsünüz?” sorusuna getirdi. Ben de müzenin hayatım ve çocuklum olduğunu söyledim. Bir rakam telaffuz etmedim ama 1 milyar dolar telaffuz etsem bile karşımdaki kişi Abu Dabi Emiri. Ya verirse? Defalarca peşi sıra farklı tarihlerde tekliflerini yinelediler ama cevabım net olarak ‘hayır’ oldu. Bunun dışında müzenin yatırım bedelinin hesabını yapmak çok zor. Çünkü açıkçası sigorta bedelini 50 milyon dolar olarak görüyoruz ki bu da o günkü maliyetlerinden yola çıkarak yapılan bir hesaplama. Emsali olmayan eserler var ve bunlara fiyat biçmek zor. 300 milyon dolar desek az olur” dedi.
SULTANAHMET İÇİN GİRİŞİMLER BAŞLADI
Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında Çuhadoroğlu Şirketler Grubu’nun İstanbul Çağlayan’daki binasının restore edilmesi ile kurulan müzeyi marka haline getirmek için katalog ve tanıtım kitaplarının hazırlandığını ve yurt içi yurt dışı sergilerle dünyaya açılmak istediklerini ifade eden Nejat Çuhadoroğlu tek dezavantajlarının lokasyon olduğunu söyledi. Eserlerin hiçbirinin Dünyada tanınan ve bilinen bir koleksiyon olmadığını yineleyen Çuhadoroğlu, Sultanahmet bölgesinde yer edinmek istediklerini buna yönelik de taleplerini ilgili mercilere yönlendirdiklerini açıklayarak şunları söyledi: “Bu müzeyi dünya markası haline getirmeye çalışıyoruz. Bunun için de İstanbul’a ve Türkiye’ye yakışacak şekilde daha büyük bir yere taşımak için çalışmalarımız devam ediyor. Bu müzenin farklı bir lokasyonda olmasını arzu ediyorlar. Bu müzenin en kötü dezavantajı gelip görmeden anlaşılamaması. Zaten İstanbul çok büyük bir şehir olduğu için bir yerden bir yere gitmesi yerli yabancı turistler için zor. Ayrıca İstanbul’da müze bölgesi olması lazım. Kültürel bir alan oluşturulması lazım. Bu açıdan da çok önemli projeler olduğunu biliyorum ama hızlandırılması lazım.”
CİDDİ ANLAMDA KAÇAKÇILIK VAR
Müzede ayrıca rekor sayı olan 350 cansız mankenin duruşları ile savaşlarla birlikte yaşanan ekonomik, sosyolojik ve kültürel değişimlere de ışık tutuluyor. Selçuklu dönemine ait eserler ise ilk kez gün yüzüne çıkanlar arasında yer alıyor. Öte yandan çok sayıda eserin yurtdışına yasa dışı yollarla çıkarıldığını da belirten Nejat Çuhadaroğlu şunları söyledi: “Osmanlı dönemine ait eserlerin yarısından fazlası yurt içidir. Yurt dışından da ciddi anlamda den eser topluyorum. Çoğu kaçırılmış eserleri tekrar satın alıp Türkiye’ye kazandırıyorum. Kolleksiyoner ve müze belgem olduğu için her türlü antika eseri de yurtiçine sokma hakkına sahibim Kültür Bakanlığı’nın verdiği izin ile. Türk kültürünü yurt dışından tekrar ülkesine toplayıp geri getiriyoruz. Çünkü ciddi anlamda malzeme kaçmış Osmanlı Türk tarihi ile. Yurt içinde de birçok malzemeler yurt dışına satılıp kaçırılıyor.”
Kaynak: İHA
Kaynak: Diyarbakır Söz