"Türkiye Yüzyılı'nda Türk Savunma Sanayi ve BMC" konulu Dost Meclisi toplantısı İzmir'de yapıldı

BMC İcra Kurulu Üyesi ve Üst Yöneticisi Murat Yalçıntaş, "Eğer bir ülke hür olmak istiyorsa, bağımlı olmak istemiyorsa, başka ülkelerin dümen suyundan gitmek istemiyorsa savunma anlamında güçlü olmak zorundadır. Bunun için de her ülkenin kendi savunma sanayisini geliştirme mecburiyeti vardır." dedi.

Bilal Saygılı Camii ve Külliyesi Ertuğrul Gazi Konferans Salonu'nda "Türkiye Yüzyılı'nda Türk Savunma Sanayi ve BMC" konulu Dost Meclisi toplantısı düzenlendi.

MÜSİAD İzmir Başkanı Gökhan Temur, toplantıda yaptığı konuşmada, savunma sanayisinin ekonomik kalkınma üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu vurgulayarak, savunma sanayisinin birçok sektörü de olumlu etkilediğini söyledi.

BMC İcra Kurulu Üyesi ve Üst Yöneticisi Murat Yalçıntaş da savunma sanayisinin bir ülkedeki tüm sektörlerin anası olduğunu belirterek, tüm yeniliklerin savunma sanayisinden kaynaklandığını, üretilen teknolojilerin bir süre sonra sivil hayatta da kullanılmaya başlandığını ifade etti.

Yalçıntaş, savunma sanayisi güçlü olduğu takdirde ülkeye özgür olma, diğer ülkelere tahakküm etme şansını verdiğini söyledi.

Hiçbir ülkenin Gazze'de yaşananlara yönelik bir şey yapamadığını kaydeden Yalçıntaş, "İsrail devletinin arkasında Amerika Birleşik Devletleri olduğu için bir şey yapamıyor. İsrail'in saldırısı başladı, daha saatinde ABD, oraya uçak gemisi gönderdi. Uçak gemisi diğer bütün ülkelere gözdağıydı. 'Bir şey yaparsanız buradayım' dedi. Herkes neden çekindi, Amerika, savunma sanayisi sayesinde tüm dünyaya tahakküm edebiliyor. Eğer bir ülke hür olmak istiyorsa, bağımlı olmak istemiyorsa, başka ülkelerin dümen suyundan gitmek istemiyorsa savunma anlamında güçlü olmak zorundadır. Bunun için de her ülkenin kendi savunma sanayisini geliştirme mecburiyeti vardır. Hiçbir ülke başka bir ülkeye istediği kadar dost, kardeş, müttefik olsun, hiçbir zaman en son model savunma silahını vermez." diye konuştu.

Savunma sanayisinin gelişmesinde arkasındaki tek gücün ve müşterisinin devlet olduğunu kaydeden Yalçıntaş, Türkiye'ye yönelik hem gizli hem de açık ambargoların devam ettiğini dile getirdi.

Yalçıntaş, gizli ambargoda herhangi bir evrak olmadığını ancak satın almak istenen ürünün alınamadığını belirterek, "Üç boyutlu ölçme cihazı almak istedik. Alamadık Avrupa'dan. Neden vermediler, 'o hassasiyette kullanılan bir şeyi siz doğrudan doğruya savunma sanayisinde kullanacaksınız' diye alamadık. 'İlk önce izin alacağız' diyorlar ve bir buçuk seneye yakın bekletiyorlar. Bir buçuk sene sonra haber geliyor. Türkiye özellikle son 20- 25 yılda gerçekten bağımsız bir politika izlemeye başladı, Batı devletlerinin işine gelmiyor, bundan dolayı da bize her türlü ambargoyu uyguluyorlar." dedi.

"BİZE NEYİ VERMİYORLARSA ONU KENDİMİZ YAPACAĞIZ"

Altay tankının hikayesini de anlatan Yalçıntaş, şunları söyledi:

"Ortada hazır bir tasarım vardı, parçalar belliydi fakat birçok parça yabancıydı. Yapılan ambargolar sonucunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti, karşı tarafın tankı yaptırmaya ve parçaları vermeye niyetinin olmadığını anlıyor. O zaman kendi göbeğimizi esnaf tabiriyle kendimiz keseceğiz. Kendi motorumuzu kendimiz yapacağız. Kendi zırhımızı kendimiz yapacağız. Kendi mühimmatlarımızı kendimiz yapacağız. Bize neyi vermiyorlarsa onu kendimiz yapacağız. Bu bütün tasarımın sıfırdan baştan yapılması demek. Dolayısıyla BMC şirketi sıfırdan tasarım yapmaya başladı. Geçen sene ilk 2 Altay tankının ilk ön seri üretimini bitirdik, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne test etmesi için teslim ettik. 'Yapacağız' demedik, yaptık. Yaptıktan sonra 'işte yaptık' dedik."

Kaynak: Anadolu Ajansı