Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, 25 Kasım dolasıyla baro binasında basın toplantısı düzenledi. “Jin jiyan azadî” yazılı pankartın taşındığı toplantıya, çok sayıda kadın avukat katıldı. Açıklamanın Kürtçesi avukat Beritan Kalbişen, Türkçesini ise Dicle Sümer tarafından okundu. Kadınların eril tahakküme karşı haklarıyla var olma mücadelesini canlarıyla verdiğini dile getiren Av. Dicle Sümer, “Jîna Eminî, Nagihan Akarsel, Pınar Gültekin, Fatma Altınmakas, İpek Er, Müzeyyen Boylu, Meryem Sevim şahsında şiddet sonucu öldürülen nice kadını saygıyla ve özlemle anıyoruz. Yine bu ülkede kaybedilen ve akıbeti hala bilinmeyen Gülistan Doku’nun nerede olduğunu bir kez daha soruyoruz” dedi.
CEZASIZLIK TEŞVİK EDİYOR
Sümer, “Türkiye’de yargıya intikal eden kadına yönelik şiddet dosyalarında soruşturmanın başından yargılamanın sonuna kadar erkek failler lehine bir sürecin yürütüldüğüne ve kadınları koruyan yasaların uygulanmadığına tanıklık etmekteyiz. 6284 Sayılı yasanın ihtiyaca göre özenle ve etkili bir şekilde uygulanmasını talep ediyoruz. Yapılmak istenen Anayasa değişikliği ile kadınların bedeni ve kılık kıyafet tercihi üzerinden toplum kutuplaştırılarak kadınların temel hak ve özgürlükleri pazarlık konusu yapılmaktadır. Bizler ne zorunlu başörtüsünü ne de başörtüsü yasaklarını kabul etmiyoruz. Bedenimiz ve hayatlarımız üzerinden yürütülen eril siyaset biçimini reddediyoruz” diye konuştu.
DTSO’DAN AÇIKLAMA
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Kadın Meclisi, gün dolayısıyla yazılı açıklama yayınladı. Diktatörlüğe karşı hak mücadelesi veren Mirabal Kardeşlerin 1960 yılında katledilmeleri hatırlatılan açıklamada, “Bugün de kadınlar evde, sokakta, savaşta, iş yaşamında, kısacası her yerde şiddete maruz kalmaktadır. Bu durum yalnızca şiddete uğrayanı değil, şiddet görenin başta çocuklarını ve yakınlarını etkilediği gibi toplumsal yaşamı da etkilemektedir” denildi. Kadınların yaşamını belirleyen ve hayatın merkezini oluşturan en önemli şiddet biçiminin ekonomik şiddet olduğu ifade edilen açıklamada, şunlara yer verildi: “Bu durum fiziksel ve diğer şiddet türlerini körükleyerek artışına sebep olmaktadır. Tüm bu fırsat eşitsizlikleriyle karşı karşıya kalan kadın, toplumun temel yapı taşıyken gerisinde kalmaktadır. DTSO Kadın Meclisi olarak, ekonomik şiddet başta olmak üzere şiddetin her türlüsüyle mücadeleyi sürdüreceğiz. Kamuoyunu ve tüm kurumlarımızı da şiddetsiz bir dünya için el ele vermeye ve dayanışmaya davet ediyoruz.”
TTB Kadın Kolu ve Diyarbakır Tabip Odası (DTO), Diyarbakır’da bulunan bir otelde basın açıklaması yaptı. "Hayatımızdan, haklarımızdan, vazgeçmiyoruz, Kadına yönelik şiddete hayır" pankartının taşındığı açıklamaya, kurum temsilcileri yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
ŞİDDETİN SARMALI İÇERİSİNDE
Diyarbakır Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Rojda Tayfun, kadınların her yeni günde şiddet ve savaş gerçeğiyle, karşı karşıya kaldığını ifade etti. Tayfun, "Kadınlar her yeni güne yeni bir şiddet, baskı, savaş gerçeğiyle başlıyoruz. Bitmeyen savaşlar, ekonomik krizler, yoksulluk, tarihin her döneminde olduğu gibi toplumda yine en önce kadınları hedef alıyor. Savaşlar, ekolojik yıkım ve pandemi gerçeği ile tekrar gördük ki krizlerden beslenen erkek iktidarlar olurken, yıkıcı sonuçlarından en fazla ve ilk olarak kadınlar etkileniyor. Krizler kadınlara yönelik saldırılar için fırsata çevriliyor" dedi.
'ÖZGÜRLÜKÇÜ KADINLAR VAR'
Toplum için kadın mücadelesini öncü olduğunu belirten Tayfun, şunları söyledi: "Sağlıklı bir toplum için kadın mücadelesini birincil görüyoruz. Umut etmek ve direnci büyütmek için çok sebebimiz var. Savaşın, ekolojik yıkımın, tüketim toplumu dayatmasının, ölümün karşısında üretken, örgütlü, özgürlükçü, yaşamdan yana olan kadınlar var."
Kaynak: Diyarbakır Söz