Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Diyarbakır ve Adıyaman'da yıkılan binalarda arama-kurtarma faaliyetlerine katılan Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, deprem anını ve yaşadıkları süreci anlattı. İtfaiye eri Yakup Astekin, Diyarbakır’da gün ağarmadan 13 kişiyi canlı çıkardıklarını ifade ederek, “Çıkarmaya çalıştığımız bir kişi, bize ‘beni bir şekilde kurtarın’ diye yalvarıyordu. Onu çıkardığımızda şuuru yerindeydi ve bize ‘annem ve kız kardeşim arkamdaydı onları da kurtarın’ demişti. O anları unutamıyorum” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Diyarbakır’da 1’i boş, 7 bina çöktü. Kentteki yıkılan binalarda arama-kurtarma faaliyetlerine 200 personel ve 26 araçla katılan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri, buradaki çalışmalar tamamlandıktan sonra Adıyaman’da görevlendirildi. Adıyaman’da çöken binalardaki çalışmalardan sonra kentteki görevlerine geri dönen itfaiye ekipleri, deprem anını ve yaşadıkları süreci anlattı.
İtfaiye eri Yakup Astekin, depremin hemen ardından Bağlar ilçesinde Tesisler Kavşak’ta çöken Serin 2 Apartmanı’na gittiklerini belirterek, “İhbar geldiğinde en kısa sürede bize yakın olan Serin 2 Apartmanı’na gittik. Gün ağarmadan 13 kişiyi çıkardık. Ben Adıyaman’a gidip geldikten sonra ailemle buluştum. Depremde doğru dürüst bir iletişimimiz dahi olmadı. İlkini çıkarmaya çalışırken önce moral vermeye ve teselli etmeye çalıştık. Biz birini çıkardığımızda keyifleniyorduk. Çıkarmaya çalıştığımız bir kişi, bize ‘beni bir şekilde kurtarın’ diye yalvarıyordu. Onu çıkardığımızda şuuru yerindeydi ve bize ‘annem ve kız kardeşim arkamdaydı onları da kurtarın’ demişti. O anları unutamıyorum” diye konuştu.
‘İLK 3 GÜN AİLELERİMİZLE DİYALOG DAHİ KURAMADIK’
Arama-kurtarma çalışmalarında en önemli süreçlerden olan 3 günde, aileleriyle diyalog kuramadan çalışmaya devam ettiklerini ifade eden Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü Arama-Kurtarma Şube Şefi Mehmet Nedim Erik de şunları söyledi:
“Deprem anını hissettiğimiz gibi ailemle birlikte binamızı terk ettik. Depremden sonra haber alma merkezi ve arkadaşlarla iletişime geçtim. Arkadaşlarımızı tek tek arayıp, sevk idareyi yaptık. Depremde 200 personelimizle 26 aracımızla enkaz alanlarına vatandaşların imdadına, yardımına koştuk. Biz 3 gün boyunca deprem bölgesinde çalışırken, bize gelen talimatla Adıyaman’a destek olmaya gittik. Acılar birdir, dili olmaz, acılar aynı acılardır. Adıyaman’daki depremzedelerin acılarına şahit olduk. Orada genç bir kız vardı. Onu biz kurtardık. Anne, baba ve kardeşi enkaz altındaydı. Kurtardığımız kız bizi hiç yalnız bırakmayıp umutlu bir şekilde anne, babası ve kardeşinin kurtulacağı ümidiyle bizi takip ediyordu. Vatandaşlar bizi çok takdir etti. Çok duygulandılar. Bizler 3 gün boyunca Diyarbakır’da kaldık ve bugünlerde evimizle çoluk çocuğumuzla diyalog dahi kuramadık. Bir ümit ışığıyla çalışırken ailemizi hiç düşünemedik ve aklımıza gelmedi. İtfaiye Daire Başkanlığı olarak biraz da tecrübemiz had safhada. Özellikle geçmişteki Van, Bingöl, Elazığ ve İzmir depremlerinde aktif olarak çalıştığımız olmuştu. İnsanların acılarına derman olmuşsak ne mutlu bize.”
‘SECDE HALİNDEYKEN BİR KADININ CENAZESİNİ BULDUK’
Çalışmalarda yaralı kişilerin enkaz altından sağ olarak çıkarıldığında gözyaşlarını tutamadığını ifade eden İtfaiye Eri Medeni Akgül de şöyle konuştu:
“Deprem günü 03.00- 05.00 nöbetindeydim. Deprem olunca Galeria Sitesi’ne biz gittik. O binada bir kadını ve kedisini sağ olarak çıkardık, sağlık ekiplerine teslim ettik. Bir canlı çıkardığımızda gözlerimiz doluyordu. Sağ çıkardığımızda sanki bacım gibi, annem gibi, bir yakınımı çıkarmış gibi çok mutlu oluyorduk. 3 gün boyunca orada Polis Özel Harekat ve AFAD ekipleriyle beraber çalıştık. Daha sonra Adıyaman Cumhuriyet Mahallesi’ne giderek çalıştık. Orada da ekip arkadaşlarımızla birlikte, maden işçileriyle ve güvenlik korucularıyla birlikte çalıştık. Kurtarmış olduklarımız kadar, cenazeler de çıkıyordu. Burada secde halindeyken bir kadının cenazesini bulduk. Biz orada bulunduğumuz sürece elimizden geleni yaptık. Deprem günlerinde ailemizi bir kenara bıraktık.”
Kaynak: Diyarbakır Söz