Olay, Türkçe bilmeyen ailenin bebeklerinin defin işlemi için belediyeye götürmesi ve karton kutunun belediyenin X-Ray cihazından geçirilmesiyle ortaya çıktı.
Suriyeli sığınmacı İsa (28) ve Rağde (26) çiftinin 26 gün önce dünyaya gelen Aişe ismini verdikleri bebekleri, doğduğu günden beri tedavi gördüğü Osmaniye Devlet Hastanesi’nde yaşam mücadelesini kaybetti. Baba ayakları özürlü olmasından dolayı koltuk değneği ile yürüdüğü için Aişe bebeğin cenazesi ölüm raporu ile karton kutu içinde anne Rağde Elrif Eiel Vezir’e teslim edildi.
Karton kutu içindeki bebeğinin cenazesiyle defin işlemleri için belediyeye gelen Türkçe bilmeyen Suriyeli aileye güvenlik görevlileri kutuyu X-Ray cihazına koymalarını istedi. Görevliler, X-Ray cihazından geçen kutuda bebek olduğunu görünce şaşırdı. Bebeğin cenazesi, Osmaniye Belediyesi’nin tahsis ettiği cenaze aracıyla Osmaniye Asri Mezarlığa götürülerek toprağa verildi.
Karton kutuda Aişe bebeğin cansız bedenini gören vatandaşlar ise hastanenin uygulamasına tepki gösterdi. Yaşananlara şahit olanlar, “Ne olursa olsun sonuçta acılı anneye yavrusunun karton kutuda verilmesi Türk milleti olarak bize yakışmadı.” diyerek tepki gösterdi.
Osmaniye, Türkiye Cumhuriyeti’nin 80. ilidir. 1933’e kadar il olan Osmaniye’ nin eski adı Cebelibereket’ tir. O tarihte Adana iline bağlanmış, 24 Ekim 1996 tarihinde yapılan yasal düzenlemeyle tekrar il olmuştur. Akdeniz Bölgesi’nde, Çukurova’nın en doğusunda yer alır. 3,767 kilometrekarelik yüzölçümüne sahip Osmaniye topraklarının %42’si ormanlık alan, %39’si ekili dikili tarım alanı, %17’si tarıma elverişsiz arazi ve %2’si diğer arazilerden oluşmaktadır. 2015 yılı verilerine göre nüfusu 512.873’tür. [2]
Akdeniz Bölgesi’nin doğu kesiminde yer alan Osmaniye, doğusunda Gaziantep, güneyinde Hatay, batısında Adana, kuzeyinde Kahramanmaraş illeri ile çevrilidir. İlin toprakları güneybatıda İskenderun Körfezine 7–8 km. kadar yaklaşır ama denize kıyısının olmaması bir dezavantajdır. Osmaniye Organize Sanayi Bölgesinden Akdeniz’e bir koridor açılması ve orada bir liman inşası gündemdeki yerini korumaktadır. Bunun için sadece Hatay-Erzin’e bağlı son köy olan ve OSB sınırlarında olan Turunçlu köyünün Osmaniye’ye bağlanması sorunu çözecektir. Turunçlu’nun denize yaklaşık 10 km.lik sahili vardır.
Çukurova’da yer alan il topraklarını Orta Toroslar, Doğu ve Güneydoğu kesiminde de Nur Dağları ile bu dağların uzantısı Kösür (Gavur) Dağı (1.702 m.) engebelendirir. Bu dağların dışında ilin belli başlı yükseltileri ; Düldül Dağı(2.246 m), Koyunmelen Dağı (2.108 m), Kelda Dağı (1.900 m), Büyük Kösür Dağı (1.626 m), Tozaklık Dağı (1.616 m), Hacıdağı (1.549 m), Honazin Gediği (1.086 m), Haçbel Dağı (1.426 m), Boğatepe ( 850 m)’dir. İlin etrafını çevreleyen bu dağlarda irili ufaklı pek çok yayla bulunmaktadır. Zorkun, Ürün, Fenk, Almanpınarı, Mitisin ve Maksutoğlu yaylaları bunların başında gelmektedir. Çukurova’nın Osmaniye ili sınırları içerisinde kalan kesimi Yukarı Ova olarak anılmaktadır.
İlçe topraklarını Ilısu ve Akçasu Çaylarını toplayan Ceyhan Nehri sulamaktadır. İl merkezi deniz seviyesinden 118 m. yüksekliktedir. İlin yüzölçümü 3.767 km² dir.
Genellikle tarım yapılan düz alanlar dışında, dağlarda kayın, meşe, gürgen, sedir, kızılçam ve karaçam ormanları bulunmaktadır. Osmaniye’nin iklimi, dağlık ve ovalık alanlarda farklılık göstermekle birlikte, tipik Akdeniz iklimi özelliği göstermektedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer.
Ceyhan Nehri’nin Osmaniye’den geçerek Akdeniz’e dökülmesi ile ayrı bir önem katmaktadır. Ceyhan Nehri üzerinde Türkiye’nin en yüksek barajı olan Berke Barajı ve Aslantaş Barajı enerji ve tarımsal sulamaya ciddi yarar sağlamaktadır. Ayrıca Türkiye’nin en büyük kurulu rüzgâr enerjisi santrali olan Bahçe ve Hasanbeyli ilçeleri arasında bulunan Gökçedağ RES’ten yıllık 500 milyon kWh elektrik üretilmektedir.
Yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlı geçen ilde tarım, ekonomik açıdan büyük önem arz etmektedir. Hayvancılık, ticaret, dokumacılık ve sanayi diğer ekonomik iş kolları arasında bulunmaktadır.
Tarım ürünleri arasında dünya üretiminde önemli bir yer edinmiş olan Osmaniye, yer fıstığı ile dünyaya açılmıştır. Yer fıstığı ve turp üretiminde Türkiye’nin %75 civarında merkez nokta olan Osmaniye mutfağı ile de ön plana çıkmaktadır. İçli köfte, mercimek köftesi, çiğ köfte,kısır, tırşik, toğga çorbası ve bayram kömbesi, kısır gibi çeşitler mutfak tatlarının önde gelen yemekleridir.
Toplamda 7 ilçesi bulunan Osmaniye Karatepe, Hierapolis, Flavipolis ve Hemite antik kentleri onlarca kalesi ve irili ufaklı çokça yaylası ile turizm konusunda da iddialı olacak illerimizdendir.
İlçe 1 belediye ve 60 köyden meydana gelmiş, Osmaniye’nin en büyük ilçesidir.(Nüfus: 116.951) Merkez, ilçenin orta kısmında yer alırken, Sumbas İlçesinin kurulmasıyla ilçenin batı kısmında kalmıştır. Köylerin çoğunluğu merkezin güneyindeki ovalık kesimde, daha az bir kısmı ise kuzeyindeki dağlık kesimde yerleşmiştir.
İlçe merkezini oluşturan belediye 1067 hektar alan üzerindeki 20 mahalleden meydana gelmiştir.
İlçeye bağlı ovalık köylerde yerleşim toplu, dağlık kesimlerde ise son derece dağınıktır. İlçeye bağlı altmış köy, merkezleri dahil yüz yetmiş dört üniteden meydana gelmektedir. Resmen mahalle olmuş yerleşimlerin yanında, fiilen oluşmuş mahallelerle bu sayı daha da artmaktadır. Bu dağınıklık önemli yönetsel güçlükler meydana getirdiği gibi, kamu hizmetlerinde de büyük israfa ve verimsizliğe yol açmaktadır.
Kadirli İlçesi çok eski çağlardan beri çeşitli uygarlıkların yaşamış olduğu Çukurova’da kurulmuş olup, ilçenin tarihi ana hatları ile bu bölgenin tarihi ile paralellik arz eder.
Aslantaş Baraj gölü kıyısında bulunan Domuztepe’ deki Neolitik çağa ( cilalıtaş devri M.Ö 7000- 6000 ), son kalkolitik çağa ve ilk tunç çağına ( M.Ö. 4000-3000 ) ait kalıntılar ile Kadirli-Kozan arasındaki Tırmıl Höyüğü, yörede bu dönemlerde insan toplum yaşantısının olduğunu göstermektedir.
İlçenin bulunduğu coğrafi alanda tarih boyunca sırasıyla Kızzuvatna Krallığı , Hititler, Asurlar, Klikyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Büyük Selçuklular, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar belli başlı uygarlıkları oluşturmuşlardır. Kadirli ara dönemlerde fazla sayıda el değiştirmelere konu olmuştur. Adanaovası Hükümdarı Asativatas M.Ö. 800 yıllarında ilçeye bağlı Karatepe-Aslantaş’ ta bir uç kale kurmuştur.
Romalılar döneminde FLAVİOPOLİS adı ile görkemli bir kent olan Kadirli’de bu dönemi belgeleyen eserler bulunmaktadır. Bunlar İmparator Hadrianus’ un (M.S. 117-1389 ) anıtsal tunç heykeli, bugün şehrin altında kalmış bulunan 6-7 dönümlük alana yerleşik Roma Hamamı, M.S. 5. Yüzyıla ait bir Roma Bazilikası olan Ala cami ve yakın çevredeki birçok diğer eser ve anıtlardır.
Bölgeye 7. Yüzyılda ilk Müslüman orduları, Abbasiler ve Selçuklular dönemlerinde de Türkler girmişlerdir. 1515 Turnadağ Savaşı ile Padişah Yavuz Sultan Selim, Kadirli’yi Osmanlı topraklarına katmıştır. Osmanlı döneminde Maraş Beylerbeyliğine bağlı bir sancak ( Kars-ı Maraş, Kars-ı Zül Kadriyye ) olan Kadirli 1865 yılına kadar Mütesellilikle idare edilmiş, 1865 yılında ilçe haline getirilmiş ve 1872 yılında merkezde belediye kurulmuştur. Şehre Osmanlı döneminde “ Kars-ak-eli” , Pazaryeri” ve “Kars Pazarı” gibi değişik adlar verilmiş, İlçe 1928 yılında KADİRLİ adını almıştır.
Kadirli 1. Dünya Savaşı sonunda 14 Mart 1919 da Ermeni ve Fransızlar tarafından işgal edilmiş; 7 mart
1920 de ise düşman işgalinden kurtarılmıştır.
Kaynak: Diyarbakır Söz