Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremlerde Diyarbakır’da 1’i boş 7 bina yıkıldı. İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri, depremin ilk anından itibaren enkaz alanlarında arama-kurtarma faaliyetlerinde görev aldı. Yıkılan apartmanlara ilk ulaşan sağlık ekipleri, yaşadıkları o anları anlattı.
Bağlar ilçesinde yıkılan Hisami Apartmanı’nın enkazında 2 aylık bir bebeği koltuğunun altında soğuktan koruyarak hastaneye ulaştıran Paramedik Semiha Yavuz, “Deprem anında ben başka bir vakadaydım. Vakaya bakarken komuta kontrol merkezim aradı ve bize deprem olduğunu, binaların yıkıldığını ivedi bir şekilde olay yerinden çıkmamız gerektiğini söyledi. Hasta yakınıyla görüşüp, hastada herhangi bir şey olmadığı için izin alarak olay yerinden ayrıldım. Bulunduğum Bağlar mevkiine gittim. Yollar trafik yoğunluğundan dolayı çok kötüydü. Bu yüzden güçlükle oraya gittik. O anda ilk vatandaşlarla birlikte çalıştık. İlk anda 4 kişilik bir aile aldım. Anne, baba, bir kız bir de erkek çocuk aldım. Gerekli müdahaleden sonra hastaneye naklettim. Ondan sonra 2 aylık sahipsiz bir bebek aldım. Anne ve babasının enkaz altında olduğunu öğrendim. Bebeği soğuktan korumak için montumun arasına koydum. Kendim de 1999 depremini yaşamış biriyim. Ben de küçüktüm, o anları hissetim. Diğer hastalara baktıktan sonra bebeği Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi’ne götürdüm. Hastanede bulunan jandarma personeline teslim ettim. Üşüyorduk desek bu çok kötü bir kelime olur. Zaten vatanımız, insanlarımız bu halde. Olay yerinde insanların evi yok, insani olarak üşüme, acıkma diye bir duygumuz yoktu. Ben anne olmasam bile o duyguyu hissetim” dedi.
‘DEPREMZEDELER ETKİLENMESİN DİYE DUYGULARIMIZI DIŞA AKTARAMADIK’
18 yıllık acil tıp teknisyeni Faysal Erkek (40), depremzedelerin olumsuz etkilenebileceği nedeniyle o an duygularını dışa aktaramadığını belirterek, “Depreme ailemle yakalandık. O anı yaşamak gerçekten çok kötüydü. Ailemi aşağı indirip güvenli bir yere bıraktıktan sonra İl Sağlık Müdürlüğü toplanma alanına geçtik. Orada yapılan görev dağılımıyla beraber ben sahra hastanesini kurmakla görevlendirildim. Galeria Sitesi’nde enkazdan ilk çıkan yaralılara müdahale yaptık. Sonra kalan diğer yaralıları da ambulans ekiplerimizle beraber hastaneye naklettik. İlk saatlerden beri buradaydım, hiç eve gitmedim, dinlenemedim. Bu durumda eve gidip dinlenmek vicdanen kabul edilemezdi zaten. Burada sadece yardım etmek istedik. Yardım etmeye de devam edeceğiz. Ailemle sadece telefonla görüşebildim. Sahra hastanesine gelenlerden dolayı çok duygulandığımız anlar oldu ama biz bunu hiçbir şekilde dışa aktaramıyoruz. Dışa aktarırsak depremzedeleri daha kötü etkilemiş oluruz. Bundan dolayı aktarmamaya çalışıyoruz” diye konuştu.
‘ARTIK BİTTİ, KURTARDIK SENİ’
Paramedik Murat Acet (29) ise çöken binanın enkazından İlayda isimli hamile bir kadına ulaştıklarını, kolunu çıkararak serum taktığını söyledi. Acet, insanlara yardım etmenin çok güzel bir duygu olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Depreme nöbetçi olduğum gün yakalandım. İlk işim ailemi aramak oldu. Ailemi aradıktan sonra ekip arkadaşlarımla beraber hazırlığımızı yaptık. Bağlar ilçesindeki yıkılan bir binaya yönlendirildik. Çöken binadaki vatandaşlarımızın seslerini dinleyerek yaralıları vatandaşların yardımıyla çıkarmaya başladık. Yaralıları gelen diğer ambulanslara verdik. Onlar da hastaneye götürdü. Oradaki insanların çığlıklarını, feryatlarını duymak bizi kötü bir hale soktu. Biz her ne kadar zorlansak bile bu işi iyi yapmak zorundayız. Bu şekilde halen çalışmaya devam ediyoruz. Çöken 8 katlı binanın en son katında Polis Arama Kurtarma (PAK) ekibiyle İlayda isimli hamile bir kadına ulaştık. Ekiplerle beraber enkaz altına girdik. Biz ilk önce kolunu çıkarmaya çalıştık. Kolunu çıkardıktan sonra serumu taktık. Kendisi baya korkmuştu ve sakinleştirmeye çalıştık. Ona ‘Artık bitti, kurtardık seni’ dedim. Çıkardıktan sonra hastaneye sevk ettik. Benim için yaşaması benim için büyük bir mutluluktu. Kendisine ulaşamasak belki orada bebeğiyle beraber hayatını kaybedebilirdi. Bunun motivasyonuyla beraber çalışmamıza aralıksız devam ettik.”
Kaynak: Diyarbakır Söz