Muş'un Korkut ilçesine bağlı Altınova köyünde 1993 yılında 9 kişinin yanarak can verdiği yakılarak öldürüldüğü davanın süregelen kısmında gözaltına alınan 4 kişi, 13 yıl sonrasında özgürlüğüne kavuşarak beraat etti. 9 kişinin yakılarak öldürüldüğü iddiaları suya düştü.
Muş'un Korkut ilçesine bağlı AltınovaBeldesi'nde 1993 yılında meydana gelen ve 9 kişinin yanarak öldüğü olayda karar çıktı. Güvenlik nedeniyle KırıkkaleAdliyesi'nde görülen dava nedeniyle polis, geniş güvenlik önlemi aldı. AğırCeza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuksuz sanıklardan Ş.U. sağlık sorunları nedeniyle katılmazken T.N., H.A., B.K. ile evleri yanan ailenin yakınları ve avukatları hazır bulundu. Mahkemede son sözleri sorulan sanıklar, beraatlarını istedi. Müşteki avukatları da sanıkların tutuklanmasını talep etti. Mahkeme heyeti verdiği kararda delil yetersizliğinden dolayı sanıkların bereatine hükmetti.
Beraat kararı sonrası Kırıkkale Adliyesi önünde açıklama yapan HDP Muş MilletvekiliAhmet Yıldırım şunları söyledi:
"Öncelikle şunu söyleyeyim: Çok yanılmak isterdim, ama buraya gelirken ülkenin son 3-4 gündeki siyasi atmosferine binaen böyle bir katliamın, böyle bir kirli öldürme biçiminin cezasız kalacağını çok iyi biliyordum. Çünkü ülkenin en tepesinde 78 milyon insanı ve devleti temsil eden kişinin en yüksek hukuk organının Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımadığını söyleyen bir Cumhurbaşkanı var iken buradan hukuka uygun, vicdana, ahlaka uygun bir kararın çıkmasını beklemiyordum. Çok yanılmak isterdik. ÇünküAnayasa Mahkemesi'nin kararını tanımayan bir Cumhurbaşkanı 78 milyon insanın yasalara ve Anayasaya riayet etmesini nasıl bekler anlayabilmiş değilim.
Şu ülke, demokratik ve özgür bir ülke olsa idi sadece 9 tane koyun diri, diri yakılmış olsa idi 9 tane koyunun yakılmış olmasının hesabı sorulurdu. 9 insanın diri diri yakılması sadece Kırıkkale Adalet Sarayı'nın duvarına çarpmış olabilir. Ama Allahtan inancım odur ki bu dünyada, öbür dünyada Allaha havale ediyoruz. İki elimiz iki dünyada da bunların yakasında olacak. Daha bitmedi hukuk arayışımız, adalet arayışımız bu ülkenin ortak geleceği için hakların ortak yaşamı ortak umudu için devam edecek ve er geç bu dünyada da öbür dünyada da adalet tecelli edecek. Bu katliamların cezaları cezasız kalmayacaktır."Muş, Muş ilinin merkezi olan ve ile ismini veren şehirdir. Ayrıca Muş ilinin merkez ilçesidir.
Muş şehri, Muş ilinin batısında yer almaktadır. Çavuş Dağı'nın kuzeydoğu eteklerinde kurulmuş olan kentin tarihsel çekirdeği kalenin çevresidir. İstasyonun yer aldığı Muş Ovası'na doğru sekiler halinde gelişen kentin eski ve yeni kısımları arasında 200 metre yükseklik farkı vardır.
Muş ovası'nın kenarında kurulan bu Doğu Anadolu şehri, lalesi ve üzümü ile tanınır. Kent ve daha çok il Selçuklu dönemi eserleri;Malazgirt Savaşı ve Alparslan ile özdeşleşmiştir.
Muş şehri, 1929 yılında Bitlis vilayetinden ayrılarak müstakil bir il olarak, il merkezi konumu haline gelmiştir. 2008 yılı itibariyle merkez nüfusu 70 bin dolaylarındadır. Coğrafi açıdan, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Murat-Van Bölümü içerisinde yer alır. Muş ili ve şehri ayrıca Doğu Anadolu Bölgesi Kalkınma Projesi içinde yer almaktadır
Muş merkez ilçesi, kuzeyden Varto; doğudan Bulanık, Hasköy ve Korkut ile komşudur. Malazgirt ilçesi ile sınırı yoktur. Solhan veKulp ile de sınırdaştır.
Muş isminin nereden geldiğine yönelik farklı tezler vardır. Ancak bunlardan en çok kabul göreni, Muşkilerden geldiğine yönelik olanıdır. Muşki kavmi, Muş güneyi dağlarında barınmışlar ve kuvvetli bir ihtimalle de bugün Kızıl Ziyaret tepesinde bulunan kaleyi de onlar yapmışlardır. Bu kale daha sonra Kanuni Sultan Süleyman tarafından yıkılmıştır. Muş çevresinde bulunan birçok tarihi eserde Muşkilerin alameti olduğu söylenen yonca kabartmasına rastlamak mümkündür.
Asur kaynaklarına göre Muş yöresi MÖ 13. yüzyılda Urartulara bağlı Nairi ülkesinin sınırları içerisindeydi. Daha sonraki kaynaklarda Taron adıyla geçen yöre sırasıyla İskit, Med,Pers, Makedon, Selevkos, Roma, Part, Arsakes ve Bizans yönetiminde kaldı. Birkaç kez Romalılar ile Partlar ve Bizanslılar ile Sasaniler arasında el değiştirdi. Daha sonraEmevilerin ve Abbasilerin egemenliğine girdi. Daha sonra göçebe Türkmen topluluklar yöreye yerleşmeye başladı.Türkmenler geldiğinde yörede Ermeniler vardı.
Malazgirt Muharebesi'nden sonra Selçuklu toprağı haline gelen Muş kenti, Sökmenoğulları (Ahlatşahlar) daha sonra da Eyyubiler egemenliğine girdi. Şehir 13. yüzyılda Anadolu Selçuklularınca imar edildi. Kısa süre sonra Moğollar (İlhanlılar) tarafından yağmalanan şehir daha sonra da Timurlularca yağmalandı. Karakoyunlu ve Akkoyunlu egemenliğinin ardından kısa süre Safevilere bağlanan kent, Safevilerin karşısında yer alan Şerefhanların etkisiyle 1514'de Osmanlı egemenliğine girdi. 19. yüzyıl sonlarında Bitlis vilayetine bağlandı. Osmanlı döneminde nüfusun büyük çoğunluğunu Ermeniler oluşturuyordu.
1916-1917 yılında Rusların ve Ermenilerin nüfuz bölgesi olan şehir, Ermeni tehcirine sahne oldu. Kurtuluş Savaşı sırasında 1920 yılında yörede Hallo Ayaklanması yaşandı. Bu olaylardan sonra 1924 yılında şehir, il merkezi yapıldı. Daha sonra Şeyh Said Ayaklanması yaşanan yörede, kısa süreliğine tekrar Bitlis'e bağlanan şehir, 1929'da tekrar il merkezi oldu.
Kaynak: Diyarbakır Söz