Şırnak merkeze bağlı Kumçatı beldesinde oturan Yıldırım ailesinin kızı Leyla'nın yaşamı dramlarla dolu. Önce annesini kaybeden Leyla'nın kardeşi Nihat Yıldırım 2012 yılında ilik kanserine yakalanınca aile, nakil için seferber oldu. O dönemde lisede okuyan Leyla Yıldırım'ın ilik nakli için uygun donör olduğu belirlenince, iki kardeş nakle alındı. Nihat Yıldırım, ablasından nakledilen ilikle yeniden hayata tutundu.
LEYLANIN BİTMEYEN DRAMI
Liseyi bırakmak zorunda kalan Leyla Yıldırım, kardeşinin iyileşmesi ile birlikte lise eğitimine devam etti. Liseden sonra üniversite sınavına gireceği hafta Leyla, yeğenini trafik kazasında kaybetti. Çok üzülen Leyla, her şeye rağmen sınavda çok istediği Erzincan Üniversitesi Aşçılık Bölümü'nü kazandı.
Üniversitede aşçılık önlüğü giyen Leyla Yıldırım bu kez, ilik vererek hayata tutunmasını sağladığı kardeşinin öldürüldüğü haberi ile yıkıldı. Leyla, okulunu yine bırakmak zorunda kalarak Şırnak'a döndü.
Kardeşinin öldürülmesi üzerine Kumçatı beldesinden taşınarak Güneyce köyünde kurdukları çadırda ailesi ile birlikte yaşam mücadelesi veren Leyla Yıldırım, eğitim ile ilgili hayallerini ve yaşadıklarını DHA muhabirine anlattı.
Babası Bello Yıldırım akciğer hastası olan ve 12 yıl öncede annesini kaybettiğini ve kardeşinin ilik kanserine yakalandığını söyleyen Yıldırım, kardeşinin Ankara Yıldırım Beyazıt Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemotoloji ve Onkoloji Bölümü'nde tedavi gördüğü sırada ortaokuldan mezun olduğunu söyledi.
'ÖNLÜĞÜ GİYDİĞİM GÜN KARDEŞİM ÖLDÜRÜLDÜ'
Girdiği sınavda Konya Ereğli Anadolu İmam Hatip Lisesi kazandığını söyleyen Yıldırım, şöyle konuştu:
"Kardeşimin yanında kalacak tek kişi bendim. Lise'nin 1'inci sınıfını iki üç hafta hastanede, iki üç hafta okulda geçirdim. O yıl okulu öyle geçtim. Lise ikinci sınıfa geçince okulu bırakmak zorunda kaldım. O yıl hep kardeşimle beraber hastanede kaldım. Kardeşimin ilik nakli olması gerekiyordu kurtulmasının tek yolu kardeşime verebileceğim ilikti. 2014 yılında kardeşim ilik nakli oldu, ona kemik iliğimi verdim. Allah'a şükür ilik tuttu ve kardeşim iyileşmeye başladı. Ben de bıraktığım yerde okuluma devam ettim. LYS'ye bir hafta kala 5 yaşındaki yeğnime araba çarptı ve öldü. Ben LYS sınavına nasıl girdim, nasıl çıktım hatırlamıyorum. O psikolojiyle iyi bir sonuç beklemiyordum ama her şeye rağmen Erzincan Üniversitesi'ni kazandım ve o çok istediğim Aşçılık Bölümü'ne girdim. Ben gerçekten üniversite okumayı çok istiyordum. Tek kurtuluşum ilk senemde kazanıp gitmekti. Bunu başardığıma gerçekten çok sevindim. Hayatımın en önemli anlarından biriydi. Aşçılık önlüğümüzün ölçüsünü aldıktan sonra üç hafta bekledik. 'Ne zaman gelecek o önlüğü giyeceğim' diye sabırsızlıkla bekliyordum ve geldiği hafta sadece bir kere giydim. Önlüklerin üzerinde üniversitemizin ismi ve kendi ismimiz yazılıydı. Onu görünce çok duygulandım. Daha çok giymek nasip olmadı. O önlüğü giyerken kardeşim aklıma geldi. Okul tatil olsa da önlüğü ona da göstersem. 'O da görse benimle gurur duysa' derdim. Kötü günleri geride bırakmıştım sandım meğer başıma gelecek olan felaketten bile haberim yokmuş. Kardeşim, girdiği bir arazide odun keserken, tartıştığı kişilerce vurulup, öldürülmüş. Öldürüldü haberini aldıktan sonra yurttan kaydımı sildim. Eve geldim. Tek hedefim tek isteğim okulu kazanıp, istediğim mesleği yapıp aileme bakmaktı. Ailemi de buradan alıp götürmekti. Bizim ailede okuyan tek kız benim. Okuluma tekrar dönüp o önlüğü giyip bir daha çıkarmamayı istiyorum. 17 kişi iki çadırda kalıyoruz. Geçimimizi hayvancılıkla sağlıyoruz."
Kaynak: Diyarbakır Söz