Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinde dönüm noktası Sakarya Meydan Muharebesi’nde Yunan askerlerin durdurulduğu yer olan Haymana ilçesine bağlı Evliyafakı köyünün sakinleri, evlerinin bahçesinde bulunan asırlık şehit mezarlarına gözü gibi bakıyor.
Yunan askerlerinin Anadolu’da ilerleyişinin durdurulması ve Türk halkının bağımsızlık mücadelesinin kazanılması için dönüm noktası olan Sakarya Meydan Muhaberesi, 23 Ağustos 1921’de Mangal Dağı’nda başladı. 22 gün süren ve 13 Eylül’de Türk ordusunun şanlı zaferiyle sonuçlanan Sakarya Meydan Muharebesi, dünyanın en uzun meydan muhaberesi olarak tarih sayfalarında yer alıyor. O günlerin bıraktığı izler ise ilk günkü tazeliğini korumaya devam ediyor. Ankara’nın Haymana ilçesine bağlı Evliyafakı köyü ise bu vatanı korumak için canlarını hiçe sayarak şehit olan kahraman Türk askerlerinin mezarlarına ev sahipliği yapıyor. Köy halkı da bir asırdan fazla süredir evlerinin bahçelerine komşu olan şehit mezarlıklarına ise hem her gün dua okuyor, hem de temizliğini yaparak şehit mezarlarına gözü gibi bakıyor.
“Atatürk ile İnönü bizzat buraya gelip savaşı burada yönetmişler”
Kurtuluş Savaşı’nın en çetin mücadelelerinden bir tanesinin de Ankara’nın Haymana ilçesinde bulunan Mangal Dağı’nda verildiğini ifade eden köy mensubu İzzet Kaplan, “Atatürk ile İnönü bizzat buraya gelip savaşı burada yönetmişler. Onun için düşmanı buradan sürerken, burada bizim de çok şehit verdiğimiz olmuş. Onlardan da çok ölüler olmuş. Savaş bittikten yıllar sonra biz bu mezarı bulduk burada. O zaman o şekilde gömmüşler, buraya defnetmişler. Mezarı kazdığımızda içinde üniforması çürümüştü ama düğmelerinden asker rütbesi olduğu belliydi. Herhalde bir subaymış ve bir bacağı yokmuş. Demek ki o zaman bomba tesiriyle bir kolu ile bacağı kopmuş. Bütün köyce, bütün kemikleri toplayıp yıkadık ve cenaze namazını kılıp geri defnettik. Burada başka şehit mezarları da var. Mangal Dağı zaten tarihi bir yer” ifadelerini kullandı.
“Mezarı muhafaza ettim”
Evinin bahçesinde bulunan şehit mezarının kendisini hiç rahatsız etmediğini, aksine şehit mezarına hürmet ve hizmet gösterdiklerini belirten Kaplan, “Mezarı muhafaza ettim. Hayvanlar yanına gitmesin diye tel örgü çevirdim, mermer yaptık. Her zaman çiçek ekiyoruz, içini suluyoruz, temizliğini kendimiz yapıyoruz. Çok mutluyuz. Evimizden biri gibi. Dua ediyoruz, gelen komşular, her gelen misafirler dua ediyor. Ne güzel bir şey” diye konuştu.
“Buradan 3 gün 3 gece Yunan askeri geçmiş”
Ayrıca Kaplan, Mangal Dağı’ndaki mücadeleden sonra çok fazla şehit verildiğini de vurgulayarak, “Orada kan gövdeyi götürmüş. Buradan 3 gün 3 gece Yunan askeri geçmiş. Ankara’ya varmadan bu tepede zaten bizim askerler onları bozguna uğratmış. Biz küçükken ve hayvan otlatmaya giderken senede çuvallarla mermi toplardık. Geçen sene de bir bomba buldum ve hala da çok” dedi.
“Onlar bizim için şehit oldular”
Köy imamı Osman Aydemir ise, köylüler tarafından bu vatan için kanını ve canını veren şehitlerin mezarlarına bu şekilde hassasiyetle bakılmasından dolayı gururlu olduğunun altını çizerek, “Onlar bizim için şehit oldular. Köylülerimiz de onlar için mezarlarını muhafaza ediyorlar. Tespit ettikleri yerdeki mezarları mermer içine alıyorlar, onlara hürmet ediyorlar” şeklinde konuştu.
“Nesilden nesile aktarılıyor”
Köydeki küçük çocuklarında bu duruma aynı hassasiyetle yaklaştığını belirten Aydemir, “Yaşlılar da önceki dönemde yaşadıkları hadiseleri, şehitlikte verilen mücadeleleri hem bizlere hem de kendisinden sonraki nesillere anlatıyorlar. Bunları da büyüklerinin kendilerine aktardıklarını bize ifade ediyor yani nesilden nesile aktarılıyor” ifadelerine yer verdi.
Kendi dedesi Bekir Aydemir’in de mücadele sürecinde Mangal Dağı’nda çarpıştığını ve bacağından yaralanarak gazi olduğunu de sözlerine ekleyen Aydemir, şu şekilde devam etti:
“Allahu Teala inşallah devletimiz, milletimiz ve vatanımız için onun da yapmış olduğu gayretlerden razı olsun. Bacağından yaralandığı söyleniyor. Bacağına bir kurşun girmiş. Anlattıklarına göre sonradan kurşuna çıkartmışlar ama orada hala bir kurşunun izi olduğu, bazen oraya pamuk koyduğunu büyüklerimiz bize anlatıyor.”
Kaynak: İHA