Sabah 05.00 sularında İstanbul'da bir kahvehaneye saldırı düzenlendi. İstanbul Kağıthane alışagelinmiş kahvehane saldırılarına bir yenisi daha eklendi. Sabahın ilk ışıkları ile İstanbul Kağıthane'deki bir kahvehaneye, plakası alınamayan araç tarafından, henüz bilinmeyen sebeple kişi ya da kişiler silahlı saldırıda bulundu. O sırada kıraathane de bulunan ve henüz kimliği belirlenemeyen bir kişi hayatını kaybetti. Bir kişi de yaralandı. Çok sayıda merminin isabet ettiği kıraathane de olay yeri incelemeler devam ediyor
Olay saat 05.00 sıralarında Sanayi Mahallesi Atatürk Caddesi 42 numarada bulunan kahvehanede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, otomobille gelen kişi veya kişiler kahvehaneye silahlı saldırıda bulundu. Saldırganlar plakası alınamayan otomobille olay yerinden kaçtı. Saldırıda kahvehanenin camına çok sayıda mermi isabet ederken, içeride bulunan henüz kimliği belirsiz 1 kişi olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan 1 kişi ise olay yerine gelen ambulansla Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.
Olaydan sonra bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Olay yerine şerit çekerek incelemelerde bulunan polis ekipleri, yerde 9 boş kovan tespit etti. Saldırıyı gerçekleştiren kişi yada kişilerin yakalanması için geniş çaplı soruşturma başlatıldı.
Kâğıthane, İstanbul'un Avrupa Yakası'nda bir ilçesidir. Kuzeyde Sarıyer, kuzeydoğuda Beşiktaş, doğu ve güneyde Şişli, güneybatıda Beyoğlu ve batıda da Eyüp ile çevrilidir. İlçenin, Kağıthane Deresi'nin sona erdiği kesimde Haliç'e kısa bir kıyısı vardır.
Bizans döneminde Kağıthane Deresi'nin adı Barbisos'tu. Kesin bilgiler olmamakla birlikte İstanbul'un fethi sırasında burada bir kâğıt değirmeni bulunduğu ve bu imalathanenin II. Bayezid dönemine (1481-1512) kadar çalıştığı anlaşılır. Evliya Çelebi 17. yüzyılda Kağıthane çevresini anlatırken burada harap durumda bir kâğıthane bulunduğunu anlatır. Semtin ve ilçenin adı, bu kâğıthaneden gelmiş olmalıdır.Kâğıthane, İstanbul'da Haliç'e dökülen bir dereyle, bunun vadisinde eski kâğıt imalathanelerinin bulunması nedeni ile bu adı almıştır. Zamanında bu imalathaneler dışında; un değirmenleri ve baruthanelerin bulunduğu, düzlük kesimlerde ise cirit oyunları ve ok atışı için talim sahaları bulunduğu bilinmektedir.
1530 haziran ayında Kanuni Sultan Süleyman'ın oğulları Şehzade Mustafa ve Şehzade Mehmet ile Şehzade Selim'in sünnet düğünleri At Meydanı'nda başlamış ve üç hafta devam ettikten sonra Kağıthane sahrasında bir koşu ile sona ermiştir.
Kâğıthane 18. yüzyıldan önce de lâleleri ile meşhurdu. Evliya Çelebi buradaki (Lalezar Mesiresi'nde) "Kağıthane Lalesi" ismiyle meşhur "Lale-i Günegün"den bahsederek, "Lalevakti buraya gelenlerin aklı perişan olur" diye yazmıştır. Kâğıthane 18. yüzyılda III. Ahmet'in veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın zamanında Lale Devri ile dillere destan olmuştur.
28. Çelebi Mehmet Efendi'nin Paris'ten getirdiği Versailles bahçe ve köşklerinin planlarına göre, Kağıthane deresi etrafında padişaha ile vezirlere özgü 60 kadar kasır ve köşkyapılmış ve kıyılar, zamanın münevverlerinin devam ettiği büyük bir Bektaşi Tekkesi ve mezarlığının bulunduğu Karaağaç düzenlenmiştir. Dere kenarları kavak ve çınar ağaçları ile süslenmiştir. En meşhur Kasır, "Sadabad" olarak anılmaktadır. Derede çağlayanlar yapılmış, geceleri kaplumbağalar üzerine mumluk dikilerek Lale bahçeleri arasında çırağanlar düzenlenmeye başlanmıştır. O yıllarda Kâğıthane'yi; lale tarlaları, havuzlar, fıskiyeler ve renk renk görünen köşkler birbirini tamamlayan unsurlardı. Yine Sütlüce mevkiinde Giresunlu ve Karaağaç Tekkesi isimli Osmanlı münevverlerinin devam ettiği Bektaşi tekkeleri mevcut idi.
Kâğıthane bahçe ve kasırlarının öyküleri, halk arasında türlü dedikodulara yol açmış, bilhassa eğlencelerin alıp yürümesi hoşnutsuzluklara, eleştirilere neden olmuştur. Edebiyata da konu olan bu görünüm ve yapıtlar Patrona Halil İsyanı'nda yıkılarak düz bir alan haline getirilmiştir.
Kâğıthane eğlence merasiminin zamanı ilkbahardı. Hıdırellezden itibaren halk kayıklarla, arabalarla tatil günlerinde bu yöreyi doldururdu. Kağıthane, birçok toplantıların yapıldığı, resmi ziyaretlerin, düğünlerin düzenlendiği bir yerdi. 1808 yılında Alemdar Mustafa Paşa'nın davet ettiği İmparatorluk Ayanhane'den ve eşrafı, Kağıthanede toplanarak meşhur "Sened-i İttifak"ı düzenlemişlerdir.
Kıraathane, (Osmanlıca: قرائت خانه, kırâathâne) kırâat (قرائت) Arapça'da "okuma" anlamına gelir. hâne (خانه) ise yer (ev), mekân demektir. Bu iki sözcüğün bileşimi olan bu bileşik sözcük "okuma yeri" anlamına gelir. Çay, kahve içilerek gazete, dergi, kitapların okunduğu yerlere verilen bu isim günümüz Türkiye'sinde kahvehane anlamında kullanılmaktadır.
Kaynak: Diyarbakır Söz