İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası’na ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz, İHD tarafından 1995 yılından beri “17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası” kapsamında çeşitli anma etkinlikleri ile gözaltında zorla kaybettirilen kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılmasını talep ettiklerini söyledi.
‘İNSANLIK SUÇU’
Hafıza Merkezi ve İHD’nin verilerine göre, Türkiye’de ağırlıklı olarak 1980-2001 yılları arasında olmak üzere bin 388 kişinin kolluk güçleri ve ona bağlı paramiliter unsurlar tarafından zorla kaybettirildiğini söyleyen Akdeniz, gerçek rakamların bunun çok üzerinde olduğuna dikkat çekti. Akdeniz, “Aynı dönem içerisinde ayrıca binlerce faili meçhul siyasi cinayetler işlendi. Bu dönemin askeri, idari ve siyasi sorumluları hiçbir zaman gerçek anlamda soruşturulmadı, yargılanamadı ve hukuk önünde hesap verilmedi. Zorla kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Hiçbir savaş gerekçesi, savaş ilanı, iç siyasi istikrarsızlık ya da olağanüstü haller zorla kaybedilmeleri haklı çıkarmaz. Birleşmiş Milletler Zorla Kaybedilmelere Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildirisi devletlerin sorumluluklarını net bir şekilde hatırlatmaktadır” dedi.
TOPLU MEZARLAR
1990’lı yıllarda bölgede yoğun bir çatışma halinin yaşandığını kaydeden Akdeniz, “Bu çatışmalı sürecin en ağır bedelini yine sivil yurttaşlarımız yaşadı. Binlerce insanımızın bedeni bu alanlarda bulunan toplu mezarlarda olduğunu biliyoruz. Toplu mezarlarının büyük bir kısmının İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesinin girişimiyle Kulp’un Bağcılar ve Alaca köylerinde, Lice’de, Batman’da Siirt’te ve bölgenin diğer yerlerinde açılan toplu mezarlardan buna acı bir şekilde tanık olduk” diye konuştu.
TALEPLER: DEVLET ARŞİVLERİNİ AÇSIN
Akdeniz, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası nedeniyle şu taleplerde bulundu:
“*Her şeyden önce zorla kaybettirilenlerin akıbetleri ortaya çıkarılmalı ve zorla kaybedilenlerin bulunması, faili meçhul cinayetler sonucu katledilenlerin faillerinin ortaya çıkarılması için devletin tüm arşivlerini açması gerekmektedir.
*Toplu mezarların Minnesota Protokolü çerçevesinde usulüne uygun açılması ve faillerin yargı önünde hesap vermesi sağlanmalı.
*Hükümeti, ‘BM Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korunmaları ile İlgili Uluslararası Sözleşme’yi imzalamaya ve sözleşme gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
* Türkiye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesini kuran Roma Statüsüne taraf olması gerektiğini hatırlatıyoruz.
*İçinde bulunduğunuz zaman diliminde en son Cemil Kırbayır dosyasında olduğu gibi geçmişte yaşanmış birçok katliam ve kayıp davaları maalesef bugün zamanaşımına uğramış durumdadır. Yargı mensuplarını, sistematik cezasızlık politikasından vazgeçmeye ve uluslararası belgelere göre insanlık suçu olan tüm kayıp vakaları konusunda etkin bir yargılama yürütmeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca bu suçlar için zamanaşımı hükümlerini dikkate almamaya çağırıyoruz.
*Bu topraklarda bir daha benzer acıların yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barışın tesisi için ‘Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ kurulmasını talep ediyoruz.”
Kaynak: Diyarbakır Söz