Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Alper Özkılıç, aileleri telaşlandıran bağışıklık sistemi hastalıkları hakkında bilgi verdi.
Bağışıklık sisteminin öncelikle mikropların vücuda girmesini engellemeye çalıştığını, bu noktada başarılı olamazsa mikropları vücuda girdiği noktada yok etmeye çalıştığını belirten Özkılıç, "Bağışıklık sistemi mikropları vücuda girdiği yerde yok edemezse yayılmasını engelleyerek sadece o bölge ile sınırlı enfeksiyon olarak kalmasını sağlamaya çalışır. Bağışıklık sistemi bu fonksiyonlarını hayat boyu sürdürerek bizleri hastalıklara karşı korur." bilgilerini verdi.
Bağışıklık sistemi fonksiyonlarının akyuvarlar, timus bezi, dalak, lenf bezleri, kemik iliği gibi birçok organın birlikte çalışması ile yerine getirildiğini anlatan Özkılıç, "Bunlardan herhangi birinde oluşabilecek hastalıklar, bağışıklık sisteminde de zafiyet oluşturur. Başta anne sütü ile beslenme olmak üzere, çocukluk çağında geçirilen hastalıklar ve uygulanan aşılar, bağışıklık sisteminin gelişimine katkıda bulunur. Bu nedenle çocukluk çağında enfeksiyon hastalıkları daha sık görülür. Bağışıklık sistemi kötü beslenme, olumsuz çevre şartları, uykusuzluk, aşırı yorgunluk ve stresle beraber zayıflar." diye konuştu.
- "Dışkı ile bulaşmış yiyeceklerle ağız yoluyla geçen A tipi sarılık okul çocuklarında sık görülmektedir"
Grip rahatsızlığının, solunum yoluyla bulaşan ve özellikle eylül ile mart aylarında görülen, öksürük, ateş, halsizlik ve nezle ile seyreden bir hastalık olduğunu aktaran Özkılıç, "Öksürük, burun akıntısı ya da tıkanıklığının ardından akciğer enfeksiyonu, sinüzit ve orta kulak enfeksiyonu gibi hastalıklara zemin hazırlayabilir. 6 aydan büyük tüm çocuklara mevsimsel grip aşısı yapılmalıdır." hatırlatmasını yaptı.
Özkılıç, okul çağı çocuklarında görülen döküntülü hastalıklardan kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve suçiçeği için Sağlık Bakanlığı tarafından ilk dozu bir yaşında ve hatırlatıcı dozu 6 yaşında olmak üzere tüm okul çocuklarına rutin aşı yapıldığını söyledi.
Çocuklarda önemli olan bir diğer hastalığın sarılık (hepatitler) türleri olduğunu hatırlatan Özkılıç, "Özellikle dışkı ile bulaşmış yiyeceklerle ağız yoluyla geçen A tipi sarılık okul çocuklarında sık görülmektedir. Sarılıktan korunmanın yollarının başında gıda ve el temizliği geliyor. Yine de yüzde 100 korunmak için mutlaka aşı yapılmalıdır. Hepatit A aşısı eksik olan okul çocukları mutlaka 6 ay arayla iki doz şeklinde aşılanmalıdır." uyarısında bulundu.
- "Bağırsak solucanı olan çocuklarda ağızdan yastığa su akması görülebilir"
Gribal enfeksiyonların sadece solunum ve hava yoluyla değil, elle temas şeklinde de bulaşabildiğini belirten Özkılıç, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"El temizliğine dikkat etmek lazım. Bunun yanında çocuklarda, tuvalet ve el temizliğine yeterince dikkat edilmediği durumlarda bağırsak parazitleri de görülebilmektedir. Bağırsak solucanı olan çocuklarda burun kaşıntısı, ağızdan yastığa su akması, makatta kaşıntı, zaman zaman karın ağrısı, kilo alamama gibi belirtiler görülebilir."
- "Çantanın askı ve sırt destekleri yeterli ve yumuşak olmalı"
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Levent Arslan ise okul çağındaki çocuklarda duruş bozukluğuna (Postüral kifoz) karşı çeşitli önerilerde bulundu.
Okul çantalarının toplam ağırlığının çocuğun ağırlığının yüzde 10-15’ini geçmemesi gerektiğini belirten Arslan, "Çanta her zaman çift omuzda taşınmalıdır. Tek taraflı taşınması, omurganın ağırlık olan tarafa doğru eğilmesine yani skolyoza zemin hazırlayabilir. Hatta bu tarz yanlış kullanımların ilerde bel fıtığı gibi bazı omurga sorunlarına zemin hazırlayabileceği iddia edilmektedir. Ayrıca omuz ve sırt ağrısını azaltmak için çantanın askı ve sırt destekleri yeterli ve yumuşak olmalıdır. İnce askılı çantalar omuz üstündeki kaslarda baskıya neden olabileceğinden zedelenmelere yol açabilir. Omuz askılarının boyu öğrenciye göre ayarlanmalıdır. Fazla uzun bırakılmamalı, çantanın ağırlığı belden aşağıya sarkmayacak şekilde kısa olmalıdır." ifadelerini kullandı.
- "Ders dışında bilgisayar ve tablet kullanımı en aza indirilmeli"
Ağır ve büyük kitap, defter veya diğer malzemelerin sırta yakın olan bölmeye, daha hafif malzemelerin orta ve arka bölmelere yerleştirilmesi gerektiğini anlatan Arslan, önerilerini şöyle sıraladı:
"Okul çağındaki çocuklarda omurga sorunlarına yol açabilecek diğer bir unsur masa ve sandalyelerin seçimidir. Alınacak masanın yüksekliği çocuğun boyunun yaklaşık yüzde 40-45’i kadar olmalıdır. Sandalye mutlaka yükseklik ve sırt ayarlı olmalı, yüksekliği çocuğun dizlerinin 90 derece olmasına müsaade edecek yükseklikte, sırt desteği ise dik oturmasını sağlayacak pozisyonda olmalıdır.
Çocuklara uygun oturma eğitimi mutlaka verilmelidir. Yazı yazarken gövdesini fazla öne eğmemeli, mümkün olduğunca dik oturmalıdır. Burada gözden kaçırılmaması gereken diğer bir sorun da görme ile ilgili bir sorun olup olmadığıdır. Tüm uyarılara rağmen çocuk yazı yazarken veya kitap okurken öne doğru fazla eğiliyorsa bir göz muayenesi yaptırılabilir.
Çocukların okul ve ders dışında bilgisayar ve tablet kullanımı en aza indirilmeli, bunun yerine kalan zamanlarında spor yapmaları teşvik edilmelidir. Bu sayede sırt, bel ve omuz kasları kuvvetlenerek muhtemel ağrıların ve kalıcı hasarların önüne geçilmiş olacak ve çocuklar daha sağlıklı bir okul dönemi yaşamış olacaklardır."
- "Çocuklar yılda 6-8 kez üst solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle doktora gidiyor"
Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy da okul çağındaki çocuklarda doktor ziyaretlerinin yarıdan fazlasını üst solunum yolu enfeksiyonlarının oluşturduğunu söyledi.
Çocukların okul önlerinde satılan açık gıdalara tenezzül etmemesi için ailelerinin evde sempatik yiyecekler hazırlamasının faydalı olacağını anlatan Ulusoy, şunları kaydetti:
"Nezle, gribal enfeksiyonlar, sinüzit, bademcik iltihapları, orta kulak iltihapları gibi hastalıklar, üst solunum yolu enfeksiyonlarını oluşturuyor. Çocuklar yılda 6-8 kez, yetişkinler yılda 2-4 kez, üst solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle doktora gidiyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının büyük çoğunluğu virüs kaynaklı olduğundan, antibiyotik kullanılmasına gerek olmuyor. Ancak, beraberinde ateş, şiddetli ağrı, boyundaki lenf bezlerinin büyümesi gibi şikayetler devam ediyorsa ve alt solunum yolu enfeksiyonlarına yayılma (zatürre, bronşit) başlamışsa, bu durumda antibiyotik tedavisine başlanması gerekir."
Okul gibi toplu yerlerde nezle, grip, Hepatit A (sarılık), kabakulak gibi birçok hastalığın hızla bulaşabildiğinin altını çizen Ulusoy, bulaşıcı hastalıklardan korunmak için ellerin sabunlu suyla yıkanmasının en önemli korunma yöntemi olduğunu vurguladı.
- "Hasta kişiler hapşırırken, ağızlarını kapatacak şekilde kağıt peçete kullanmalı"
Ulusoy, okul dönemi boyunca, sınıfların, odaların, kapalı ortamların sık sık havalandırılması gerektiğini hatırlatarak, hastalarla temastan ve ortak eşya kullanımından kaçınmanın koruyucu olduğunu söyledi.
Hasta olduğu bilinen kişilere bir metreden fazla yaklaşılmaması gerektiğini ifade eden Ulusoy, şöyle devam etti:
"Hasta kişiler hapşırırken, ağızlarını kapatacak şekilde kağıt peçete kullanmalıdır. Kullanılan peçetelerin, uygun şekilde toplanarak poşetle çöpe atılması gerekir.
Mevsim özelliklerine uygun giyilmelidir. Halk arasındaki, virüslerin karda yayılmayacağı inancı gerçekleri yansıtmaz. Grip etkeni olan influenza virüsü, tüm hava koşullarında yaşar. Virüsün soğukta yayılma hızı azalsa da vücuda girdiğinde vücut ısısıyla aktive olur ve hızlı biçimde çoğalır."
Kaynak: Diyarbakır Söz