Diyarbakır'da 30 Kasım'da abisi Ali Öğüt'ün kör huşun hedefine giren 14 yaşındaki Evindar Öğüt'ün ölüm sebebi açıklandı mı? Kardeşini kasten öldürmek suçundan ebedi hapis cezası istenilen Ali Öğüt'ün, kardeşlerinin okumasına izin vermediği de öğrenildi
Ali Ö.’nün, kardeşini tabancayla başına ateş ederek öldürdüğü ortaya çıktı.
Olay, merkez Yenişehir İlçesi’nde meydana geldi. Ali Ö., Toplu Konut Ortaokulu 8’inci sınıf öğrencisi kardeşi Evindar Ö.’yü evde öldürdükten sonra polise teslim oldu. Sorgusunda suçlamaları kabul eden şüpheli tutuklanırken soruşturma başlatıldı. Hazırlanan iddianamede Ali Ö.’nün 'kardeşi kasten öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle cezalandırılması istendi.
SAVCI: KARDEŞLERİNİN OKUMASINA ENGEL OLUYORDU.
İddianameyi hazırlayan savcı, şüphelinin
kardeşlerine baskı yaptığı ve okumalarına engel olduğunu kaydetti. Olay günü şüpheli Evindar Ö.'nün dışındaki diğer kardeşlerini evden çıkardığını belirten savcı, kardeşlerden Berivan’ın ise bir olay olacağını anladığı için evde kaldığını söyledi.
BAŞINA ATEŞ ETMİŞ
Şüphelinin aniden belinden çıkardığı tabanca ile 14 yaşındaki Evindar Ö.'ye bir el ateş ettiğini ancak isabet ettiremediğini vurgulayan savcı, Ali Ö.’nün daha sonra ise kardeşine iki el daha ateş ettiğini belirtti.
Evindar Ö.’nün daha sonra yere yığıldığını belirten savcı, şüphelinin ise olay yerinden ayrıldığını kaydetti.
Savcı, Evindar Ö.’nün silah sesi üzerine eve gelen diğer kardeşleri tarafından hastaneye kaldırıldığını, ancak burada hayatını kaybettiğini belirtti. İddianamede Evindar Ö.’nün otopsi raporuna vurgu yapan savcı, küçük kızın kafasına ateş edilmesi sonucu öldüğünü belirtti.
''PKK TARAFINDAN KAÇIRILINCA PSİKOLOJİM BOZULDU''
Şüpheli Ali Ö. ifadesinde kardeşini öldürmek istemediğini, korkutmayı amaçladığını anlatırken, "Bir süre önce PKK tarafından kaçırıldım. 48 arkadaşım ile birlikte rehin tutuldum. Psikolojim bozuldu. Kardeşimin arkadaşları iyi kişiler değildi. Esrar kullanan arkadaşları olduğunu öğrendim. Onu kazanmak istedim. Batağa düşmemesini istedim. Kardeşimin zarar görmesini istemiyordum. Rahat hareket ettiği için kızıyordum. Olay günü eve gelip konuşmak istedim. Kardeşime doğru yolu göstermek istiyordum. Sadece korkutmak istedim. Birinci atışı onu hedef almadan rastgele yaptım. Küfür edince kulağına yakın ateş edip korkutmak istedim. Silahın emniyetini kapatırken yine ateş aldı. Bu sırada Evindar’ın yere düştüğünü gördüm" dedi.
İddianamenin kabulü ardından tutuklu sanık Ali Ö.’nün yargılanmasına Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmada kimlik tespiti yapılan
sanık Ali Ö. salondaki dinleyicilerin çıkarılması halinde savunma yapacağını söyledi. Bunun üzerine mahkeme duruşmanın kapalı celse yapılmasına karar vererek izleyicileri dışarı çıkardı. Mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. (DHA)
Diyarbakır, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık on ikinci şehri. TÜİK ADNKS verilerine göre 2014 itibarıyla, tüm ilçe ve köyleriyle birlikte, 1.635.048 nüfusa sahiptir. Diyarbakır kent merkezi yaklaşık 9000 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Diyarbakır şehri farklı dönemlerde farklı isimlerle anılmıştır. MÖ 200'de Amidi Asur hükümdarı Adad-Nirari'ye ait bir kılıç kabzasında şehrin adı "Amid" ya da "Amidi" olarak geçmektedir. Roma ve Bizans kaynaklarında şehrin adı "Amid, O'mid, Emit, Amide" şeklinde adlandırıldığı görülmektedir.11. yüzyılda yöreye gelen Türkmenler şehirdeki yapılarda kullanılan siyah renkli taşlardan dolayı şehre "Kara Amid" demişlerdir. Şehir için zazacada kent merkezi anlamına gelen "sük" tabiride kullanılmaktadır. Müslüman Arapların egemenliği sırasında buraya yerleşen "Bekr" (بکر) kabilesinden dolayı "Diyâru Bekr" (ديار بكر) (Bekr kabilesinin yurdu) olarak kayıtlara geçmiştir. "Diyaru Bekr" daha sonraları "Diyarbekir"; Osmanlı'nın son yıllarına kadar daha çok bir bölge adı olarak kullanılmıştır. Ancak merkez için kullanılan Amidisminin kullanımının özellikle Diyar-ı Bekr'in (Diyarbekir) 1867 yılında vilayet oluşu sonrası yavaş yavaş terkedildiği, bütün bölgeyi nitelemesinin yanında merkez sancak için de (Diyar-ı Bekr) Diyarbekir adının kullanıldığı görülmektedir. 1926'da Mustafa Kemal Paşa'ya fahri hemşehrilik verilmiştir.
Diyarbekir'in "Diyarbakır" oluşuna dair çalışmalar, Türk Dili dergisinin Haziran 1938 nüshasında özetlenmiştir. 17 Kasım 1937 tarihindeAtatürk'ün trenle Diyarbekır'dan Elazığ'a geçtiği gece yapılan bir dil tartışmasının ardından, Türk Dil Kurumu'na gönderilen bir telgrafla başladı. Yapılan çalışmaları sonucu şehrin adı Diyarbakır olarak değiştirildi. Türk Dil Kurumu Genel Sekreteri İbrahim Necmi Dilmen"e gönderilen telgraf şöyledir.
Diyarbekir şehrinin isminin etimolojisine dair etüt var mıdır? Esasta bu şehrin ismi 'Bakır memleketi' manasına olan 'Diyarbakır' olması gerektir ve artık bu isimle tanınacaktır. Dil Kurumu'nun bu hususta Tarih Kurumu ile işbirliği yaparak, historik ve lengüistik tetkikatta bulunması emrediliyor. Balıkesir saylavı İsmail Hakkı'nın da mesai birliğine davet edilmesi faydalı olacaktır. Tetkikatın titizlikle yapılmasını ve mümkün ise neticelerin takiben bildirilmesini saygılarımla dilerim.
Şehirde bakır madenciliği olmamakla beraber, ilde bakır madenciliği yaygın, kayda değer olmamıştır.
Kaynak: Diyarbakır Söz