İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca 16'sı tutuklu 30 sanık hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul ağır ceza mahkemesince kabul edilerek sanıkların yargılanmasına başlandı.
İddianamede, 4 Ekim 2020'de terör örgütü DHKP/C güdümünde faaliyet yürüten İdil Kültür Merkezi'nde arama yapıldığı anlatılarak, burada bir odanın içinde çelik levha ve güçlendirilmiş demirlerle çerçeveli kısımlara rastlandığı aktarıldı.
Yerde pense ile kırılmış dijital malzemelerin bulunduğu, asma tavan arasında ise parçalanmış cep telefonu ile bir hafıza kartı ele geçirildiği ifade edilen iddianamede, hafıza kartında yapılan incelemede, örgütün yurt dışındaki merkez komitesi ile Türkiye’de bulunan örgüt mensupları arasında yapılan yazışmaların deşifresine ulaşıldığı kaydedildi.
İddianamede, örgütün bu yazışmaları, harddiski bulunmayan, flash bellek üzerinden "Knoppix ve Linux" tabanlı işletim sistemleri ile çalışan, "ram" kısımları olası bir operasyonda sökülüp kırılabilecek şekilde açıkta bırakılan, internet bağlantısı olmayan ve sadece bu iş için kullanılan bilgisayarlar üzerinde yaptığı ifade edildi.
Bu bilgisayarlarda oluşturulan yazışma dosyalarının, "yazışma telefonu" adı verilen ve sadece bu iş için kullanılan telefonlar üzerinden örgüt merkez komitesine gönderildiği belirtilen iddianamede, örgüt mensuplarının bu telefonları "zula" olarak tabir edilen yerlerde sakladığı anlatıldı.
"ÖRGÜT MENSUPLARI KARTI YUTARAK İMHA ETMEKTEDİR"
İddianamede, yazışma yapan örgüt mensuplarının, yazışma içeriklerini SD kart içerisinde sakladığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Örgüt mensubu bu kartları bir yerden bir yere giderken ağzının içinde streç filme sararak saklamakta, olası bir polis operasyonu veya uygulamasına denk geldiğinde kartı yutarak imha etmektedir. Eğer kartlar yazışma yapılan yerlerde ise pense, kargaburnu, çekiç gibi aletlerle kırılıp atılmakta, bu aletlere erişim yoksa kartlar zula tabir edilen tavan arası, çakmak içi, kıyafetlere dikilmiş özel bölmeler, anahtarlık içi gibi yerlere saklanmaktadır."
İddianamede, yazışma telefonu olarak kullanıldığı değerlendirilen İdil Kültür Merkezi'nde ele geçirilen parçalanmış cep telefonunun dijital incelemesinde, kamuflaj programlarıyla gizlenmiş ve şifrelenmiş, mail yoluyla sözde merkez komiteye gönderilmiş örgütsel yazışma tespit edildiği anlatıldı.
Ele geçirilen "Beşli komiteye dikkat-2" dokümanında örgütün ne olduğu, amacı ve bu amaca ulaşmak için izleyeceği yol ve yöntemlerin özetlendiği belirtilen iddianamede, örgütün yeni kazandığı kişilerden, sorumlu düzeyde faaliyet yürütenlere kadar herkesi eğitme ve disipline etme çabasında olduğunun görüldüğü kaydedildi.
İddianamede, "Kaç alanda faaliyet yürütüyoruz?" dokümanında Devrimci İşçi Hareketi, Kamu Emekçileri Cephesi, Liseli Dev-Genç gibi yapılanmaların şifreli olarak listelendiği aktarıldı.
İLÇELERE KOD İSİM
İddianamede, örgüt yönetiminin, Türkiye'deki faaliyet alanlarına da kod isimler belirlediğine vurgu yapıldı.
Sözde merkez komiteye gönderilen "yerler" isimli bir yazışma içeriğinde, notlarda açık isimlerin değil, bu kodlu isimlerin kullanılmasının istendiği aktarılan iddianamede burada, Çağlayan’a "Şelale", Alibeyköy’e "Aliağa", Bağcılar’a "Pekmezciler", Avcılar’a "Keklikçiler", İkitelli’ye "Turnalar", Gülsuyu’na "Güzelyurt", Esenler’e "Klimacılar", örgütlenme alanında ise meclise "orman", milislere "cesurlar" gibi şifreleme yapıldığı vurgulandı.
İddianamede, "Dışarıdan bakıldığında legal bir müzik grubu olarak görünen Grup Yorum'un, DHKP/C terör örgütünün kadro ve finans kaynaklarından biri olduğu ve silahlı mücadeleye eleman temin eden illegal bir yapı olduğu dokümanlar ışığında değerlendirilmektedir." denildi.
İddianamede, örgüt içerisinde faaliyette bulunan mimar ve mühendislerin "Halkın mimar ve mühendisleri" adlı oluşum içerisinde faaliyet yürüttükleri ve örgütün bu grubu "muslukçular" olarak kodladığı belirtilerek, bunların tünel kazma gibi teknik bilgi gerektiren meselelerle ilgilendiği aktarıldı.
Tüm sürecin adeta ilmek ilmek işlenerek silahlı devrime giden yolda bir araç olarak kurgulandığına dikkati çekilen iddianamede, "Afiş asmak ya da bildiri dağıtmak ilk duyulduğunda her ne kadar hafif eylemler olarak nitelendirilebilecek olsalar da örgütün temel stratejisi içerisinde kitle çalışmasıdır ve kitle çalışmasının nihai hedefi silahlı mücadele için kadrolaştırmadır." değerlendirmesinde bulunuldu.
"DHKP/C BİR PLAZA GİBİ DEPARTMANLARI OLAN BİR ÖRGÜTTÜR"
Her örgütün kendi iç dinamikleri, prensipleri, yöntem ve işleyişleri arasında ince farklılıklar olduğuna işaret edilen iddianamede, şu bilgilere yer verildi:
"DHKP/C silahlı terör örgütü adeta bir plaza gibi bölümleri ve departmanları olan bir örgüttür. Zira örgüt faaliyet yürüttükleri alanlarda ihtisaslaşma talep eder. Merkez komitesinin bu hususu önemle vurguladığı not içeriklerinde görülmektedir. Halk komitesi ya da mahalle meclisi üyesi olmak söylenirken kısa bir zaman alsa da uygulamada örgüt içerisinde önemli bir mevkidir. Zira örgütün işleyiş pratiğinde önce eğit, sonra görev ver ve denetle pratiği olduğu için örgütsel eğitim sürecinden geçmeyen ve amiyane tabirle geçer not almayan kimsenin örgüt komiteleri içerisinde yer almasının mümkün olmadığı aşikardır. Zira ne Grup Yorum müzik alanında faaliyet gösteren bir korodur ne de İdil, bir kültür merkezidir.”
İddianamede şüphelilerin eylemlerinin bir bütünün parçaları vasfında olduğu anlatılarak, şunlar kaydedildi:
"Şöyle ki, kimi direnişler meclisi üyesi, kimi komite üyesi olan, kimi ‘halkın mühendis ve mimarları’ içerisinde faaliyet yürüten, kimi sokak afişleri asan, kimi mahkeme takibi yapan üyelerinin tümünün eylemi, aslında amaç suç olan ‘silahlı devrime’ kapı aralayan ve bir evin duvarının örülmesi gibi üst üste konulan eylemler bütünüdür. Yapılması gereken değerlendirme aslında bir SD kart içerisinde ele geçen isimler üzerinde yapılan deşifrasyon çalışması değil, silahlı terör örgütünün kendisine yaptığı deşifrasyon çalışmasının ve tanımlamaların tarafımızca yapılan tespitidir.”
İddianamede terör örgütünün İstanbul yapılanmasında yer aldığı iddia edilen 30 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Kaynak: Diyarbakır Söz