Diyarbakır’da 2011 yılında Bağlar İlçesi’nde açılan Cemevi’nin elektrikleri 14 aydır kesik. DEDAŞ, fatura ödenmediği gerekçesiyle elektrikleri keserken, Cemevi yetkilileri ise buranın ibadethane olduğunu öne sürerek, camilere, kiliselere ve sinagoglara tanınan hakların Alevilerin ibadethanesi olan Cemevleri’ne de tanınmasını isteyerek genel bütçeden karşılanmasını istedi. 2014 yılından bu yana fatura ödemeyen Cemevi’nin elektrikleri 2018 yılında kesildi. Yapılan girişimler sonuçsuz kalınca Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Cemevi Diyarbakır Şube Başkanı Cafer Koluman konuyu yargıya taşıdı.
‘4.5 YIL BOYUNCA KİMSE DOKUNMADI’
Koluman, Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye Diyarbakır Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, “İhtiyati Tedbir Talepli” dava açtıklarını belirterek, yargıdan 3 gün içinde olumlu bir karar beklediklerini söyledi. Koluman “4.5 yıldır kimse gelip dokunmadı. 2018 yılı ekim ayında haber vermeden gelip elektriği kestiler. Taziyelerimiz oluyor, cenazelerimiz oluyor, derneğin etkinlikleri oluyor ve bunu yapmaktan mahrum kaldık. Geçici olarak bir hafta açtık sonra gelip bize ‘borç yapılandırması yapacaksınız, eğer kabul etmezseniz abone vermeyeceğiz ve sözleşme imzalamayacağız’ dediler. Buna rağmen yazılı şekilde DEDAŞ’a başvurduk. Elimizdeki emsal kararları, AİHM kararlarına atıfta bulunarak buranın bir ibadethane olduğunu ve morgun olduğunu taziyelerin cemlerin olduğunu ve buranın Alevilerin ibadethanesi olduğundan hareketle kiliselere, camilere, sinagoglara tanınan hak neyse bizim de bu haktan faydalanmamız gerektiğini ve bunun bir vatandaşlık hakkı olduğunu buradan ifade ettik” dedi.
‘BELEDİYE RANDEVUYU İPTAL ETTİ’
Yaptıkları başvuruya DEDAŞ’ın 2 ay sonra cevap verdiğini belirten Koluman “Verilen cevap ne hazindir ki bizi müftülük ile muhatap etmek istediler. ‘Madem siz buranın ibadethane olduğunu düşünüyorsunuz o zaman müftülüğe başvurun, siz değil müftülük bizimle muhatap olsun’ dediler. İçinde Alevilerin olmadığı bir Diyanet Başkanlığı ile bizi muhatap etmek bir asimilasyon politikasıdır. Bağlı olduğumuz bölgedeki belediye olan Bağlar Belediyesi’nden randevu istedik, verdiler ama son dakika iptal ettiler ve bir daha da bize dönüş yapmadılar” ifadelerini kullandı.
DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ GEREKÇESİ
Alevilerin ibadethanesi olan Cemevlerine elektrik sağlanmasının bir kamu görevi olduğunu belirten Koluman şunları söyledi: “Çünkü bu ülkede yaşayan milyonlarca Alevi vergisini ödemesine rağmen, vatandaş olarak üzerine düşeni yapmasına rağmen maalesef ki en temel hakkımız olan söz konusu elektrik sağlanma hakkımızın kısıtlandığı burada görmüş bulunmaktayız. Biz özellikle din ve vicdan özgürlüğüne dayanarak bu davayı açtık. Çünkü elimizde birçok emsal karar var. Her ne kadar Cemevleri yasal, anayasal anlamda ibadethane statüsüne kavuşturulmasa bile evrensel hukuk bağlamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğuna dair içtihatları vardır. Keza yine, İdare Mahkemelerinin bu anlamda kararları mevcuttur. Yine, Yargıtay’ın Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğunu, Alevilerin ibadetinin de Cem olduğunu, dolayısıyla yüzyıllardır Alevilerin ibadetlerini Cemevlerinde yerine getirdiklerine dair içtihatları vardır.
Tüm bunlara rağmen maalesef ki hala pratikte Cemevleri ibadethane statüsüne kavuşturulmayarak, Anayasa’nın 10. maddesinde geçen eşitlik ilkesine aykırı bir tutum ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmek isteriz.
KİLİSELER, SİNAGOGLAR MUAF TUTULUYORSA
14 aydır Diyarbakır’daki Aleviler olarak ibadetlerini yerine getiremediklerini kaydeden Koluman şöyle konuştu: “Nasıl ki Kiliselerden, Camilerden, Sinagoglardan elektrik faturası alınmıyorsa, elektrik borçlarından muaf tutuluyorlarsa; biz de bu ülkede yaşayan milyonlarca Alevi olarak bu hakka sahip olduğumuzu düşünmekteyiz. Hiçbir zamanda biz Aleviler kamu düzenini bozacak bir eylem ve etkinlikte de bulunmadık. Tam tersine aslında Cemevlerinin ibadethane sayılması bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın hem vicdanını rahatlatacaktır hem de kamu barışının sağlanması adına güzel bir uygulama olacaktır. Buradan çağrımız şudur ki, vicdanlı hakimlerin bu taleplerimizi dikkate alarak ellerini vicdanlarına götürmesi lazım. Siyasetten bağımsız bir şekilde hukuku ve hakkaniyeti uygulamalarını bekliyoruz. Tedbir talepli bir dava açtık. Usul gereği 3 gün içerisinde bu tedbirimizin dikkate alınması lazım. Biz davamızın takipçisi olacağız. Buradan olumlu bir karar bulmamamız halinde bunu en üst yargıya taşımayı düşündüğümüzü belirtmek istiyoruz.”
Kaynak: Diyarbakır Söz