İstanbul'da yaşayan 37 yaşındaki Ziraat yüksek mühendisi Sedat Özgüner, boşandığı eşinin psikolojik rahatsızlıkları olduğunu öne sürerek, kendisine çocuğunu göstermediğini söyledi. Özgüner, "Ruh ve sinir hastalıkları ilaçları kullandığını öğrendim. Kızımı en son görmeye gittiğimde bana İstanbul'a gelmek istediğini söyledi. Bununla ilgili mahkemeye defalarca görüntülü deliller sundum. Bir evlat nasıl anneden ayrı kalamıyorsa babadan da kalmamalı. Velayetini istiyorum" dedi.
İstanbul'da yaşayan 37 yaşındaki Ziraat yüksek mühendisi Sedat Özgüner 7 yıl önce A., Özgüner'le evlendi. Bir kız çocukları dünyaya gelen Sedat Özgüner'in eşi A., iddiaya göre 'Uzakta evlilik bana ağır geldi.' diyerek ilaç içip intihar girişiminde bulundu. Daha sonra da çocuğunu alıp Diyarbakır'daki ailesinin yanına gitti. Velayet anneye verildi. Mahkeme kararına rağmen baba Özgüner çocuğuyla görüştürülmüyor. Sedat Özgüner, çocuğunun annesi A'nın, mahkeme kararı olmasına rağmen son aylarda çocuğunu göstermediğini telefonlara smslere de cevap vermediğini öne sürdü. Sedat Özgüner, "2012 yılında evlendik. Diyarbakır'dan İstanbul'a gelen eşim her şey yolunda giderken, maddi-manevi sıkıntısız bir evlilik birliği içindeyken, evliliğin 4. Ayı sularında 'Uzakta bir evlilik bana ağır geldi' diyerek ben işteyken bir kutu ilaç içmek suretiyle intihar girişiminde bulundu. Bu evliliğe, yeni hayatına alışması, adapte olması için yakından ilgilendim." dedi.
GİZLİCE BOŞANMA DAVASI AÇTI
Özgüner, "Tüm maddi ve manevi desteği sunarak, mutlu bir evlilik arayışına seferber edip, birlikte her yıl yaz ve kış olmak üzere tatiller, seyahatler yaptık. Hatta her yıl yılda 4-5 kez de ailesinin yaşadığı Diyarbakır'a gittik. Ancak 14.08.2018 günü çocuğumun annesi çocuğumuz B'yi de alarak evi terk etti. Sonrasında öğrendiklerim ise beni şok etti. Çünkü daha yanımdayken gizlice boşanma davası açmış. İddiaları çürüten delilleri de mahkemeye sundum. Sonrasında SGK üzerinden eşimle ilgili araştırma yaptım. Yine benle beraberken gizlice 'Ruh ve Sinir Hastalıkları' ilaçları kullandığını ortaya çıkardım. Bu belgeleri de mahkemeye sundum. Ben kızımın velayetini istiyorum. Her defasında bir yolla çocuğumun annesiyle konuştuğumda bunu maddi olaya çeviriyor. Hatta kızımı kullanarak benimle nafaka pazarlığı bile yaptı. Bununla ilgili sms kayıtları da mevcut. Bunları da mahkemeye sundum. Tüm bu olaylardan kızım da etkileniyor. Psikolojik etkilenmenin dışında eğitim olarak da etkilenmeye başladı. Büyükçekmece'de bulunan özel bir akademi okulundaki eğitimi de yarıda kaldı." diye konuştu.
KIZIMIN ADINI BİLE DEĞİŞTİRMİŞLER
Özgüner şöyle devam etti:
"Kızımın kimlikte bulunan ismini bile söylemiyorlar. Başka bir isimle hitap ediyorlar. Ben görüştüğüm zamanlarda defalarca kendisine isminin B, olduğunu söyledim. Kızım bana da tepki vererek isminin B., olmadığını söylüyor. Bu bile çocukta travma yaratıyor. Bu kimlik karmaşası videolarını da mahkemeye delil olarak sundum. Koronavirüs'ün ilk başladığı günlerde çocuğumun annesi bana mesaj attı. 'Annem ve babam karantinaya alındı, bana bir şey olursa çocuk sana emanet, gelir alırsın'. Bu mesajı alınca kendimden geçtim. Günlerce uyuyamadım. Silivri'de bulunan müstakil eve getirmek istedim. Ancak burada bile benle pazarlık yapmaya çalıştı. En son kızımın yanındayken İstanbul'a götürmemi istedi. Hatta aldığım oyuncaklara da annem kızar diyerek istemiyordu. Beni kendisini sevmemekle suçluyor. Beni seviyorsan neden yanımda değilsin diyor. Bir baba olarak bu söylediklerine nasıl dayanılır. Sadece cevap olarak polis amcaların izin verdiğinde yanımda olursun diyorum. Baba Özgüner, mahkemeye sunduğum delillerin dikkate alınmasını ve kızımın velayetinin bana verilmesini istiyorum."
Kaynak: Diyarbakır Söz