Kadir Suresinin 2.Ayetinde de buyrulduğu üzere, “Sen Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin?” sorusuna yine Kadir Suresinin 3.Ayetinde, “Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.” İle cevap verilmiştir. Bu gece de ellerin semadan geri çevrilmediği ve tövbelerin kabul edildiği şüphesizdir. Müslüman aleminin ibadetlerini kesintisiz yerine getirdiği bu gece tam bir arınma ve affedilme gecesi olarak bilinir.
KADİR GECESİ NE ZAMAN?
Ramazan ayının bu yıl Mart ayına denk gelmesi hasebiyle Kadir gecesi 5 Nisan Cuma günü yani yarındır.
PEKİ, KADİR GECESİNDE NE İBADETLER YAPILMALI?
Kuran-ı Kerim okunmalı ve okuyanlar dinlenmeli.
Peygamber Efendimiz(SAV) çokça anılmalı ve kendisinin hem Habib hem Halil olduğu hatırlanarak selat-ı selamlar getirilmelidir.
İnsan kendini değerlendirmelidir. Olduğu ve olmak istediği konumu gözetmeli ve İslami bağlamda eksikliklerini bir kez daha gözden geçirmeye çalışmalıdır. Tövbe ve istiğfarda samimi olmalıdır.
Şüphesiz ki kalpler Allah Azze ve Celleyi anmakla nurlanır. Çekilen tespih ve salavat-ı şeriflerle Allah çokça anılmalıdır.
Kaza ve nafile namazları kılınmalıdır.
Küs ve dargınlar barışmalı bu gece de helallik istenmelidir.
Huzurun sağlanması kaza ve belanın def edilmesi adına sadakalar çıkarılmalı ayrıca öksüz, yetim ve ihtiyaç sahipleri gözetilmelidir.
Vefat edilen büyüklerin kabri ziyaret edilmeli ve herkesin kandili kutlanmalıdır.
BU NURLU GECEDE NASIL DUA ETMELİYİZ?
Kadir gecesinde en çok İstiğfar duası edilektedir, bunun nedeni ise HZ. Ayşe validemizin Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammet Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e, “Ya Resullullah, Kadir Gecesi’ni bilirsem onda ne şekilde dua edeyim?” diye sorması üzerine Efendimiz, “Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa’fü anni.” Diye dua etmesini söylemiştir.
Manası: Allah’ım sen çok affedicisin ve de affı seversin. Beni ve günahlarımı affeyle.
PEKİ, İSTİĞFAR DUASI NASIL OKUNUR?
“Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullahe'l-azîm el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyü'l-kayyûmü ve etûbü ileyhi, tevbete abdin zâlimin li-nefsihî, lâ yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ. Ve es-elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ, innehû, hüve't-tevvâbü'r-rahîm.”
MANASI: “Ya rabbi! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve elimden bilerek veya bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve hatalarıma tövbe ettim, pişman oldum. Küfür, şirk, isyan, günah ve kusur her ne türlü hâl vaki oldu ise, cümlesine tövbe ettim, pişmanlık duydum. Bir daha yapmamaya azm ü cezm ü kast ettim. Sen bu tövbemi kabul eyle. Nefsime uyup, şeytana tabi olup da aynı günah ve kusurları bir daha tekrar etmeme imkân verme, yâ Rabbi. Bir daha iman ve ikrar ediyorum ki, Peygamberlerin evveli Âdem Aleyhisselâm, ahiri ise Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm, bu ikisi arasında her ne kadar peygamber gelip geçtiyse, Bunların cümlesine inandım, iman ettim, hepsi de haktır ve gerçektir. Bütün peygamberlere, onlara gönderilmiş olan İlâhi kitaplara ve içindeki emirlere şirksiz ve şüphesiz iman ettim, dilimle ikrar, kalbimle tasdik ediyorum ve yine iman ve ikrar ediyorum ki en son kitap Kur'ân-ı Azimüşşân ve en son Peygamber de Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'dır.”
Haber: Filiz YAŞA
Kaynak: Diyarbakır Söz