Ancak bu çocuğu öldürdüğü için vicdan azabı çeken ve cinayetin ardından psikolojik tedavi görmeye başlayan Mustafa A., geçen yıl 10 Mayıs'ta Kemalpaşa Jandarma Komutanlığı'na giderek, "1998 yılında motosikletle Buca'da kaza yaptım, ben ve yanımdaki üvey oğlum Barış Özütemiz yaralandık. O sırada bir araçtakiler, Barış'ı alıp hastaneye götürdü, ondan bir daha haber alamadık" dedi.
Mustafa A.'nın anlattığı hikayedeki pek çok soru işareti üzerine, Kemalpaşa Savcılığı olayın araştırılması için İzmir Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'ne yazı yazdı. Olay tarihinde hiçbir hastaneye yaralı çocuk getirilmediğini belirleyen polis, aynı tarihlerde bölgede bulunan ve kimliği tespit edilemeyen çocuk cesedinin Barış'a ait olabileceği şüphesiyle Mustafa A.'yı takibe aldı. Telefon dinlemelerinde, Mustafa A. ile yeğeni Murat K.'nın küçük Barış'ın öldürülmesiyle ilgili birbirlerini suçladıkları tespit edildi. Gözaltına alınan ve suçlarını itiraf eden iki zanlı tutuklanarak cezaevine gönderilirken, haklarında dava açıldı. Anne hakkında ise herhangi bir adli işlem yapılmadı.
ÇOCUĞU ÖLDÜRMEMİ İSTEDİ
İzmir 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlananan davanın ikinci duruşmasına, 'canavarca hisle küçük çocuğu öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış mühebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Mustafa A., Murat K., küçük çocuğun yakınları ile tarafların avukatları katıldı. Sanık Murat K.,üzerine atılı suçlamayı kabul etmedi. Murat K., "1998 yılında dayım bizim evin inşaatını yapıyordu. Birlikte inşaata gittik. Evde dayım ile üvey oğlu vardı. Üçümüz gidip birlikte inşaata baktık. Daha sonra dayım, eşinin dört gündür eve gelmediğini ve otoyolda fuhuş yaptığını söyledi, 'Ona bakalım' dedi. Eşini bulumadı. Benden çocuğu öldürmemi istedi. Ben irkildim ve çocuğun elini bırakıp, geri geri kaçmaya başladım. Dayım daha önce de dedemi yakmaya çalışmıştı. Ailede herkes ondan çekinir, ben de korkuyordum. Bana 'Gel bir şey yapmayacağım' demesine rağmen oradan kaçtım. Arkama dönüp baktığımda elinde büyük bir taş vardı. Vurduğunu görmedim. Arkamdan inşaata geldi. Kimseye söylememem için tehdit etti. Ben de korkumdan bu olayı kimseye anlatmadım. Ben suçsuzum. Beraatimi istiyorum" dedi.
BARIŞ RÜYAMA GİRMEYE BAŞLADI
Sanık Mustafa A. ise sanık Murat K.'nın doğru söylemediğini belirtip, "Murat, öz dayısının kızıyla nişanlıydı. Kardeşim Murat'ı dövüp nişanı bozmuş. Murat, nişanı bozanın eşim olduğunu düşünerek ona husumet beslemeye başladı. Olay günü eve geldi. Ben rahatsızdım. Eşim çalışıp bize bakıyordu. Murat bana, 'Dayı senin çocukların yurtta kalıyorken niye başkasının çocuğuna bakıyorsun, üstelik o kadın başka erkeklerle ilişkiye giriyor' dedi. Ben de kendisine bunun doğru olmadığını, eşimin normal işte çalıştığını ve bize baktığını söyledim. Üçümüz birlikte olayın olduğu yere gittik. Murat, birden eline bir taş alıp Barış'ın kafasına vurdu ve kaçtı. Ben de peşinden koşturdum. Geri döndüğümde Barış yerde yüzükoyun yatıyordu. Barış'a bağırdım ancak duymadı. Çocuğu o şekilde orada bırakıp eve döndüm. Eşim, oğlu Murat'ı sordu. Kendisine 'Barış'ı İstanbul'da yaşayan ve çocuğu olmayan kız kardeşime götürdüğümü söyledim. Defalarca gidip almamı istedi. Bu şekilde kendisini yıllarca oyaladım. Pişmanım, vicdanen rahatsızım. Bu olaydan dolayı psikolojim bozuldu. Barış rüyalaramı girmeye başladı. Önce kaza geçirdiğini söyledim, ama sonra doğruyu anlattım. Yüzde 30 ben suçluyum, yüzde 70 ise Murat suçludur. Vicdanen rahatsızım" diye konuştu.
Savcı İlhami Başkurt, mütalaasında her iki sanığın da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarını talep etti. Mahkeme heyeti karar duruşmaya kısa bir ara verdi. Hüseyin Akkuş başkanlığındaki mahkeme heyeti oy çokluğu ile sanıklar Mustafa A. ve Murat K.'ya önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ardından duruşmalaradiki iyi halleri gözününde bulundurularak indirim uygulandı, ceza müebbet hapse indirildi.
Kaynak: DHA