"Sayın onursal başkanım, saygıdeğer başkanlar, futbol ailemizin çok değerli üyeleri, genel kurulumuzun saygın delegeleri, sevgili konuklar, sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum... Türkiye Futbol Federasyonu'nun 2017 Yılı Olağan Mali Genel Kurulu'na hoş geldiniz.
UEFA'dan gelen değerli misafirlerim UEFA Yönetim Kurulu üyesi Sayın John Delaney ve UEFA yetkilisi Sayın Eva Pasquier, sizler de hoş geldiniz.
Futbol ailesinin paydaşları olarak, 2016-2017 sezonunu hep birlikte başarı ile tamamladık. En alt liglerden Spor Toto Süper Lig'e kadar saha içinde çekişmeli bir sezonun heyecanını paylaştık. Ligler ve kupalarda centilmence mücadele edip, Fair Play ruhunu yücelterek şampiyon olan tüm kulüplerimizi en içten duygularımla kutluyorum.
Bir yıl aradan sonra siz değerli Türk futbol ailesi ile buluşmaktan dolayı çok mutluyum.
Sizlerin, şahsım ve yol arkadaşlarıma güç veren güveninize layık olabilmek için çok çalışıyoruz ve bu genel kurulları, yaptıklarımızı anlatabilmek, yapılan eleştirileri yanıtlamak adına önemli bir fırsat olarak görüyoruz.
Değerli genel kurul üyeleri, zor bir sene geçirdik... Ülkemiz 15 Temmuz hain darbe girişimine maruz kaldı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dirayetiyle çok sevdiğimiz ülkemiz, mevcudiyetini korudu. Bu süreçte futbol ailesi, devletinin, demokrasinin yanında olduğunu gösterdi, içindeki hainleri temizledi, örnek bir duruş sergiledi.
Milli birlik ve beraberliğimizi dünyaya tüm statlarımızdan haykırdık. O günlerde futbol toplumun ilacı oldu. Biz bu süreçte başımızı değil gövdemizi taşın altına koyduk. Hatta Türk futbolu için 5 yıldır her türlü fedakârlığı yapıyoruz... 27 Şubat 2012'de göreve geldiğimizdeki ortamı hatırlayın... Bir asra yaklaşan Türk futbolunun tek gündemi, şike süreciydi... UEFA karanlık bir kâbus gibi üzerimize çökmüştü. O gün başkan seçildiğimde sizlere bir söz vermiştim. Türkiye'ye 5 yıl, 8 yıl Avrupa'dan men geleceği konuşulurken 'Süreç bitecek' demiştim. FETÖ'nün Türk futboluna hain saldırısı karşısında başta Sayın Aziz Yıldırım, Fenerbahçe ve Beşiktaş camiaları ile o gün içeride olan arkadaşlarımız olmak üzere hepimiz büyük bir mücadele verdik. Futbol Federasyonu olarak ben ve yönetici arkadaşlarımın dik duruşuyla, 6 yıllık bir mücadelenin sonucunda verdiğimiz sözü tutarak süreci bitirdik.
Türk futbolunun önünü açtık. Ardından devrim niteliğinde adımlar attık. Bugün Avrupa'da örnek gösterilen Riva rüyasını gerçekleştirdik. Bize güvenin göstergesi olan dünya markaları ile sponsorluklar imzaladık. Futbol Federasyonu tarihinde görülmemiş tasarruflar yaptık. Ve tüm kulüplerimize çok önemli miktarlarda kaynak aktarımları sağladık.
Kulüpler Birliği ile ortak bir çalışma yapıp, naklen yayın dağılımından aldığımız payı %12'den %4'e düşürdük ve kimsenin yapamayacağı büyük bir fedakârlığa sizler için imza attık. Böylece kulüp başına milyonlarca dolar ek katkı sağladık.
Profesyonel hakemliği getirdik, sistem her geçen gün rayına oturuyor. Video Yardımcı Hakem Sistemi VAR'ın ilk uygulamasını gerçekleştirdik.
Sayın Şenes Erzik'in yerine sayın Servet Yardımcı, ülkemiz ve federasyonumuzun gücü ve büyüklüğüyle UEFA Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi.
Görülmeyen işlerimiz ise saymakla bitmez...
Değerli dostlar;
Özetle 5 yılda gelirimizi 240 milyondan 669 milyona çıkarttık ve finansal açıdan federasyon tarihinin en parlak dönemini yaşıyoruz.
Yine çıkan tüm krizleri çözmüş, hain oyunları bozmuş, Türk futboluna istikrarı getirmiş bir federasyonuz. Haliyle tüm bunlar yapılıp zor günler ve zorluklar geride kalınca federasyona talipler çoğalıyor.
Ancak görüyorum ki, son günlerde yine aynı oyunlar sahnelenmek isteniyor, Türk Milli Takımı ile Futbol Federasyonu karıştırılmaya çalışılıyor. Bir yıl önce bu zamanlar prim konusu çok tartışıldı... Bir bardak suda fırtınalar kopartıldı. Hatalar elbette oldu ama kimse "Söz konusu Ay-Yıldızsa gerisi teferruat" demedi... Türk futbolunu karıştırmak isteyenlere fırsat verildi.
Yazılı ve görsel basının ilk maçtan hemen sonra hocamızın ve oyuncuların üzerine gitmesi, çocukları yıpratması yanlıştı... İspanya ile oynadığımız kader maçı şiddetli bir saldırı altında oynandı...
Ben ve hocamız dahil herkese hakaretin bini bir paraydı. Bir yıl geçti, yine aynı kaotik durumla karşı karşıyayız... Yine hocamız yine kaptanımız ve futbolcularımız karşı karşıya getiriliyor.
Fatih Hoca gibi bir değere sahip çıkmamız gerekir. Eleştiri olabilir, olmalı da kabul ediyorum ama hakareti asla... Bir futbolcunun da bu tür olaylara göstereceği tepkinin fiziki ve hakaret dolu olmaması gerekir. Arda kaptanımız bir yanlış yapmıştır. Yanlış yaptığını da Arda'ya medeni yollarla göstermemiz gerekir. Hakaret ederek, üzerine giderek, ona yüklenerek değil. Çünkü Arda bir dünya markası, Türk futbolunun bir değeri ve böyle yetenekler kolay yetişmez. Ayrıca Arda'nın da referandum sürecinde benim gibi verdiği destekten dolayı kasten eleştirildiğini çok iyi biliyorum. Fakat nedense bu olayların gene kritik bir milli maç öncesi ve çok önemli bir dönemde yapıldığını, gündeme taşındığını görüyorum.
Oysa tam da "Milli mesele" deyip, A Milli Takımımız'a, sahip çıkılma zamanı... Kenetlenme, birlik ve beraberlik olma zamanı. 2018 Dünya Kupası'na gitme zamanı...
Euro 2024'ü alma zamanı...
Naklen yayın gelirlerini 500 milyon dolardan 800 milyonlara çıkarma zamanı...
Hatanın kimde olduğunu aramayıp, milli menfaatlerimizi en önde tutma zamanı...
Daha önemlisi herkesin kendine çeki düzen verme zamanı...
Sevgili dostlarım; 15 Temmuz'dan hepimiz dersimizi aldık... Türkiye tek başına bırakıldı... Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi "Başka vatanımız yok."
Gelin, Türk futbol ailesi olarak 15 Temmuz'daki duruşumuz gibi örnek olalım. Bir olalım, diri olalım. Rahmetli Özhan Canaydın gibi kaybedince kazananın elini sıkan, merhum Süleyman Seba gibi ezeli rakibin başkanına edilen küfürleri bir işaretiyle susturan, örnek başkanlar gibi olalım.
Bir kulübü, bir rengi sevebilirsiniz, bir takıma mensup da olabilirsiniz. Ancak Türkiye Futbol Federasyonu üyesi olmak ayrı, bir kulüp üyesi olmak ayrıdır.
Futbol Federasyonu şov yapma yeri değil icraat yapma makamıdır.
Değerli genel kurul üyeleri,
Özellikle bu sezon kurullarımız çok fazla eleştiri aldı... Hatırlatmak isterim ki biz bu arkadaşların hepsini 15 Temmuz'dan sonra seçtik... İşlerinin ehli ve uzmanı olmalarının dışında, güvenilir olmaları çok önemliydi. O günlerde hem FETÖ temizliği yaptık hem de bu kurulları oluşturduk. Peki soruyorum, hangi başkan o günlerde kurullara bir tane isim önerebildi?
Ama benim kurullarım, o günün kaotik ortamında işlerini en iyi şekilde yapma mücadelesi verdi. Evet, kabul ediyorum hakemlerimiz hata yapmıştır. Ama kimse Türk hakemlerinin adaletsiz olduğunu söyleyemez. Hata hep oldu, olmaya da devam edecek.
Tahkim ve disiplin kurullarımıza gelince... Evet, Talisca, Volkan Babacan, Yalçın ve bunlar gibi bazı kararlar, vicdanen beni ve Yönetim Kurulu arkadaşlarımı da memnun etmemiştir.
Şimdi buradan onlara veya yeni adaylara sesleniyorum... Vereceğiniz kararlarda bundan sonra hukukun yanı sıra toplum vicdanını da düşünerek hareket edin. Saygıdeğer futbol ailesi, sözlerimi bitirirken herkesi vicdanının sesini dinlemeye sağduyulu olmaya davet ediyorum. Biz omuz omuza verirsek birlik ve beraberliğimizi sağlarsak aşamayacağımız engel yok.
Sizlerden aldığımız güçle geleceğe umutla baktığımızı bilmenizi istiyorum. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayının sizlere, temsil ettiğiniz kuruma, ülkemiz ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.
Bizlere duyduğunuz güven ve genel kurulumuza katılımınız nedeniyle sizlere tekrar teşekkür ediyor, beni sabırla dinlediğiniz için sizleri saygı ve dostlukla selamlıyorum."
Kaynak: Diyarbakır Söz