Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, Avrupa Pediatrik ve Konjenital Kardiyoloji Derneği (APKKD) tarafından düzenlenen ''46. Avrupa Pediatrik ve Konjenital Kardiyoloji Kongresi'' İstanbul'da gerçekleştirildi.
Kongre kapsamında konuşan Çeliker, kongrenin en önemli başlığının ''Fetal Kardiyoloji'', yani anne karnındaki çocuğun kalp rahatsızlığı olduğunu belirtti.
Özellikle son yıllarda bu konunun giderek önem kazanmaya başladığını vurgulayan Çeliker, çünkü anne karnında kalp hastalıklarının tanısını koymanın, hatta anne karnındayken bazı kalp hastalıklarının tedavisini yapabilmenin mümkün hale gelmeye başladığını kaydetti.
Çeliker, ikinci önemli konunun ise yeni doğan bebeklerde görülen kalp hastalıklarının cerrahi yolla tedavisi olduğunu dile getirdi.
Birçok hastanın erken bebeklik veya çocukluk döneminde ameliyat olduğunu, ancak bu hastaların daha sonra hayatlarının ilerleyen dönemlerinde ergenliğe geçtikten sonra hem kalp açısından, hem de psiko-sosyal açıdan bazı sorunlarla karşılaşabildiklerini belirten Çeliker, ''Bazı hastalıklar var ki maalesef tamamen tedavi edemiyoruz ya da daha sonra bu hastalıklar tekrar ediyor ve tekrar tedavi gerektiren bir durum söz konusu oluyor'' ifadelerini kullandı.
''Çocukların çoğunda cerrahi müdahale gerekiyor''
Prof. Dr. Çeliker, ''Türkiye'de doğum hızına baktığınız zaman yılda 10 binin üzerinde doğumsal kalp rahatsızlığı bulunan çocuk doğuyor. Bunlardan yaklaşık 3 ile 4 bin civarındaki rakamın cerrahi ya da girişimsel olarak ciddi tedaviye ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Bu kadar erken yaşta ciddi kalp rahatsızlığı olan çocukların çoğunda cerrahi müdahale gerektiriyor'' ifadelerini kullandı.
Türkiye'de, Orta Anadolu, Ege, Akdeniz, gibi bölgelerde, özellikle de İstanbul, İzmir gibi şehirlerde bu konuyla ilgili merkezler bulunduğunu ifade eden Çeliker, bu merkezlerde rakamsal olarak senede 200-300 civarında doğuştan kalp hastalığı ameliyatı yapılabildiğini kaydetti.
Çeliker, ancak büyük bir sorun olarak yeni doğan bebeklerin cerrahi tedavisindeki merkez sayısının çok yeterli olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Çünkü bu tedavi hem çok güç çünkü uzun süre yatmaları gerekiyor, hem de çok ciddi bakımları gerektiriyor. Dolayısıyla bunlar daha çok Ankara, İzmir, İstanbul gibi büyük şehirlerde bulunan çok gelişmiş merkezlerde yapılıyor ve bunun için de Anadolu'nun diğer yerlerinde maalesef bu tür yeni doğana cerrahi tedavi uygulamakta biraz zorluk olduğunu düşünüyorum.''
Kaynak: Diyarbakır Söz