Kardiyoloji Uzmanı Dr. Kadir Topçu, "Kalbin her kasılması ve içerisindeki kanı pompalaması ile birlikte damar duvarında meydana gelen basınç sistolik kan basıncı, kalp atımları arasındaki sürede kan damarlarında oluşan basınç ise diyastolik kan basıncı olarak adlandırılır. Elektronik ya da manşon ve steteskop vasıtası ile ölçülen bu değerlerin belirlenen sınırların üzerinde yer alması, yüksek kan basıncı (hipertansiyon, yüksek tansiyon) olarak ifade edilir." değerlendirmesinde bulundu.
HİPERTANSİYONUN NEDENLERİ
Yüksek tansiyonun, bir kişinin ölçülen kan basıncı değerlerinin hastane ölçümünde normal olarak kabul edilen aralığın üst sınırı olan 140/90 milimetre civa değerlerinin üzerinde tespit edilmesi olduğunu aktaran Topçu, "Tansiyon ölçümlerinde ilk olarak söylenen değer halk arasında büyük tansiyon olarak bilinen sistolik kan basıncı anlamına gelirken, ikinci söylenen değer ise küçük tansiyon olarak bilinen diyastolik kan basıncıdır. Bir kişide bu değerlerin sırasıyla 140-159/90-99 arasında ölçülmesi 'evre 1 hipertansiyon', yapılan ölçüm sonucunun 160-179/100-109 veya üzerinde tespit edilmesi 'evre 2 hipertansiyon' ve 180/110 veya üzerinde tespit edilmesi ise 'evre 3 hipertansiyon' adını alır." ifadelerini kullandı.
Topçu, hipertansiyon nedenlerinin kendi içerisinde iki grupta incelendiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Birincil hipertansiyon zaman içerisinde gelişen ve altta yatan nedenin ortaya çıkarılamadığı tansiyon türüdür, esansiyel hipertansiyon da denir. Yüksek tansiyona sahip kişilerin büyük çoğunluğu bu grup içerisinde yer alır. Ailesel geçiş gösterebilen bazı genetik özellikler birincil hipertansiyona yatkınlık oluşturabilir. İkincil hipertansiyon ise yüksek kan basıncına neden olan rahatsızlığın tespit edildiği hallerde kullanılan terimdir. Böbrek hastalıkları, doğuştan gelen kalp hastalıkları, tiroit bezi ile ilgili rahatsızlıklar, böbrek üstü bezi problemleri ya da bazı ilaç veya madde kullanımları gibi nedenlerle ortaya çıkan yüksek kan basıncı bu grup içerisinde değerlendirilir."
"LİF ORANI YÜKSEK VE BİTKİSEL GIDALAR TÜKETİLMELİ"
Dr. Kadir Topçu, her hastanın kendine has özellikler içerdiğini, dolayısıyla kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının yüksek tansiyon için ön planda olduğunu vurgulayarak, hipertansiyon için tedavi planlamasında yaşam tarzı değişiklikleri ve bu yeterli olmazsa ek olarak ilaç tedavisi olmak üzere iki temel yaklaşım olduğunu aktardı.
Topçu, hekimin önerileri doğrultusunda kişinin yaşam tarzında değişiklik yapmasının, yüksek tansiyonun tedavi planlanması içerisinde yer alan iki temel yaklaşımdan birincisi ve en önemlisi olduğunu ifade etti.
Sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemine işaret eden Topçu, hastalıkla mücadele için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
"Lif oranı yüksek ve daha ziyade bitkisel kökenli gıdalara ağırlık vererek beslenme, düzenli fiziksel aktivite yapmak ki en sık önerdiğimiz egzersiz olan hafif tempolu ve mümkünse her gün ya da en az gün aşırı ve yine mümkünse en az yarım saat sürecek yürüyüşler yapmak, kilo kontrolü ve ideal kiloya inecek şekilde kilo düşümü, tuz alımının kısıtlanması ve sadece yemeklerde değil, her türlü tuzlu gıdadan uzak durulması, tütün ve tütün mamullerinin tüketiminin azaltılması ve hatta kesilmesi kan basıncının normal sınırlara gerilemesi için yapılabilecek uygulamalar arasında yer alır. Bu tür hayat tarzı değişiklikleri çok önemli olup ilaç kullanan hastalarda ilaca olan ihtiyacı azaltır ve hatta ortadan kaldırabilir.
Kişinin yaşam tarzı değişikleri ile istenilen düzeyde sonuç alınamaması halinde yüksek tansiyonun kontrolü amacıyla hekim tarafından bazı ilaçların reçetelendirilmesine başvurulabilir. Bu konuda yararlanılan tansiyon seviyesine ve kişinin mevcut durumuna ve eşlik eden olası hastalıklarına uygun olarak hekim tarafından seçilebilecek birçok farklı ilaç grubu vardır."
Kaynak: Diyarbakır Söz