Bazı vatandaşlar, koronavirüse karşı bağışıklığı güçlendirdiği düşüncesiyle kendilerini bal arılarına ısırtıyor. Arının iğnesinin vücuduna girmesiyle koronavirüse karşı bağışıklığının güçlendiğini öne süren bu kişiler, periyodik şekilde bunu uyguluyor. Bu yönde kendilerine gelen talepleri geri çevirmediklerini belirten arıcılar, arı ısırmasının birçok rahatsızlığa faydalı olduğunu öne sürdü.
Malatya'da 8 yıldır arıcılık yapan Cahit Aslan (52), çevresinden taleplerin geldiğini belirterek, "Benim romatizma ağrılarım vardı, arılara 5- 6 yıldır kendimi ısırtıyorum ve bundan faydalandım. Dizlerimde, kollarımda, omuzlarımda aşırı derecede ağrı ve sızı oluyordu, havalar da soğuduğunda ağrılarım çok fazla artıyordu ve arılar ağrılarımı kesti. Koronavirüse de iyi geldiği söyleniyor.
Çevremdeki arkadaşlardan talepler var. Vatandaşlar randevu alarak gelip kendilerini benim yardımımla arılara ısırtıyor. Bazı vatandaşların arılara alerjisi olabilir, herkese iyi gelmeyebilir. Ben karışmıyorum o boyutuna, ancak bana faydalı olduğunu söylüyorum" diye konuştu.
Yanına gelen kişilere, kollarını açtıran ve küçük bir kafesten çıkardığı arıların iğnesini batırmasını sağlayan Cahit Arslan, bu işlemden ücret almadığını ifade etti.
Uzmanlar ise uygulamadan kaçınılması gerektiğini, bu yönde bilimsel bir çalışma olmadığını belirterek, arı sokmasının ölümlere yol açabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
UZMANLAR UYARDI
Prof. Dr. Hakan Parlakpınar, uygulamanın çok sakıncalı olduğunu söyledi. Bu yönde herhangi bir bilimsel çalışma olmadığını hatırlatan Parlakpınar, şu uyarılarda bulundu:
"Bu durum çok sakıncalı bir durum. Vatandaşlarımızın, halkımızın doğrudan kendisine arıyı ısırtmalarını çok tehlikeli buluyorum. Şimdi apiterapi uygulamalarına baktığımızda 2014 yılında Resmi Gazetede yayınlanan geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları yönetmeliğinde 15 uygulamadan bir tanesi olarak apiterapi uygulaması görünüyor ve bu apiterapi uygulamalarının sınırları orada çizilmiş. Apiterapi kısaca arı ve arı ürünleri ile yapılan uygulama demek. Arı ürünlerinden kastımız da bal, arı sütü, arı poleni, arı ekmeği, arı larvası, bal mumu hatta arı kovanı havası gibi böyle bir yelpazesi var. Fakat işin içerisine arı zehri veya arının kendisinin uygulanması, arı sokması işlemi girdiğinde olaylar çok farlı boyuta giriyor. Şunu gözardı etmemek lazım; ülkemiz açısından arıcılık ve arı ürünleri çok kıymetli, çok önemli. Hatta olması gereken ben daha iyi konumda olmasını istiyorum. Bu açından desteklenmeli, bunu kabul ediyoruz ama arı zehri uygulaması veya arının doğrudan hastaya tedavi amaçlı ısırtılmasında tehlikeler var. Apiterapi uygulamaları ilgili yönetmelikte ünitelerde ve merkezlerde yapılabilir. Tıp fakültesi mezunu olduktan sonra çünkü yönetmelikte sertifikalı tabip diyor. Aynı zamanda apiterapi eğitimi alması lazım. Hastada uygulama alanının hekim tarafından konulmuş olması lazım. Hastaya uygulanmadan önce ilgili testlerin yapılması lazım. Acil bir durum ortaya çıktığı zaman acil müdahale yapabilecek ilaçların, envanterin yani ortamın bulunması lazım. Apiterapi uygulamalarında özellikle arı zehri veya doğrudan arının sokturulması işlemini ancak sertifikalı tabip yapabilir. Halkımız bunu kendisine yapmasın. Sertifikalı tabip her hastaya yapmaz, uygulanan hastaya yapabilir. Her ortamda yapmaz uygun olan ortamlarda yapabilir. Bu konulara dikkat etmek lazım."
Koronavirüse iyi geldiği iddiasıyla kendilerine arı iğnesi yaptıranlara uyarıda bulunan Parlakpınar, "Koronavirüs ile ilgili halihazırda şu anki bilgilerimize göre; yapılmış ileri düzeyde kanıta dayalı tıp mantığında klinik çalışmaları yetersiz. Bazı devam eden çalışmalar var ama henüz kanıta dayalı tıp kategorisinde yer alan çalışma sonuçları açıklanmamıştır" diye konuştu.
BU TEDAVİ YÖNTEMİNDE ÖLÜM RİSKİ VAR
Aynı zamanda avukat kimliği ile Hukukçu Hekimler Derneği Başkanı olan Doktor Cengiz Bayram, apiterapi tedavi yönteminde yapan kişilerin gerekli uyarıları yapması gerektiğini ve ölüm riski olduğunu söyledi. Son süreçte tamamlayıcı tıp kavramının yaygınlaşmaya başladığını, ancak bu konuda Sağlık Bakanlığı'nın çıkardığı yönetmeliklerin bulunduğunu hatırlatan Bayram, şu uyarılarda bulundu:
"Son dönemlerde geleneksel tıp dediğimiz, yani tamamlayıcı tıp dediğimiz kavram yaygınlaşmaya başladı. Sağlık Bakanlığımız bu konuda biliyorsunuz birtakım yönetmelikler çıkarttı ve bu yönetmelikler çerçevesinde bu konularda eğitim almış olan kişiler bu tür alternatif yani geleneksel tamamlayıcı tıp metotlarını kullanabiliyorlar. Halk arasında biliyorsunuz bunlardan en fazla bilinen sülük tedavisi yine kupa tedavisi dediğimiz tedaviler son zamanlarda apiterapi adı verilen insanların kendilerini arıya sokturma ya da arı zehriyle oluşturulmuş birtakım maddelerin cilt altından insan vücuduna verilerek birtakım tedavi metotları elde etme amacına dayanıyor. Burada tabii ki önemli olan dört tane faktör var birincisi bu tedaviyi kimin yapacağı, yani bu tedaviyi yapan kişinin bu konuda sertifika almış, yetkilendirilmiş insan olması gerekiyor. Yani şu anda bahsettiğimiz problemi birinci ve en önemlisi bu. Sağlık Bakanlığı'nın yetkilendirilmiş olduğu üniversiteler ya da kendisinin vermiş olduğu sertifikalar var. Yani bu apiterapi dediğimiz tedavi yapacak olan kişinin bu sertifikaya sahip olması gerekiyor. İkincisi bu kişinin bu tedaviyi alması ile ilgili mutlaka rızası olması gerekiyor, Bununla ilgili diğer risklere o kişiye bildirmek gerekiyor. Yani diyecekler ki bu tedavi yapıyoruz ama bu tedaviden düşük dozda da olsa ölüm riski vardır, yani o kişinin bu tedavinin risklerini bilmesi gerekiyor."
AKLA GELEN HER HASTALIKTA ARILAR KULLANILAMAZ
Her arı türüyle ya da rastlantısal olarak bu işin yapılmaması gerektiğini belirten Cengiz Bayram, "Üçüncüsü yapılan tedavi de bir gereklilik olması gerekiyor. Yani öyle her duruma karşı bu tedavi olmaz. Apiterapi dediğimiz tedavinin özellikle romatizmal hastalıklarda uygulanıyor. Böyle akla gelen her hastalığa bu tedavi yapılmaz. Burada endikasyon dedikleri tıp adamlarının ya da bizim halk arasındaki adıyla tıbbi gerekliliğin olması gerekiyor. Dördüncü ve en önemlisi bunların türleri var. Her arı türüyle ya da öyle rastlantısal olarak bu işin yapılmaması gerekiyor. Bunun belli yerlerde yapılması gerekiyor. Çünkü alerji geliştiğinde anafilaksi dediğimiz bir tablo oluşabiliyor. Hemen orada müdahale edilmesi gerekir. Bu işin en önemli kısmı kontrol edilmiş yerlerde yapılması gerekiyor. Ben gideyim kendimi arıya sokturayım durumu olmaz. Olası kast ya da bilinçli taksir dediğimiz hukuktaki bir işlem oluşur. Ayrıca bu işi yapan kişi yetkilendirilmemiş kişi ise ceza kanunlarımıza göre suç işler" diye konuştu.
KORONAVİRÜS İÇİN BİLİNEN BİR FAYDASI YOK
Uygulamanın koronavirüse karşı bilinen bir faydasının olmadığını ifade eden Bayram, "Şu anda bu uygulamanın koronavirüs için bilinen bir endikasyonu yok, ama koronavirüs sonucunda oluşan artritler olduğunu biliyoruz. Tıp adamlarının bununla alakalı endikasyon koyduğunu biliyoruz. Bu işlemin koronavirüs hastalığını ya da akciğer tutulumu gibi hastalıkları tedavi ettiğini asla okumadık. Burada eklemle ilgili hastalıklar için Sağlık Bakanlığı'nın kendi hastanelerinde bu apiterapi uygulanıyor. Bu tür tedaviler gerekiyorsa kesinlikle bilinen merkezlerde yapılması şart" dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz