Buyru, yaptığı yazılı açıklamada, tüp bebeğin kadından elde edilen yumurtalarla erkeğin spermlerinin laboratuvar ortamında bir araya getirilerek oluşturulan embriyonun rahim içine yerleştirilmesiyle gerçekleştiğine değinerek, ilk tüp bebeğin tüpleri kapalı olan hastalar için düşünüldüğünü ancak sonraki yıllarda başka nedenlerle de çocuk sahibi olamayan pek çok çift için umut olduğunu anlattı.
Tüplerde gerçekleşen döllenme sonucu oluşan embriyonun, daha sonra rahim içine yerleştiğini ve gebeliğin oluştuğunu kaydeden Buyru, tüp bebek tedavisinde, döllenme laboratuvarda yapıldığı için tüplerin devre dışı kaldığını belirtti.
Buyru, günümüzde yumurtalıkları normal çalışan ve tüpleri kapalı olan kadınların, tüp bebek yöntemi ile kolaylıkla gebe kalabildiğini aktararak, ''endometriozis'', ''açıklanamayan infertilite'', ''yumurtlama problemi'' ve ''erkek faktörü''nü, tüp bebek tedavisi gerektiren durumlar olarak sıraladı.
Sağlıklı embriyoyu bulabilmek için yapılan preimplantasyon genetik tanı ile tüp bebek tedavisi yapılabildiğine dikkati çeken Buyru, kadın yaşının ileri olduğu ve geç kalınmaması gereken durumlarda da tüp bebek tedavisine başvurulabildiğini kaydetti.
''40 yaş üstü kadınlarda tüp bebekle bile gebelik şansı yüzde 20'nin altında''
Prof. Dr. Buyru, 1990'lardan sonra uygulanan mikroenjeksiyon yönteminin erkeğe bağlı kısırlık tedavisinde ''çığır açtığını'' belirterek, daha önceleri çocuk sahibi olmaları asla mümkün olmayan çiftlerin bu şekilde gebe kalabildiğine değindi.
Bazı durumlarda tüp bebek tedavisi yapmanın uygun olmayabileceğine dikkati çeken Buyru, şunları aktardı:
''Tüp bebek tedavisi yapabilmek için kadından elde edilen sağlıklı yumurtalara gereksinim vardır. Yumurtalıkları çalışmayan veya yumurtaları kaliteli olmayan kadınlarda ne yazık ki tedaviden olumlu sonuç almak mümkün değildir. Burada da en önemli faktör olarak kadının yaşı karşımıza çıkmaktadır. Kadın doğurganlığı 35 yaşından sonra azalmakta, bu azalma 38 yaşından sonra daha da hızlanmaktadır. 40 yaş üstü kadınlarda tüp bebekle bile gebelik şansı yüzde 20'nin altındadır. Ayrıca ileri yaşla birlikte gebelik olsa da düşük oranı artmaktadır. Rahim içi ile ilgili yapışıklıklar da başarı oranını önemli ölçüde azaltan ve çözümü nispeten daha zor olan problemlerdir. Bu durumda histeroskopi yöntemi ile rahim içi düzeltilse bile tekrar yapışıklık olabilmektedir. Yine TESE yöntemi ile sperm elde edilemeyen erkekler için bir çözüm yoktur. Gelecekte kök hücre tedavileri, yumurta veya sperm elde edilemeyen hastalar için bir umut olabilir.''
Buyru, tüp bebekte başlangıçtan bu yana gerek yapılan tedavilerde ve gerekse laboratuvar aşamasında pek çok ilerleme sağlandığına ve bu sayede başarı oranının yüzde 50'lere yükseldiğine işaret ederek, günümüzde yumurtalıkları uyarmak için daha az enjeksiyona gerek duyulacak hasta dostu tedaviler tercih edildiğini belirtti.
Tüm bebek tedavisinde başarının, büyük ölçüde kadın yaşı ve embriyo kalitesi ile ilişkili olduğunun altını çizen Buyru, bazen çok iyi embriyolara rağmen gebeliğin gerçekleşmeyebildiğine değinerek, bu durumda rahim içi ile ilgili polip, yapışıklık gibi bir problem olup olmadığının histeroskopi ile araştırılması gerektiğini vurguladı.
Buyru, tedavide başarıyı belirleyen en önemli faktörün kadının yaşı olduğuna vurgu yaparak, ''Belirli yaştan sonra ne yazık ki yeterli sayı ve kalitede yumurta elde edilememekte, başarı oranı düşmektedir. Bu nedenle mümkün olduğu kadar doğurganlığı ertelememek gerekir. 'Nasıl olsa tüp bebek yaparım' diye düşünmek doğru değildir, tüp bebek için de iyi ve kaliteli yumurtalara gereksinim vardır'' ifadelerini kullandı.
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz