Yetişkin ve çiftler üzerine çalışmalar yapan Uzman Psikolog Sadık Sun, boşanma aşamasındaki evliliklerde uzman bir kişiden evlilik terapisi alınmasıyla çiftlerin arasındaki sorunun çözülebileceğini ve evliliğin kurtarılabileceğini ifade etti.
Yetişkin ve çiftler üzerine çalışmalar yapan Uzman Psikolog Sadık Sun, boşanma sürecindeki evliliklerde uzman bir kişiden terapi alınmasının önemine dikkat çekti. Genellikle psikoloğa gitmenin toplumda olumsuz bir algısı olduğunu belirten Sun, bunun tam aksine terapi alanların daha entelektüel insanlar olduğunu ve terapi aldıktan sonra daha mutlu bir evlilik geçirdiklerine şahit olduklarını kaydetti. Çiftlerin genellikle sorunlarını dost, akraba aracılığıyla çözmeye çalıştığını ve bunun çözümün aksine problemi daha da derinleştirdiğine vurgu yapan Sun, sorun yaşayan çiftlerin genelinin terapiden sonra boşanmaktan vazgeçtiklerini gördüklerini söyledi.
“Boşanmaktan vazgeçtikleri daha kaliteli ilişkiler yaşadıklarına şahit oluyoruz”
Çiftlerin sıkıntılarından dolayı destek alma noktasında sıkıntıları olduğunu kaydeden Sun, “Destek alma fikri akıllarına pek fazla gelmemektedir. Genelde sorunlarını çevredeki insanlarla, aileleriyle paylaşarak çözmeye çalışmaktadırlar. Bu da bir süre sonra aslında yaşanan sorunların katlanarak daha da artmasına sebep oluyor. Çünkü çiftler tam olarak sorunu bilmeyen, sorunu yaşamayan insanlarla sorunlarını paylaştıkları için soruna müdahale kısımları bir nevi yangına odun atılmasına yol açıyor. Yaşanılan sorunlar gerçekten geçinilmesi, katlanılması zor bir hale geldiyse mutlaka terapi desteği almaları gerekiyor. Terapiden faydalanmaları gerekiyor. Terapi gören insanların aslında daha entelektüel olduklarını, kendini çok daha rahat ifade edebildikleri görülmekte. Böyle olunca terapiden faydalanma ihtimalleri çok daha fazla oluyor. Boşanma ihtimali olan çiftlerin terapiden sonra boşanmaktan vazgeçtikleri, daha kaliteli ilişkiler yaşadıklarına şahit oluyoruz” dedi.
“Kişiler bunları terapide fark edebiliyor”
Çiftlerin rol model seçimine dikkat çeken Sun, bireylerin ailelerinde olumsuz gördükleri rol modellerden kaçındıklarını belirtti. Çocukluk döneminde bireylerin yaşadıkları anne ve babalarını rol model olarak alabildiklerini belirten Sun, “Babanın hal ve hareketinden dolayı memnuniyet içerisinde olan bir birey babasının hal ve hareketlerinden yola çıkarak ilerde ‘babama benzeyecek biriyle kesinlikle evlenmeyeceğim’ düşüncesiyle beraber daha sonra babasına benzemeyen birini hayatına alabiliyor. Ama daha sonra baktığınızda evliliğin belli bir süresinden sonra eşinin bir süre sonra babasına benzemeye başladığını görebilmekteyiz. Sorduğumuzda kişinin kendi evlilik hayatıyla kendi anne babasının evlilik hayatının çok benzerlikler içerdiğini görebilmekteyiz ve buna şahit olduğumuz çok fazla vakamız var. Kişi farkında olmadan böyle bir durumda annesini taklit ettiği için farkında olmadan eşini de babasına benzetebiliyor. Ya da tam tersi olabiliyor ve babasını taklit ederek eşini ezebiliyor. Bir süre sonra artık o kadar iç içe girebiliyor ki kişiler bu yaptıklarının farkında olmuyor. Bu evliliği daha sağlıklı bir yere götürmekten ziyade daha olumsuz daha kötüye götüren bir tarafı var. Kişiler bunları terapide fark edebiliyor. Bunu fark ettikten sonra neye yol açabildiklerini daha iyi gördükleri için bazı noktalarda kendilerini düzeltmeye başlıyorlar” diye konuştu.
“Birbirlerinin aklını okumaktan vazgeçmeleri gerekiyor”
Evliliklerde mutlaka iki tarafından muhabbeti olması gerektiğini kaydeden Sun, şunları söyledi:
“Muhabbet daha çok duygu üzerinden olmalıdır. Maalesef biz daha çok fikirlerimizle, düşüncelerimizle konuşuyoruz. Öyle olunca yaşanan sıkıntılar daha da artıyor. Duygusal bir toplumuz ama duygularımızı ifade etmekte sıkıntılar yaşıyoruz. Çiftlerin bu noktada duygularını tanıma noktasında çalışma yapmaları gerekiyor. Yatağa küs giren çiftlerimiz var. Yatağa mutlaka küs girmemeli, yaşanan problemin önceden çözülüp o şekilde yatağa girmeleri gerekiyor. Aynı anda öfkelenmemeleri gerekiyor ve birbirlerinin özellikle aklını okumaktan vazgeçmeleri gerekiyor. Kişinin yapıp ettiklerinden yola çıkarak ‘beni sevmiyor, bana değer vermiyor’ düşüncesinden ziyade yapıp ettiklerinin onun üzerindeki etkisini hissiyatını aktarıp gerçekten olan bitenin ne olduğunu sormaları gerekiyor. Bunlar yapılırsa birçok evlilik daha sağlıklı bir şekilde ilerliyor.”
Kaynak: Diyarbakır Söz