Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Haşmet Bardakçı, soğuk hava ile kalp hastalıklarının baş gösterme olasılığının doğru orantılı olarak gelişme kaydettiğini açıkladı
Prof. Dr. Bardakçı, yaptığı açıklamada, yaş, fiziki durum, altta yatan kronik hastalıkların sayısı ve derecesinin, bünyenin, soğuğa karşı verdiği cevabı etkilediğini söyledi.
Koroner kalp hastalığı bulunanlarda, balon, stent, by-pass öyküsü olanlarda, soğuk havada kaldıklarında, 'angina pektoris' denilen göğüste ağrı, rahatsızlık hissinin ortaya çıkabileceğini anlatan Bardakçı, şöyle devam etti:
"Soğukta aşırı hareket, zorlayıcı efor ise kalp krizini tetikleyebilir. Kalp yetmezliği bulunan hastalarda soğukla birlikte vücut sıcaklığının 35 °C nin altına düşmesi (hipotermi) en önemli ölüm nedenlerindendir. Bilinçte bozulma, reaksiyonlarda azalma, uykuya eğilim bu tür durumlarda hasta yakınlarının dikkat etmesi gereken unsurlardır. Soğuk hava hem tansiyonu hem de kalp hızını arttırır. Tansiyon değerlerindeki artış özellikle hipertansiyon hastaları için önemlidir. Kullanılmakta olan tedaviye özen daha da arttırılmalı ve doktor kontrolleri aksatılmamalıdır."
-RİSKLİ GRUPLAR-
Özellikle 60 yaş ve üzeri olanlar, kalp hastalığı ve felç geçirmiş olanlar, akciğer hastalığı bulunanlar, kronik solunum veya astım hastalığı olanların risk grubuna girdiğini vurgulayan Prof. Dr. Haşmet Bardakçı, şöyle devam etti:
"Yapılan bilimsel araştırmalarda, hava sıcaklığında 10°C düşüşün kalp krizinde yüzde 7 oranında artışa neden olduğu saptanmıştır. Sıcaklık düşmesi derideki soğuk reseptörlerini ve sempatik sinir sistemini aktive eder. Soğukta aynı zamanda pıhtılaşma faktörlerinin kan düzeyleri, kanın pıhtılaşmayı sağlayan hücrelerinin (trombositler) sayısı ve damar içi pıhtılaşmayı sağlayan sistemlerin hepsinde artış olur. Kan plazma miktarı ve kan akışkanlığı ise azalır. İşte tüm bu faktörler kalp damar hastalıklarının ana unsuru olan pıhtılaşmaya eğilimin artışına yol açar."
-KORUNMA YÖNTEMLERİ-
Isıyı vücutta tutabilmek için tek parça kalın giysiler yerine birkaç kat giyinmenin, önerilerin başında geldiğine dikkat çeken Bardakçı, böylece ısının giysi tabakaları arasında hapsedeleceğini belirtti. Baş, kulak, eller ve ayakların önemli ısı kaybı noktaları olduğunu vurgulayan Bardakçı, kulakları da saran başlık ve eldiven kullanarak, ayakların sıcak tutulmasını istedi. Soğuğa veya dışarı çıkılacaksa alkol alınmamasını ifade eden Bardakçı, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çünkü alkoldeki damarlarında genişleme yapar. Bu başlangıçta ısı artışı olarak algılanır ve vücut, zaten soğuk olan havada, hayati organlardan ısı kaybını başlatır. Tamamen aç olarak veya aşırı yemek yemiş olarak soğuğa çıkılmamalıdır. Soğuk havada fiziksel aktivite kalbin üzerindeki iş yükünü arttırır. Hızlı koşma, ağır bir şeyler taşıma, kar/buz kürüme gibi ani ve zorlayıcı hareketlerden kaçınılmalıdır. Bu hareketlerde aşırıya kaçılması kalbe ciddi zararlar verebilir. Doktor tarafından tavsiye edilen egzersiz ve yürüyüşler açık havada, soğukta, rüzgar, kar, yağmur varken değil; sıcaklığın sabit olduğu kapalı alanlarda, spor salonlarında yapılmaya çalışılmalıdır."
Kaynak: Diyarbakır Söz