Ak, tropik bölge ve bu bölgelere yakın yerlerde sık görülen, zorunlu hücre içi yerleşen farklı asalak türleri tarafından oluşturulan sıtmanın, ateş nöbetleri, anemi, dalak büyümesi gibi belirtilerle seyreden, hayatı tehdit edebilen paraziter bir enfeksiyon hastalığı olduğunu söyledi.
Bulaşma yolu daha çok enfekte anofel türü sivrisineklerin insanları ısırması olduğunu, daha az olarak da kan aktarımı ve anneden bebeğe plasental geçiş olarak görüldüğünü ifade eden Ak, hastalığın Sahra altı Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya ve Güney Amerika gibi tropikal ve tropik bölgelere yakın yerlerde daha çok görüldüğünü aktardı.
Doç. Dr. Ak, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2015'te yüzde 90'dan fazlası Afrika'dan olmak üzere tüm dünyada 212 milyon sıtma vakası ve 429 bin ölüm kaydedildiğini ifade ederek, "Önceleri ülkemizde sıtma vakaları belli sıklıkta görülmekteyken bataklıkların kurutulması ve sıtmaya karşı alınan önlemler nedeniyle oldukça azalmış ve günümüzde daha çok riskli bölgelere seyahate giden ve önleyici tedavi uygulamayan kişilerde sıtma vakaları görülmektedir." diye konuştu.
Kuluçka süresinin sıtma türüne göre değişmekle birlikte, sivrisineğin ısırmasıyla ateşin yükselmesine kadar geçen sürenin 2-4 hafta olduğunu anlatan Ak, şöyle devam etti:
"Bu süre nadiren bir yıla kadar uzayabilir. Hastalığın tipik özelliği periyodik ateş nöbetleridir. Asalak türüne göre değişmekle beraber 2-3 günde bir gelen titremeyle yükselen ateşle birlikte, baş ağrısı, bulantı kusma, halsizlik, karın ağrısı ve ishal görülür. Ciddi olgularda nörolojik ve organ yetmezliği bulguları ortaya çıkabilir. Hastalık 15 dakika ile birkaç saat süren üşüme titreme dönemi, arkasından 2-6 saatlik ateş, terleme, karın ağrısı, bulantı, kusma, taşikardi, hipotansiyon, baş ağrısı, şuur bozukluğu gibi bulguların olduğu dönem ve terlemeyle ateşin düştüğü, hastanın ileri derecede halsiz ve uyku halinin olduğu dönem olarak 3 periyotta seyreder."
- "Sıtmayı önlemenin en önemli yolu, sivrisinekleri ortadan kaldırmak"
Doç. Dr. Öznur Ak, hastalığın tanısı için öncelikle ayrıntılı bir öykü değerlendirmesi yapılması gerektiğini, sıtma açısından son bir yıl içerisinde sıtmanın sık görüldüğü bölgelere seyahatin olup olmadığının ve eğer seyahat yapılmışsa hastanın almış olduğu önleyici tedavilerin ayrıntılı sorgulanması gerektiğini kaydetti.
Kesin tanının hastanın parmak ucundan alınan kanın tahlil edilmesiyle konulduğunu, yapılan tetkiklerde hastalığa neden olan sıtma türünün de belirlendiğini dile getiren Ak, "Eğer ilk kan örneğinde parazit saptanmadıysa ve klinik şüphe veya semptomlar devam ediyorsa sıtmanın tedavi edilmesi için 8 saat arayla en az 6 kez ateşli dönemde alınan kanın incelenmiş olması gerekir. Tanıda sıtma parazitlerinden elde edilen antijenleri tespit etmek için hızlı antijen testleri de kullanılır, 2-15 dakika gibi kısa sürede sonucu gösterir. Ayrıca hastalarda anemi, lökopeni (akyuvar veya beyaz kan hücresi sayısının azalması), trombositopeni (kan pıhtılarının oluşumunda görev alan hücre parçalarının sayısının azalması), bir vücut enzimi olan transaminaz, bilirubin yüksekliği, böbrek fonksiyon testlerinde bozukluk da saptanabilir." ifadelerini kullandı.
Kaynak: Diyarbakır Söz