Kardiyoloji Bölümünden Prof. Dr. Bilal Boztosun, sıcak havalarda kalp sağlığını korumanın yollarını açıkladı. Prof. Dr. Boztosun, “Yaz aylarında vücudunuz ısıyı düşürmek için terler, bu da gereğinden fazla sıvı kaybetmeniz anlamına gelir. Vücuttaki sıvı, tuz ve minerallerin kaybı kan basıncını düşürür, kalp atımlarında artışa yol açar. Bu kaybı birçok insan su veya şekersiz içeceklerle telafi eder. Aşırı sıcak hava kalp ve dolaşım sistemi üzerine ek yük getirerek kalp hastaları için riskli bir durum yaratabilir. Bu yüzden aşırı sıcak havalarda kendinize dikkat etmeli ve vücuttaki sıvı kaybını telafi etmelisiniz” diye konuştu.
GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ ARTABİLİR
Sıcak havanın gerektiğinden daha zayıf çalışan kalp üzerinde ciddi riskleri bulunduğuna dikkat çeken Boztosun, şu tavsiyelerde bulundu:
“Doktorunuz size kalp yetmezliği sebebiyle sıvı alımından kaçınmanız gerektiğini belirtmişse kendisiyle görüşerek ilaçlarınızın düzenlenmesi ve gözden geçirilmesini talep ediniz. Kalp yetmezliği için özellikle idrar söktürücü, tansiyon düşürücü, kalp hızını etkileyen, kanı sulandıran ilaç kullanıyorsanız, baş dönmesi sersemlik hissi yaşıyorsanız mevcut ilaçların aynı dozları yaz aylarında nabız ve tansiyonda dalgalanmalara yol açabilir ve ilaç dozlarının ayarlanması için doktorunuzla görüşmelisiniz.”
“DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER”
Prof. Dr. Boztosun, dikkar edilmesi gerekenler konusunda şu tavsiyelerde bulundu:
“Sıcak havalarda uzun süre güneşin altında bulunmayın. Gölge veya kapalı ortamları tercih edin. Özellikle güneşin altında aşırı efor sarf etmekten kaçının. Hafif, terletmeyen, hava alan açık renkli kıyafetler giyin. Kullandığınız kalp ilaçlarının dozunu hekiminizle görüşerek düzenlemek gerekebilir. Sık sık nabız ve tansiyon takibi yapmanız mevcut ilaçların olası yan etkileri konusunda sizi erken uyarabilir. Aşırı terlemeye bağlı mineral kaybı olabilir, bu yüzden bol sıvı almakta fayda var. Zira vücuttaki sıvı miktarı gereğinden fazla azalırsa, bu kanda koyulaşmaya ve pıhtı oluşmasına yol açarak kalp krizi veya felç riskini arttırabilir. Ancak beraberinde kalp yetmezliği olan hastalar aşırı miktarda sıvı aldıkları zaman vücutta ödem görülebilir bu yüzden doktorları ile görüşerek sıvı miktarını ayarlamaları gerekir.”
“TÜKETİLEN GIDALARA DİKKAT ETMEK GEREKİR”
Boztosun konuya ilişkin açıklamasına şöyle devam etti:
“Sıcak havalarda su ve mineralleri takviye edebilmek amacıyla aşırı soda ve maden suyu içilmesi tansiyonun yükselmesine yol açabileceği gibi, kalp yetmezliği hastalarında vücutta sıvı birikmesine yol açabilir. Sıcak havalarda ağır ve çok sıcak yemekler yerine; hafif, lif içeriği yüksek ve serinletici soğuk çorba, salata ve meyve gibi hafif yiyeceklere ağırlık verilmelidir. Kafein ise idrar söktürücü etkisi sıvı kaybının daha da derinleşmesine yol açar ayrıca kalp hızını arttırarak kalbin iş yükünü arttırır. Enerji içeceklerinin yüzde 96’ının içinde kafein bulunur ve 250 ml enerji içeceğinde 2 adet espressoya eş değer kafein bulunur. Bu içecekler kalpte çarpıntı, ellerde titreme, ritim sorunlarına hatta ani ölümlere yol açabilir. Kalp hastalığı olanların kesinlikle bu içecekleri kullanması önerilmez.”
“BİLİMSEL DAYANAĞI OLMAYAN ÖNERİLERDEN UZAK DURUN”
”Detoks suları vücuttaki alkol, ilaçlar ve diğer toksinlerin atılması amacıyla son yıllarda popüler oldu” diyen Boztosun şu uyarılarda da bulundu:
“Aslında bunlar ilaç tedavisi olmaktan ziyade bilimsel dayanağı olmayan diyet önerileridir. Vücudun kendisi zararlı toksinlerin birikimini engelleyerek vücuttan atılmasını sağlama yeteneğine sahiptir. Detoks sularının faydalı olduğuna dair her ne kadar bilimsel kanıt bulunmasa da bu diyet rejimini uygulayan kişiler daha dinç ve sağlıklı olduklarını ifade ettiği gerçeği de yadsınamaz. Bu bağlamda bu suların kullanımında özünde mahsur bulunmamakla beraber ishal, baş ağrısı, vücutta sıvı kaybı, uzun süre kullanımda beslenme yetersizliği, kas gücünde azalma ve kilo kaybına yol açabileceği unutulmamalı, beraberinde dengeli beslenme, fiziksel egzersiz, düzenli uyku düzeninin sağlanmasının getireceği faydanın çok fazla olacağı bilinmelidir.”
Kaynak: Diyarbakır Söz