Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Ünüsan, ramazan ayında beslenmeye dikkati ederek, bu ayı sağlıklı ve mutlu bir şekilde sürdürebilmenin mümkün olduğunu söyledi.
Alışılagelmiş 4-6 öğünden oluşan bir beslenme planından, 2-3 öğünlü sisteme geçmenin vücutta adaptasyon sürecini gerektirdiğini belirten Ünüsan, gerekli günlük enerjinin, iftardan sahura kadar öğünlere bölerek alınması gerektiğini ifade etti.
Uzun süren açlık durumunun sonlandığı iftara, hurma, su, çorba, iftariyelik gibi seçeneklerle başlanılmasını öneren Ünüsan, şunları söyledi:
"Çorbadan sonra verilmesi uygun 10-15 dakikalık ara ile beyne tokluk sinyali ulaşır. Bu, ana yemeğin porsiyonunun küçülmesine zemin hazırlar. Ramazanda dikkati çeken bir başka ayrıntı, ara öğünlerin kaliteli protein ve yağ asidi içeren besinlerden oluşmasıdır. Bu besinlerden bir bölümü yağlı tohum ailesi, yani fındık, badem, ceviz ve türevleridir. Ceviz, fındık ve badem, uygun porsiyonlarda tüketildiğinde içerdikleri çeşitli mineral, vitamin ve yağ örüntüsü bakımından ramazan döneminde de örnek birer alternatiftir. Özellikle ceviz, çoklu doymamış yağ asitlerinden olan omega-3, omega-6 içeriğiyle kalp sağlığı ve sinir sistemi dostudur. Aynı zamanda sahurda tüketildiğinde gün boyu tok tutarak büyük kolaylık sağlar."
- "Parkinson ve alzaymıra karşı koruyucu"
Ünüsan, cevizin düzenli tüketildiğinde parkinson ve alzaymır gibi organik gelişimli sinir sistemi hastalıklarına karşı da koruyucu olduğunu vurguladı.
Cevizin aynı zamanda selenyum ve çinko ve E vitamini gibi antioksidan içeriği yüksek mineraller ve vitaminlerce zengin olduğunu dile getiren Ünüsan, "Kanser ve türevi hastalıklardan korunmaya yardımcı olur. Yine içerdiği magnezyum minerali sayesinde kas ve sinir sistemi fonksiyonlarını geliştirir. Diyabetli bireylerde insülin salgılanmasında rol oynar. Lifli yapısı ile barsak sisteminin çalışmasında ve birçok inflamatuvar hastalığın önlenmesinde etkilidir. Fakat unutulmamalı ki kalori içeriği yüksek bir besin olması sebebiyle uygun porsiyonlarda tüketilmelidir." sözlerine yer verdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz