Ramazan ayında uzun süre aç kalmak, çeşitli mide problemlerini de beraberinde getirebiliyor. Açlık süresinin uzun olması mideden salgılanan asit miktarının da artmasına neden oluyor. Bu durum, gastriti olanların midesinde yanma, kazınma, ağrı gibi yakınmaların ortaya çıkmasına, ülseri olan hastalarda ise kanama, delinme gibi sağlık sorunlarının gelişmesine yol açabiliyor.
Doç. Dr. Zülfikar Polat, Ramazan ayında karşılaşılabilecek mide rahatsızlıkları ve korunma önerileri hakkında bilgi verdi.
Ülseri olanlar dikkat!
Ramazanda öğün araları oldukça uzamaktadır. Bu durum mide rahatsızlıkları olanlarda hastalıkları tetiklemektedir. Özellikle mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri olanlar, kan sulandırıcı ve romatizmal ilaç kullanan hastalar, mide rahatsızlıkları ve mide kanaması riski açısından dikkatli olmalıdırlar. Bu kişilerin Ramazan ayını herhangi bir mide rahatsızlığı yaşamadan sağlıkla geçirmeleri için bir uzmana danışmalarında fayda vardır.
Çok ve hızlı yemek hazımsızlığa yol açıyor
Oruç tutarken mide rahatsızlığı geçirme riski en yüksek olan kişiler; gastrit, ülser ve reflü hastalığı olanlardır. İftarda ve sahurda fazla yemek yenmesi, sahurda yemekten hemen sonra yatılması, reflü ataklarını tetikleyebilmektedir. Ayrıca uzun süren açlık sonrasında zamanla sindirim sisteminin hareketleri de azalmaktadır. Bu nedenle iftarda hızlı ve fazla yemek yemek karında şişkinliğe, hazımsızlığa yol açabilmektedir. Midelerinde gastrit veya ülser sorunu olanların oruç tutmaya başlamadan önce tedavilerini tamamlamaları tavsiye edilmektedir. Mide yakınmaları hafif boyutta olan kişilerin, diyet ve ilaç gibi önlemlerle oruç tutmasında bir sakınca görülmemektedir. Kronik hastalığı, geçirilmiş ülseri veya mide kanaması olanların ise Ramazan öncesinde bir uzmana başvurarak gereken önlemler almaları, gerekiyorsa bu süreci ilaç tedavisi ile desteklemeleri gerekmektedir. Henüz tedavisi süren ülser hastaları, yeni geçirilmiş mide kanaması, mide kanseri, ciddi reflü hastalığı veya çeşitli mide hastalıkları nedeniyle beslenme güçlüğü olanların oruç tutmaları ise sağlık açısından sakıncalı durumlara neden olabilmektedir.
Oruç kilo kaybına değil kilo alıma neden olabilir
Bazı kişilerin Ramazan ayını diyet yapma fırsatı olarak değerlendirdikleri bilinmektedir. Ancak uzun süren açlıklarda vücudun metabolizmasının yavaşlaması ve gün boyu yemek yemeyip akşam en hareketsiz saatlerde tek seferde yüksek kalori alınması kilo vermek yerine, kilo alımına sebep olmaktadır. Bu nedenlerle iftarda ve sahurda yemeklere aşırı yüklenmemek, çorba, salata ve yoğurt gibi besinlerle oruç açtıktan sonra mümkünse yürüyüş yapmak hem kilo alımına engel olacak hem de mideyi rahatlatacaktır. Beyindeki doyma merkezi yiyecekler alındıktan ortalama 20 dakika sonra doyma sinyali göndermektedir. İftarda hafif bir şeyler yedikten sonra bu süreyi yürüyüşle geçirmek gereksiz besinler tüketmeden doygunluk hissedilmesini sağlayacaktır. Sahurda ise mümkün olduğunca hamur işi ve mayalı yiyeceklerden kaçınılmalı, bol sıvı alınmalı, daha çok kahvaltılık çeşitleri yenmeli ve yemek sonrası hemen yatılmamalıdır.
Ramazan’da mide problemlerinin önüne geçmek için…
Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Öğünler; sahur ve iftarda iki ana öğün, iftardan sonra ise 1-1.5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir.
Oruç tutan mide hastaları istenmeyen sağlık sorunlarıyla karşılaşmamak için mutlaka sahur yapmalıdır. Sahurda süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan mideyi rahatsız etmeyecek bir öğün tercih edilmelidir.
İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanmalı, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmelidir. Ayrıca enerji veren ancak kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten; bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli makarna gibi posalı besinler seçilmelidir.
Günde ortalama 2- 2,5 litre su içmeye, bununla birlikte enerji verirken sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve suları, soda, sebze suları gibi içecekler tüketmeye özen gösterilmelidir.
İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlaç, güllaç, muhallebi gibi sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tüketilmelidir.
Hazımsızlığa neden olmaması için yemekleri hızlı yemekten kaçınılmalı, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir.
Bir kerede büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra birer saat ara ile her seferinde azar azar küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir.
Sindirime yardımcı olması için iftardan hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek yerine, biraz beklenilerek kısa mesafeli yürüyüşler yapılmalıdır.
Ramazan ayında mide sağlığını korumak için yemeklerin pişirme yöntemlerine de çok dikkat edilmelidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır.
Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için, yemeklerde; kurubaklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler gibi lif oranı yüksek gıdalar ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler tercih edilmelidir.
Kaynak: Diyarbakır Söz