Oruç tutan sağlıklı kişilerde sık görülebilen sorunların başında kilo alımı veya kilo kaybı, hazımsızlık, kabızlık, halsizlik, baş ağrısı geldiğini söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Binnur Şimşek “Ramazan’da yeterli ve dengeli beslenmemek ve beraberinde gelen hareketsizlik sonucunda hızla kilo alma riski ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu nedenle Ramazan ayını rahat ve sağlıklı geçirebilmek için doğru ve sağlıklı beslenmek çok önemlidir” diyor…
Mideye yüklenip sağlınızdan olmayın:
Gün boyu aç kalan mideye iftarda birden yüklenmek, birçok sağlık sorunu için zemin hazırlar. Özellikle de kan şekerinde ani yükselme, yüksek tansiyon atağı ve beyin kanaması gibi hastalıkların riski artar. Bu nedenle iftar yemeğine kahvaltılık yiyecekler ve çorba ile başlayıp 10–15 dakika ara verdikten sonra ana yemeğe geçilmelidir. Bu süre zarfında mide rahatlar, sindirim için gerekli hazırlıklarına başlar ve ayrıca daha az yemekle doymak mümkün olur. Ana yemek olarak etli veya etsiz sebze yemekleri, makarna veya pilav, yoğurt, salata ile devam edilebilir. Mümkün olduğunca protein içeriği yüksek, karbonhidrat ve yağ içeriği daha az olan besinler tüketilmelidir.
Kızartmayın, haşlayın:
Et, balık, tavuk ve kuru baklagillerle hazırlanmış yemekler sağlıklı ve uzun süre tokluk hissi sağlayacak besinlerdir. Börek, çörek, kızartmalar, şerbetli tatlılar ve Ramazan sofralarının vazgeçilmezi olan pideler başlıca karbonhidrat içeren besinlerdir ve kan şekerini hızla yükseltir. Ayrıca uzun süre tokluk hissi sağlamadıkları gibi çabuk acıkmaya da yol açabilir. Şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar veya mevsim meyvelerinden yapılan tatlılar tercih edilmelidir. Çok tuzlu salamura gıdaların ve şarküteri ürünlerinin tüketiminden kaçınılmalıdır. Sebzeler ve et yemekleri kızartma yerine haşlama şeklinde hazırlanmalıdır. İftar ile sahur arasında en azından 2 öğün yapmak, yavaş ve sık aralıklı beslenmiş olmayı sağlayacak ve sindirim sistemi için de ek bir yük oluşturmayacaktır.
İftardan sonra hemen yatmayın:
İftar sonrası oluşan rehavetle hemen yatmak veya birkaç saat yatıp hemen ardından sahur için kalkmak sindirim sistemi için önemli bir yük oluşturur. Hazımsızlık, kabızlık, şişkinlik gibi şikayetlere davetiye çıkarır. Zaten reflüsü olanların yakınmaları artabileceği gibi, böyle bir hastalığı olmayan bireylerde de reflü şikayetleri gelişebilir. Yemek ile yatma arasında 1.5-2 saat olması bu şikayetlerin gelişmesini önlemeye yardımcı olacaktır. Bu nedenle iftar sonrası hemen yatılmamalıdır. Şayet yapabiliyorsak, yarım saatlik bir yürüme sindirim ve kan dolaşımı sistemimiz açısından çok yararlı olacaktır.
Sahur yapmayı ihmal etmeyin:
Sahura kalkmadan oruç tutmak veya uykuyu bölmemek için sahurda sadece su içip yatmak yapılan en büyük hatalardandır. Ayrıca sindirim fizyolojisine de uygun değildir. Sahura mutlaka kalkılmalı, midemizi hem rahat hem de tok tutacak yumurta, zeytin, az yağlı ve tuzlu peynir, yoğurt, çiğ sebzeler, komposto ve tahıllı-kepekli ekmek gibi besinler tüketilmelidir. Doygunluk hissini arttıracağı sanılarak hamur işlerinden oluşan gıdaların tüketilmesi de yanlıştır.
Bol bol su için:
Günlük sıvı alımı 2.5-3 litre düzeylerinde olmalıdır. Sıvılar arasında sağlıklı ve ilk tercih edilmesi gereken su olmalıdır. Ayrıca ayran, komposto suları, açık çay, ıhlamur da bol bol tüketilebilir. Gazlı içecekler ve bol şekerli hazır meyve suları ve soda tüketimi daha çok hararet yapabileceği ve vücudun tuz yükünü arttırabileceği için önerilmiyor.
Kaynak: Diyarbakır Söz