Özgürlüğün anahtarı affetmek

Uzman Psikolog Özge Genlik, özgürlüğün anahtarının affetmekten geçtiğini söyledi. Genlik, “Zihin ve beden bir bütündür. Zihnin somut hali; “beden”dir. İfade bulmamış her türlü duygu ve düşünce zihinsel kayıtlarımızda birikerek bedende “hastalık” oluşturmaktadır. Hastalık, problem ve sorunların tek mesajı: şifalanma zamanının geldiğine yönelik bir sinyaldir” dedi.

Özgürlüğün anahtarı affetmek

Araştırmalara göre; “affetmemek” ve zihinde sürekli geçmişin izleri ile geleceğe yelken açmak fizyolojik düzeyde böbrek üstü bezlerinin aşırı miktarda çalışmasına ve “kortizol” hormonu seviyesinin artışına neden olduğunu anlatan Uzman Psikolog Özge Genlik, “Kortizol hormonun vücutta aşırı salınımı da “bağışıklık sistemi”ni zayıflatmaktadır. Böylelikle beden ve ruh toksin üretmeye başlamaktadır. Depresif bozukluk, ansiyete bozuklukları ve kızgınlık halleri deneyimlemmize vücudun sürekli olarak “gergin” olmasına yol açmakta sürekli uyarılan sempatik sinir sistemi, kardiyovasküler hastalıklara zemin hazırlamaktadır” diye konuştu.

Affedememek; ruhsal bedenin reflüsüdür

“Çok hızlı tüketilen, çiğnenmeden yutulan her türlü duygu ve deneyim ile eyleme geçtiğimizde daha fazla “yorgunluk”, “gerginlik” hissiyatları deneyimliyoruz. Çünkü zihnimizin otomatik genel geçer kalıplaşmış yargı mekanizmaları ile hareket ediyoruz” diyen Uzman Psikolog Özge Genlik, daha sonra şunları kaydetti; “Halbuki her “an” yepyeni, taptaze ve canlı. Dolayısı ile “an” da olabilmeyi başarabilen bir insan varlığı o “an”ın kalitesine uygun eylemde olarak duygularını ifade ederek yaşamın akışı içerisinde oluyor. Analitik zihin boyutunda hapsolmuş bir insan varlığı ise sürekli geçmiş değer yargıları ile şu “an” ı deneyimlemeye çabaladığı için sürekli bir hazımsızlık sürecinde. Bu bağlamda, “affetmek” bazı kalıplaşmış düşünce ve değer yargılarına meydan okuyarak sürekli olarak psikolojik olarak yeniden doğmayı göze alabilmektir.

Kendisini herşeyiyle kabul ederek affedebilen bir insan “özgür” bir varlıktır.

Her birey yaşantısal deneyiminde, hoşuna gitmeyen; acı, öfke, hüzün, üzüntü, kaygı duygulanımlarını deneyimlemesine vesile olan olay, kişi veyahut durum ile karşı karşıya kalmıştır. Önemli olan herşeyin birbiri ile mutlak bir şekilde bağlı olduğunu idrak edebilmektir. Karşınızdaki kişi, sizin bir parçanızdır. Karşınızdaki kişide rahatsız olduğunuz nitelik, sizing kabul zemininize almanız gereken bir parçanızdır. Bir başka deyim ile eleştirdiğiniz herşey sizing benliğinizde de mevcuttur ancak siz o niteliğiniz ile buluşmamayı tercih ettikçe “acı” duygusunu denyimlersiniz. “acı” bir insan varlığına verilmiş en büyük armağandır. Acılarımız ile bütünleşebildiğimizde gerçekten kendi “öz”ümüzü biliriz.

Bir insanı affettiğinizde şunu söylersiniz: “davranış-duygu-düşünce yolu ile benim öz benliğimi keşif yolculuğumda, içselliğimdeki farkındalık zeminini genişlettiğin için teşekkür ediyorum.”

“Affetme” kişisel bir eylem gibi görünse de aslında en büyük yarar ve faydası kişinin kendisine yöneliktir. Bir kişiyi affetmek, kendinizin affettiğiniz anlamına gelir. Ayrıca beyin gördüğü ile düşündüğü arasındaki farkı bilmediği için sadece affetmek istediğiniz kişiyi tasavvur etmeniz yeterli olacaktır.”

Kaynak: Diyarbakır Söz