Aşıların tıbbın bugüne kadarki en önemli buluşlarından biri olduğunun altını çizen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Öğr. Üyesi Emel Şen, hiçbir buluş aşıların başardığı kadar insan hayatı kurtarmayı başaramadığını söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Şen, her yaştan insanı hastalığa karşı korunmak için aşının önemi anlatmak ve aşı kullanımını teşvik etmek amacıyla tüm dünyada 24-30 Nisan tarihleri arasında kutlanan ‘Aşı Haftası’ sebebiyle bilgilendirmede bulundu.
HASTALIKLAR AŞILAR SAYESİNDE AZALDI
Dünyada aşılar sayesinde önlenen ölüm sayısının yılda 6 milyon olarak hesaplandığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Emel Şen, “Çiçek hastalığı etkin bir aşı olduğu için ortadan kaldırılabilmiştir. Tip 2 poliovirus (çocuk felci) yüksek aşılama oranları sayesinde 10 yıldan fazladır görülmezken, Dünya Sağlık Örgütü 2019 yılı sonunda Tip 3 poliovirüsünün ortadan kaldırıldığını açıklamıştır. Bu hastalıklar dünyada kitle halinde ölümlere, sakatlıklara yol açmış tedavisi olmayan hastalıklardır. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak, Hib (Hemophilus Influenza Tip B) enfeksiyonları aşılanmış toplumlarda görülmemektedir. Hastalık ancak başka bir bölgeden gelebilirse, toplumdaki aşısız ve duyarlı grupları etkileyebilmektedir” diye konuştu.
TOPLUMDAKİ ENFEKSİYON ZİNCİRİNİ KIRABİLİR
Aşıların yüzde 100 koruyucu olmadığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Emel Şen, “Bazen aşılanmış kişilerde de hastalık görülebilmekte, ancak hafif ve komplikasyonsuz seyretmektedir. Rotavirüs, su çiçeği ve boğmaca gibi hastalıkların aşılanmış kişiler hastalansa bile hafif geçirdikleri gösterilmiştir. Aşılar yüksek aşılama oranlarına ulaşıldığında yalnızca aşılanan kişileri değil, toplumda enfeksiyon zincirini kırdıkları için aşılanmayanları da korurlar” bilgilerini verdi.
Aşının istenmeyen etkisinden daha fazla
Çoğu aşı tereddüdünün aşıların istenmeyen etkilerinden kaynaklandığını işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Emel Şen, “Elbette aşıların da ilaçların da yararları yanında istenmeyen etkileri vardır. İlaçların istenmeyen etkilerine daha kolay katlanılması ilaçların hastalara; aşının ise sağlam insana verilmesinden kaynaklanmaktadır. Aşının istenmeyen etkilerinin yanında hastalığın komplikasyonları çok daha fazladır. Bir aşının kullanıma girmesinin bazen en az 10 yıl sürebildiği bu dönemde tüm istenmeyen etkiler araştırılır, bu etkilerin hastalığın kötü etkileri yanında çok hafif olması durumunda aşı kullanıma girebilir. Kullanıma girdikten sonra da tüm istenmeyen etkiler Sağlık Bakanlığınca toplanır, belli aralıklarla sağlık kurumlarına bildirilir ve halen ciddi bir istenmeyen etki görülmemektedir” şeklinde konuştu.
Anne sütü ile beslenme de bir bağışıklıklama yöntemidir
Anne sütünün de bir bağışıklama yolu olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Emel Şen, “Yılda milyonlarca çocuğun ölümünü önleyen, ekonomik, yan etkisi olmayan, ağız yolundan verilebilen ve soğuk zincire ihtiyaç göstermeyen bir aşı olsa, bu halk sağlığı yönünden hemen uygulanması gerekli ideal bir bağışıklama yöntemini oluşturur. İşte anne sütü ile beslenme böyle bir bağışıklama yoludur. Soğuk zincir yerine sadece anneyi destekleme sıcak zincirini gerektirir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Diyarbakır Söz