Koranavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle geçen yıl yüz yüze eğitim yapılmadığı için milyonlarca öğrenci ders göremez duruma gelirken, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 6 Eylül’de yüz yüze eğitimi başlattı. Ancak gerekli tedbirler alınmadan başlatılan eğitim-öğretim dönemi kendisiyle birlikte birçok sorun getirdi. Sendikalarının çağrılarına rağmen okullara ek bütçe sağlanmazken, fiziki alt yapı sorunları çözülemedi, ders saatleri ise salgın koşullarına göre düzenlenmedi. Öte yandan sınıf mevcutlarının ise ortalamanın üstünde tutulması adeta salgına davetiye çıkardı.
SINIFLAR KALABALIKLAŞTI
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Diyarbakır 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Emine Akşahin, okulların açılmasıyla Diyarbakır’da bazı okulların fiziki koşullarının güçlendirilmesi ve bazı okulların yıktırıldığını öğrendiklerini söyledi. Salgına karşı tedbirlerin alınmasını isterken, tadilat ve yıkım kararı sonrası yapılan öğrenci nakilleriyle sınıfların kalabalıklaştığını dile getiren Akşahin, “Hassas bir dönem olduğu için üst tedbirler talep etmişken çok farklı bir manzara ile karşılaştık" dedi.
SALGININ YAYILMA ALANI
"Salgının yayılmasını engellemek için yeni dersliklerin açılmasını, ek atamaların yapılmasını, köy okullarının açılmasını, taşımalı sistemin durdurulmasını, köy okullarında prefabrik de olsa eğitim öğretime geçilmesini, okullarda hijyenin sağlanması için kadrolu hizmetlilerin alınmasını ve bir sağlık odasının kurulmasını istedik” diyen Akşahin, “Bunlar yapılmadığı gibi birçok okul aynı kampüs, aynı bina içerisinde eğitim öğretime devam etmek zorunda kaldı ve okullar resmen pandeminin yayılma alanları haline getirildi” ifadelerini kullandı.
Okullarda sadece maskeyle salgının kontrol altına alınamayacağının altını çizen Akşahin, “Bu dönemde de 15 okulda, 10 öğretmen, 28 öğrencinin virüse yakalandığını, 9 tane sınıfın da kapatıldığını öğrendik. Bir sınıfta ancak 2 öğrenci pozitif çıkarsa sınıf kapatılıyor. Öğretmenler pozitif çıkıyor, fakat sınıflar kontrol altına alınmıyor. Her gün denetleme yapılmıyor, biz bunun bilgisini alıyoruz” diye konuştu.
Sınıfların da kalabalık olduğuna dikkati çeken Akşahin, sınıf mevcutlarının 50 ya da 60 öğrenciyi bulduğunu söyledi. Salgın bulaş riskini düşürmek için her sınıfta en fazla 12 öğrenci olması gerektiğini vurgulayan Akşahin, “Maalesef sınıflar oldukça kalabalık. Veliler, öğrenciler, okul çalışanları ve öğretmenler çok kaygılı. Evinde yaşlı, kronik rahatsızlığı olan hastası olanlar var. Okullardaki bu tedbirsizliğin kendilerine yansımasını ve kötü sonuçlar doğurmasından kaygı duyduklarını bizimle paylaşıyorlar” diye belirtti.
ÖĞRETMENLER MUTLAKA AŞI OLMALI
Okullarda bir kesim öğretmenin de aşı karşıtı olduğuna işaret eden Akşahin, şöyle konuştu: “Ancak toplumsal sorumluluğumuz gereği, her eğitimci arkadaşın bulunduğu ortamda başkalarından da sorumlu olduğunu bilerek mutlaka aşı olmalıdır. Şu anda aşı olmayı istemeyen öğretmenlerle ilgili bir yaptırım yok. İlk günde PCR testi yapılması için bir çağrı vardı. Ama bu idareciler tarafından takip ediliyor mu, denetleniyor mu? Bize bunun bilgisi düzenli olarak gelmiyor. En son İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile yaptığımız görüşmelerde kent genelinde öğretmenlerin yüzde 86’sının ikinci doz aşılarını yaptığını öğrendik. Ama aşılama oranın şimdi ne oranda olduğunu biz de net olarak bilmiyoruz.”
Kaynak: Diyarbakır Söz