Obezite cerrahisi tehlikeli mi değil mi? Amerika'da araştırma konusu olan obezite cerrahisi safra kesesi cerrahisinden sonra 2. operasyon olup, her yıl yaklaşık obezite cerrahisi için 250 bin kişi bıçak altına yatmakta. Mustafa Koç'un vefatından sonra tekrardan gündeme çıkan obezite cerrahisinin zararları ve ani ölümlere mahal verip vermeyeceği konusunda detaylar haberde
İşadamı Mustafa Koç’un ani ölümü dikkatleri bu konunun nedenlerine çevirdi. “Koç’un 13 ay önce geçirdiği obezite cerrahisi bu sorunda tetikleyici olabilir mi” sorusunu sorduğumuz uzmanlar buna “Hayır!” yanıtını veriyor. Amerika’da genel cerrahi alanında laparoskopik ameliyatlar içinde safrakesesi ameliyatlarından sonra 2. sırada yer alan obezite cerrahisi sadece bu ülkede yılda yaklaşık 250 bin hastaya uygulanıyor. Gelişmiş Batı ülkelerinin sıralaması da buna yakın sonuçlar veriyor. Obezite cerrahisinin kardiyoloji ve endokrinoloji kongrelerinde yer bulması ve ülkemiz tıp fakültelerinde zorunlu ders konusu olmaya başlaması da bilimselliğinin bir diğer göstergesi olarak değerlendiriliyor. İşte bu cerrahiyle ilgili uzman görüşleri.
"KALP-DAMAR HASTALIKLARINDAN KORUNMADA YARARLI"
Acıbadem Üniversitesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı PROF. DR. CEM ALHAN:
Obezite cerrahisi her ne kadar birçok kişi tarafından sadece zayıflama amacıyla yapılan bir ameliyat olarak bilinse de işin aslı öyle değildir. Bu cerrahi günümüz tedavi kılavuzlarında, vücut kitle indeksi 30 - 35 aralığında olup hafif obez olarak tanımlanan hasta gruplarında bile sadece kalp-damar hastalıklarından korunma amacıyla önermektedir. Bunun nedeni obezite cerrahisinin sadece kilo kontrolü sağlamayıp diyabet, kolesterol yüksekliği, uyku apnesi gibi kalp-damar hastalıklarına yol açtığı kesin olarak bilinen sorunları da büyük ölçüde ortadan kaldırmasıdır. Mustafa Koç özelinde bir yaklaşımda bulunacak olursak çok genç sayılacak bir yaşta (henüz 42 yaşında) by-pass ameliyatı olmuş, peşi sıra da şahdamarı tıkanıklığı nedeniyle bir ameliyat daha geçirmiştir. Daha o dönemde kolesterol seviyelerinin çok yüksek olduğu bilinmektedir. Dedesi ve babasının Türkiye ortalamalarının çok üstünde sağlıklı bir şekilde yaşadıkları göz önünde bulundurulursa, Mustafa Koç’un genetik yatkınlıktan bağımsız olarak çok ciddi bir damar sertliği problemiyle karşı karşıya kaldığı tartışılmaz bir gerçektir. Obezite cerrahisinin belki de en çok yarar sağladığı hasta grubu bu tür hastalardır. Bu açıdan bakıldığında, “Keşke daha önce obezite cerrahisi geçirseydi” diye düşünülebilir. Ameliyattan 13 ay sonra yaşanmış bu talihsiz olayı obezite cerrahisine bağlamak mevcut bilimsel veriler ışığında mümkün değildir. Diğer taraftan daha önce by-pass ameliyatı olmuş ve kalbinin sağlam, damarlarının ise açık olduğu gösterilmiş bir hastanın uygun koşullar altında olamayacağı hiçbir ameliyat yoktur.
"FAZLA KİLO AMELİYATIN KENDİSİNDEN DAHA RİSKLİ"
Memorial Şişli Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk. PROF. DR. BİNGÜR SÖNMEZ:
Diyet ve spor ile kilo kontrolü sağlanamıyor, hızla kilo alınmaya devam ediliyor ise kalp hastalıkları ve diğer metabolik hastalıklarla mücadele için obezite cerrahisi seçenekleri düşünülmeli ve tedaviye doğru zamanda başlanmalıdır. Obezite cerrahisi için vücut kitle indeksinin hesaplanması gerekmektedir. Vücut kütle indeksi 35 ve üzeri olan hastalar obez sınıfına girmektedir. Obezite vücuttaki şekerin yükselmesine, hareket kabiliyetinin azalmasına, horlama ve uykuda solunum durmasına bile neden olabilir. Bu hastalıktan cerrahi yollarla kurtulmak mümkündür. Vücuttaki fazla kiloların obezite cerrahisinde yaşanabilecek risklerden daha fazla risk içerdiği unutulmamalıdır.
Obezite cerrahisinde dikkat edilmesi gereken iki unsur bulunmaktadır. Birincisi cerrahiye geri dönüşü olmayan aşırı kilolara varılmadan doğru zamanda karar vermek ikincisi ise kısa zamanda hızlı ve çok fazla kilo vermenin kan yağlarını serbest bırakıp kolesterol dengesini bozmasının istenmeyen sonuçlara neden olabileceği gerçeğini unutmamaktır. Cerrahi sonrası kişi “ameliyat oldum ve bir daha kilo almayacağım” gibi bir fikre kapılmamalı doktorları ile her zaman iletişim halinde olmalı, sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmeli, fiziksel aktivitelerini de doktorun önerisine göre yapmalıdır. Genç yaşta kalp rahatsızlığı geçiren kişilerin daha ileri yaştakilere göre daha dikkatli davranmaları gerekmektedir. “Ameliyat oldum artık biyonik adam sayılırım!” şeklindeki bir yaklaşım aynı sorunların tekrar yaşanmasına neden olabilir.
Morbid obezite veya Türkçedeki anlamıyla hastalık düzeyinde şişmanlık, çağlar boyunca var olmakla birlikte modern hayat tarzının yaygınlaşmasıyla birlikte artarak bir şekilde önem kazanmıştır. Dünya sağlık örgütünün (WHO) verilerine göre dünyada yaklaşık 1 milyar kişi ideal vücut ağırlığının üzerindedir yani vücut kitle indeksleri 25'in üzerindedir. Yine aynı verilere göre dünyada 300 milyon obez insan yaşamakta ve bunların yaklaşık 115 milyonu obeziteye bağlı olan hastalıklar nedeniyle sorun yaşamaktadır. Türkiye'deki kadınların yaklaşık üçte biri ve erkeklerin da yaklaşık beşte biri şişman sınıfındadır.
Laparoskopik Obezite Cerrahisi
Laparoskopik işlemde cerrahlar trokarlar (hortum benzeri küçük cerrahi aletler) yoluyla karın boşluğuna ulaşmak için küçük kesiler (5 mm ila 10 mm) yapmaktadır. Küçük bir video kameraya bağlı olan laparoskop küçük bir trokar içerisine sokulur. Elde edilen görüntü bir TV ekranına yansıtılarak cerraha mide ve diğer iç organların büyütülmüş görüntüsünü sağlar. Ameliyatı yapmak amacıyla özel cerrahi aletlerin kullanılması için 5 ila 6 küçük kesi yapılır ve trokarlar yerleştirilir. Tüm ameliyat karın içi boşluğu karbondioksit (CO2) gazıyla şişirildikten sonra karın içerisinde yapılır. Ameliyat bittiğinde gaz dışarı alınır.
Ameliyat Sonrasında Neler Olacak?
Kilo verme: kilo verilmesindeki başarı oranı gastroplasti veya mide bandı uygulamasına göre gastrik bypass ameliyatında biraz daha yüksek bildirilmektedir; ancak tüm teknikler iyi ila mükemmel sonuçlar göstermiştir. Birçok rapor 1 yıl sonra mide bandı ve dikey bantlı gastroplasti için %40-50 ve gastrik bypass için %65-70 kilo verme oranı bildirmektedir. Malabzorpsiyon ameliyatları genellikle 1 yıl sonra ortalama %70-80 kilo azalmasını başarmaktadır. Kilo azalması genellikle tüm ameliyatlarda cerrahi girişimden sonraki 18-24 ay süreyle devam etmektedir. Ameliyattan sonraki yaklaşık 2 ila 5 yıl arasında bir miktar kilo alınması yaygındır. Cerrahinin ilişkili tıbbi rahatsızlıklar üzerindeki etkisi: kilo verme ameliyatının uyku apnesi, diyabet, yüksek kan basıncı ve yüksek kolesterol seviyesi gibi rahatsızlıkları iyileştirdiği bildirilmiştir. Birçok hasta ameliyattan sonra ruhsal durumunda ve psikososyal fonksiyonların diğer özelliklerinde iyileşme bildirmektedir. Laparoskopik yaklaşım açık ameliyata benzer şekilde yapıldığından uzun vadeli sonuçları benzer oranda iyi gözükmektedir.
Kaynak: Diyarbakır Söz