Melek'i yaşatalım

Kanserden 3 çocuğunu yitiren aile, kızları Melek'i yaşatmak için çabalıyor

Melek'i yaşatalım

Siirt'te üç çocuğunu kanserden kaybeden Tunç ailesi, aynı belirtileri gösteren 4 yaşındaki kızları Fatıma Melek'i yaşatmak istiyor.

Conkbayır Mahallesinde oturan 6 çocuklu Sabahat (35) ve Kazım Tunç (35) çifti, 14 yıl önce baş ağrısı ve halsizlik şikayetiyle hastaneye kaldırdığı 3 yaşındaki kızları Gülcan'dan aldıkları haberle yıkıldı.

Çocuk hematolojisi bölümüne yönlendirilen ve tetkikler sonucu beyinde tümör teşhisi konulan Gülcan, tedaviye sonuç vermeyince 2007'de vefat etti.

Aile, 2016'da 14 yaşındaki Fırat'ı ve bu yılın mayıs ayında da 11 yaşındaki Gülbahar'ı da aynı hastalıktan kaybetti.

Üç çocuğunu toprağa veren çift, aynı belirtiler görülen ailenin en küçüğü Melek'i yaşatmak için Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu.

Genetik testi yapılan ve kontrol altında tutulan Fatıma Melek'in de beyninde tümör olabileceği şüphesi aileyi korkutuyor.

- "Meleğimi de 3 çocuğum gibi kaybetmek istemiyorum"

Anne Sabahat Tunç, 13 yılda bir annenin yaşayabileceği en büyük acıyı çektiğini söyledi.

Kızını yaşatmak için yetkililerden destek bekleyen Tunç, şöyle konuştu:

"13 yıl önce vefat eden kızımın tümör kanseri olduğunu bilmiyorduk. Sevk edildiği Diyarbakır'da ameliyata alındı, bir hafta içinde beyin ölümü gerçekleşti. Oğlum Fırat'a da aynı hastalığın teşhisi konuldu. Diyarbakır'a götürdüm, yoğun bakımda kaldı, daha sonra Ankara'ya sevk edildi. Ameliyattan sonra sağlığına kavuştu, 1 yıl boyunca kemoterapi tedavisi gördü. Ancak zamanla kanaması durmadı, tümör tüm vücudunu sarmıştı. Bir yıl içinde vefat etti. Gülbahar da takipliydi aynı hastalıktan 14 gün solunum cihazına bağlı yaşadı. Tüm çabalara rağmen onu da yaşatamadık."

Melek'te de aynı belirtiler çıkınca Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdüklerini kaydeden Tunç, genetik testleri yapılarak takibe alındığını, 20 gün sonra yeniden tedavisi için Ankara Şehir Hastanesi'ne götüreceğini belirtti.

Tunç, "Ankara'da doktorlar bizimle çok ilgilendiler Allah onlardan razı olsun. Üç evladımı kaybettim Meleğimi kaybetmek istemiyorum. Hayırseverlerden tedavi için destek bekliyorum." dedi.

- "Kimse akraba evliliği yapmasın"

Gülcan'ı 2007'de, Fırat'ı 2016'da ve Gülbahar'ı da mayıs ayında kaybettiğini aktaran Tunç, vücudunda aynı lekeler çıkan en küçük kızlarının bu hastalıktan ölmesinden korktuklarını belirtti.

Akraba evliliğinin kurbanı olduğunu savunan Tunç, şöyle devam etti:

"Doktorlar, ailesel kanser sendromuna yol açan farklı genlerin varlığının akraba evliliğinden kaynaklanmış olabileceğini, bunun da az insanda görülen bir hastalık olduğunu söylediler. Dayımın oğlu ile evlendim. Belki akraba evliliği olmasaydı bunlar yaşanmayacaktı. Çok şükür diğer iki çocuklarımda herhangi bir hastalık yok. Ama yine de korkuyorum. Kimse akraba evliliği yapmasın."

Baba Kazım Tunç (35) da kızının kontrollerinin düzenli olarak yapıldığını anlatarak, kızının sağlık durumunun iyi olmadığını kaydetti.

"Kızımın sağlık durumu iyi değil. Sürekli baş ağrısı ve halsizlik şikayeti var. Vücudunda lekeler oluşmaya başladı." diyen Tunç, şu an kontrol altında tutmaya çalıştıklarını ifade etti.

Kızını 6 ayda bir Ankara Şehir Hastanesine götüreceğini söyleyen Tunç, şöyle konuştu:

"Pazarda sebze ve meyve sattıyoruz, maddi durumum iyi değil. Çocuklarımın hastalığı nedeniyle ayda sadece 10 gün çalışıyorum. Sağ olsun Valiliğimiz yol parası ve konaklama masrafımızı veriyor. Ama tüm bu yükleri kaldıramıyorum. Kızımın hayata tutunması için hayırseverlerden destek bekliyorum."

Kaynak: Diyarbakır Söz