Diyet Uzmanı Dr. Gizem Köse, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde özellikle kurban etinin tüketilmesi ve saklanması konusunda yapılan yanlış uygulamaların önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğine dikkat çekti.
Kesilen kurban etini hemen tüketmenin bir gelenek olduğunu belirten Dr. Gizem Köse, bu alışkanlığın sindirim problemlerini beraberinde getirdiğini hatırlattı. Köse, şunları söyledi:
“Kurbanlık hayvan satın alınmadan önce mutlaka veteriner kontrolünden geçmiş olmalıdır. Helal kesim noktalarından temin edilen etler en sağlıklı tercih olacaktır. Kurban eti kesildikten hemen sonra tüketilmemelidir. İlk 24 saat ölüm katılığı (rigormortis) denilen durum ortaya çıkar. Bu katılık proteinin sindirimini zorlaştırır. Bu yüzden et dinlendirilmeli ve bir gün sonra tüketilmelidir. Aksi halde sindirim problemleri ve pişme zorluğu ile karşılaşılabilir.
Etin depolanmasında bazı hatalar yapılıyor. Büyükbaş hayvan etleri soğuk ortamda birkaç gün bekletildikten sonra tüketilmeli. Büyükbaş hayvan etleri, 0 derecede 7–10 gün bekletildikten sonra tam yumuşamakta ve etin lezzeti, kıvamı yerine oturmaktadır. Zamanınız dar olduğu için hiç değilse 12 saat buzdolabında dinlendirmenizde fayda var.”
Kahvaltıda kurban eti tüketilmemeli!
Kurban Bayramı sabahlarındaki bir başka alışkanlığı da hatırlatan Dr. Gizem Köse, özellikle kahvaltıda kurban eti tüketiminden kaçınılması gerektiğini belirterek şu tavsiyelerde bulundu:
“Bayram sabahlarına 2 bardak ılık su ve söğüş sebze içeren hafif bir kahvaltı ile başlangıç yapılmalıdır. Böyle bir başlangıç sindirim sorunlarını ortadan kaldıracak ve öğünlerinizi dengeli tüketmenizi sağlayacak. Kurban eti sabah tüketilmemelidir. Bekleyen et daha lezzetli, kıvamlı olur ve çiğnemesi daha kolay olur. Ete uygulanan pişirme yöntemi, etin lezzeti, görüntü, kıvam, koku ve vücuttaki yararlılığını doğrudan etkiler. Az pişirim yapılması etin kalitesini ve besin değerini düşürür. Kurban etinin pişirilmesinde ızgara-fırında ya da haşlama en uygun yöntemlerdir.
Kırmızı et görünmez doymuş yağ içermektedir. Dışındaki beyaz yağ katmanı görünür yağdır, kolesterol oranı yüksek olan bu yağları ayırmanızda fayda var. Özellikle kalp-damar hastalığı, hipertansiyon ve kan yağ yüksekliği olan kişiler et tüketiminde görünür yağlardan uzak durmalıdır. Kırmızı etin günlük tüketim miktarı 90–120 gr (3–4 köfte kadar) olmalıdır.”
Mangal yapıyorsanız bunlara dikkat
Bayramlarda mangalda pişirme yönteminin de sıklıkla kullanıldığını belirten Dr. Gizem Köse, etin yanmaması gerektiğini belirterek önerilerini şöyle sıraladı:
“Türk geleneği olarak mangalı seviyoruz ve Kurban Bayramı’nda da sıkça pişirme yöntemi olarak kullanıyoruz. Ancak bazı noktalara değinmek isterim ki etin ateşe yakın olması hem kanserojen öğe oluşumuna neden olur hem de A, B1, B12 ve folik asit gibi vitaminlerin kaybına yol açar. Etin ateşten 15cm kadar uzakta pişirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde etin dışındaki protein yakın ateş sebebiyle katılaşacak ve protein vücutta kullanılamayacaktır. Aynı zamanda yanmış etlerin kanserojen olduğunu unutmamak gerekiyor. Eğer et çok pişmişse hiç değilse yanında bol C vitamini içeren taze ve kesilmemiş yeşil biber tüketerek kanserojen etki azaltılabilir.
Etin yanında C vitamini tüketilmeli!
Kurban bayramında et tüketimi sebebiyle sebze tüketimi azalır. Hâlbuki etin içerisindeki protein ve demirden faydalanmamız için mutlaka yanında yeşillikli sebze ya da salata tüketimi olmalıdır. Demir emiliminde de C vitamini yardımcıdır. Bu yüzden tabağınızın yarısını et yarısını sebze ya da salata ile doldurarak tüketin.
İçecek seçiminde de dikkatli olunmalıdır. Meyve suyu, asitli içecek yerine bitki çayı, maden suyu tercih edilmelidir. Kırmızı etin sindiriminde su önemli bir öğedir. Kurban etinin bulunduğu masada mutlaka su bulundurulmalı ve mümkünse yemek öncesinde, sırasında toplam 2 bardak su tüketilmelidir.”
Kurban Bayramı’nda beslenme alışkanlıklarının değiştiğini belirten Dr. Gizem Köse, “Beslenme düzenindeki değişikliklerde dikkatli olunmadığında hazımsızlık, bulantı, kabızlık, mide ağrısı, kalp çarpıntısı ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalma riski artıyor. Bu neden sık sık azar azar beslenmek bu dönemlerde daha da önem kazanıyor” dedi.
Bayramlarda şekerleme ve tatlı ikramlarının da arttığını belirten Köse, şeker yerine kuru meyve şerbetli tatlılar yerine de sütlü tatlı ikram edilmesinin ve tüketiminin daha sağlıklı olacağını söyledi. Havaların da sıcak olmasıyla beraber şerbetli tatlıların kan şekerindeki etkisinin daha hızlı olacağını bu yüzden sade dondurmanın tercih edilmesi gerektiğini belirtti.
Kırmızı et saklanmasında önemli noktalar
Kırmızı etin proteinden zengin bir besin olduğundan çabuk bozulma riski olduğunu belirten Dr. Gizem Köse, bu nedenle saklama koşullarına özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak “Buzdolabı poşetinde en fazla 3 gün, buzlukta -4 derecede en fazla 7 gün, derin dondurucuda -32 derecede en fazla 3 ay saklanmalıdır.
Et küçük parçalarda birer yemeklik olacak şekilde poşet ve yağlı kâğıda sarılarak derin dondurucuda saklanması en uygun koşul olacaktır. Böylece çözdürme işlemi de kısa sürecek bu da bakteri oluşumunu engelleyecek. Çözdürme işlemi kalorifer üzerinde, açıkta ya da sıcak suda bekletilerek olmamalı! Buzdolabında ya da mikrodalgada çözdürme uygun seçenekler arasında gösterilebilir” dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz