Kanser tedavisinde geniş ölçüde kullanımı olan ve sitotoksik ilaçlar olarak da adlandırılan antineoplastik ilaçlar, tedavi sırasında dikkatli davranılmadığı taktirde ciddi sağlık sorunlarına da yol açabiliyor. Prof. Dr. Gül Baktır, sağlık çalışanlarının ve hasta yakınlarının; bu ilaçların hazırlanması, depolanması, taşınması, hastaya verilmesi ve kullanım sonrası atıkların yok edilmesi sırasında söz konusu ilaçların yüksek konsantrasyonlarına maruz kalabildiklerini söyledi. Tüm dünyada kanser sıklığının artışıyla birlikte kemoterapi uygulamaları ve tedaviye direnç durumlarında kombine uygulamaların arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Gül Baktır, “Hastanelerde yatak sayısının sınırlı olması ve maliyeti nedeniyle kemoterapi artık özel polikliniklerde ve evlerde de uygulanmaktadır. Bu durum göz önüne alındığında, kemoterapiyi evde uygulayan sağlık çalışanlarının yanı sıra hasta yakınlarının da bu ilaçlara maruz kalma riski bulunmaktadır. Bu nedenle antineoplastik ilaçlarla tedavi uygulamaları sırasında hastaların, bu tedaviyi uygulayan sağlık çalışanlarının ve hasta yakınlarının da bu ilaçlara maruz kalma riskinden korunması ve güvenli çalışma ortamının sağlanması büyük önem arz etmektedir” dedi.
"Antineoplastik ilaçlar sağlığı olumsuz etkiliyor"
Antineoplastik ilaçlara tedavi dozunda maruz kalan kişilerde ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Baktır şunları söyledi: “Söz konusu ilaçlara maruz kalan kişilerde kanser başta olmak üzere teratojenik etki, üreme sisteminde bozukluk, çeşitli organlarda ciddi toksisite görülmektedir. Uzun süre kemoterapi uygulanan hastalarda görülen kalp üzerine toksik etki, akciğerlere toksik etki, böbreklere toksik etki, ürotoksik etki ve kısırlık gibi olumsuz sağlık sorunları sağlık çalışanları ve hasta yakınlarında da ortaya çıkabilmektedir. Bu Diğer yan etkiler arasında ise mukoza, göz ve cilt tahrişi (örn. temas dermatiti), baş ağrısı, baş dönmesi, saç dökülmesi, karın ağrısı, allerjik reaksiyonlar, ölü doğum, dış gebelik, adet bozuklukları, sperm yapımında bozukluk, düşük tehlikesi, bebeğin düşük ağırlıklı doğması gibi sorunlar yer almaktadır.”
Dikkat ve korunma önemli
Prof. Dr. Gül Baktır, olası riskler nedeniyle sağlık çalışanları ve ailelerin gereken önlemleri alması gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu: ”Kanser ilaçlarının bazıları 48 saat, bazıları 3-5 gün süre ile hastanın dışkı, idrar, ter gibi vücut atıklarında bulunabilmektedir. İlaç alımı sonrası 48 saat içerisinde hastanın atıkları ile bulaşan çamaşırları uygun şekilde eldiven ve önlük giyilerek yıkanmalı, hastanın temizliği ve bakımı yapılırken gerekli koruyucu önlemler alınmalıdır. Kemoterapi ilaçlarıyla çalışan tüm personel, hastalar ve hasta yakınları gerekli güvenlik önlemleri açısından eğitilmelidir. Maruziyeti en aza indirmek için güvenlik programı oluşturulmalıdır. Bu program, fabrikadan eczaneye, ilaç hazırlamadan atıkların yok edilmesine kadar tüm aşamaları kapsamalı, bu konuda eğitimli bir ekip oluşturulmalı gerekli güncellemeler yapılmalıdır.”
Kaynak: Diyarbakır Söz