Az yesem de kilo vermek yerine alıyorum diyen birey, su içsem yarıyor diye yakınan birey ile aslında aynı dertten muzdarip.. Yaz mevsimine girmeye hazırlandığımız şu dönemde kilo vermek konusunda aç kalmanın ne denli önemli olduğu da tatışılabilinir. Karnı guruldarcasına aç dolaşmak peki kilo verdirecek mi?
Uzman yardımı olmadan yapılan hatalı diyetler sonucunda bozulan metabolizma kilo vermeyi zorlaştıran en önemli nedenlerden biri hiç kuşkusuz. Ancak bunun yanı sıra daha pek çok neden tartılara küsmemize yol açabiliyor. Örneğin; genetik olarak kilo almaya yatkın olmamız gibi! Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beslenme ve Diyet uzmanı Alev Erkan, az yenilmesine rağmen kilo verilememenin 7 nedenini anlattı ve çözüm önerilerinde bulundu.
1.Harcadığınız enerji aldığınız kalori miktarından daha az
Zayıflama diyetlerinin en önemli özelliği, günlük besinlerden aldığımız kalorinin, yaktığımız kaloriden daha az olmasını sağlamak. Özellikle hareketsiz bir yaşam sürüyorsanız ve gün boyu masa başında çalışıyorsanız günlük harcadığınız kalori az olmakla beraber, zamanla bazal metabolizma hızınız düşebiliyor. Yani az yemek yiyerek çok az kalori alsanız bile, vücudunuz bu enerjiyi harcayamadığı için kilo vermeniz zorlaşıyor. Ne yapabilirsiniz?
1 haftalık besin listesi ve fiziksel aktivite kaydı tutun. Hangi saatlerde ne kadar ne yediğinizi ve ne kadar hareket ettiğinizi bilmeniz, enerji açığınızı hesaplamanızı sağlar. Bu kaydın değerlendirilmesi konusunda diyetisyeniniz size yardımcı olabilecektir.2.Metabolizma hızınız yavaş olabilir
Metabolizma hızı basitçe; besinlerden aldığınız enerjinin, vücuttan kalori olarak yakılma kapasitesini ifade ediyor. Metabolizma hızı; yaş, cinsiyet, hormonlar, fiziksel aktivite, vücut sıcaklığı, tüketilen besinler gibi birçok durumdan etkileniyor. Metabolizma hızınızın yüksek olması gün içinde daha fazla enerji harcamanızı sağlıyor. Bunun aksine metabolizma hızınız yavaş ise daha az yemek yemenize rağmen, daha zor kilo veriyorsunuz. Gerçek bazal metabolizma hızınız, tükettiğiniz oksijenin miktarıyla belirleniyor. Bunun için geliştirilmiş özel cihazlar ile aldığınız oksijenle bağlantılı olarak ölçüm yapılıyor. Sorunun metabolizma hızından kaynaklı olduğu düşünülüyorsa bu cihazlarda ölçüm yaptırabilirsiniz.
Ne yapabilirsiniz? Metabolizma hızınızın düşük olduğu tespit edilirse, bu doğrultuda ihtiyaçlarınızın belirlendiği bir diyet listesi size daha iyi yardımcı olacaktır. Ayrıca düzenli egzersiz yapmanın da metabolizma hızınızı arttıran en önemli faktörlerden biri olduğunu unutmayın.3. Besin miktarlarını doğru tespit edemiyorsunuz
Besin tüketim miktarınızı detaylı bir şekilde sorgulayın. Örneğin az yemek yediğini ifade eden kişiler aslında fazla ekmek tüketebiliyor, sağlıklı diye zeytinyağını bolca kullanabiliyor, fazla meyve yiyebiliyor, fark etmeden avuç avuç kuruyemiş yiyor veya alkolü fazla alabiliyorlar. Unutmayın ki her sağlıklı besin sınırsız tüketileceği anlamına gelmiyor. Örneğin; zeytinyağı ve fındık ile ceviz gibi kuruyemişlerin yanı sıra meyve gibi sağlıklı besinler aslında az miktarlarında bol kalori içeriyorlar. Normalde 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile yapılmış 1 porsiyon sebze yemeği yaklaşık 100 kalori iken, yağ sağlıklı diye bolca konulduğunda bu rakam 300-400 kalorilere çıkabiliyor. Ne yapabilirsiniz? Yeterli ve dengeli beslenmek bunun en güzel çözümü. Hiçbir besinin fazlasını tüketmemeniz gerekiyot. Fazla kilonuz varsa diyetisyen yardımıyla besinlerin sizin ihtiyaçlarınıza uygun miktarlarda ayarlanmasını sağlamalısınız.
4. İnsülin direnciniz olabilir
Normalde tükettiğimiz birçok besinden bir miktar şeker alıyoruz. Bu şekerin karaciğer, kaslar, ve yağ dokusu gibi organ ile dokular tarafından kullanılmaları gerekiyor. İnsülin hormonu bu şekerlerin dokular tarafından kullanılmasına yardımcı oluyor. Ancak eğer dokular insüline direnç geliştirmişse artık bu besini olması gerektiği gibi kullanamıyor. Yani kalori harcamanız zorlaşıyor, bunun sonucunda da daha zor kilo vermeye başlıyorsunuz. Ne yapabilirsiniz?
İnsülin direncinizin olup olmadığını öğrenmek için doktorunuzla görüşünüz. Eğer İnsülin direnciniz varsa; diyetisyeninizle görüşüp ihtiyaçlarınıza uygun beslenme programınızı öğrenin. Fiziksel aktivite de kanda ki artmış şekerin kullanılmasını sağlıyor. Bu nedenle engeliniz yoksa yeterli ve dengeli beslenme ile spor ikilisini yaşam tarzınız haline getirin.5.Kullandığınız ilaçların yan etkisi olabilir
Kilo aldırma ihtimali olan ilaçlar var. Kortizon ve antidepresanlar bunların başında geliyor. Kadın doğum için kullanılan bazı ilaçlar ve bazı hormon tedavileri de kilo alımına neden olabildiği gibi kilo kaybını zorlaştırıyor. Bu ilaçlar enerji harcama hızını azaltabiliyor, iştahı arttırabiliyor ve vücutta su tutabiliyor.
Ne yapabilirsiniz? Kortizon desteği alıyorsanız olabildiğince fazla tuz, şeker ve yağdan kaçınmalı, kullandığınız ilacın dozu ve süresine göre ayarlanmış doğru diyet programını ilacı bıraktıktan ortalama 2 hafta sonrasına kadar uygulamalısınız Antidepresan kullanıyorsanız özellikle fazla yemek yeme eğiliminde de olabilirsiniz. Bu nedenle yüksek kalorili besinlerden kaçınmalı, sağlıklı besinlere yönelmelisiniz. Ayrıca omega-3 yağ asidinden (balık, ceviz gibi) ve B grubu vitaminlerden zengin beslenmeyi de ihmal etmeyin.6.Uyku saatleriniz düzensiz olabilir
Kilo vermede her ne kadar diyet ve fiziksel aktivite öne çıksa da, bunun en önemli parçalarından birini de düzenli uyku oluşturuyor. Bunun temel iki nedeni ise; metabolizmayı kontrol eden birçok hormonun gece uykusuna göre düzenlenmiş olması ve çoğunlukla geç yatan ya da düzensiz uyuyan kişilerin abur cubur gıdalara daha eğilimli olmaları. Ne yapabilirsiniz?
Uyku saatlerinizin düzensiz olduğu bir yaşam şekliniz varsa, beslenmenizde mutlak düzeni sağlanmaya özen gösterin. Aşırı yağlı, şekerli ve yüksek kalorili besinlerden uzak durun. Bol sıvı tüketin. Yine bol sebze ve meyve tüketerek bağışıklık sisteminizin güçlenmesine yardımcı olun. Geç saatte bir şeyler yiyorsanız, besinlerin daha az kalorili olmasına dikkat edin.7. Kilo vermenize engel bir hastalığınız olabilir
Bazı hastalıklar metabolizma hızını yavaşlatarak, insülin direnci gelişimine sebep olarak veya obeziteyi tetikleyerek kilo vermeyi zorlaştırabiliyor. Örneğin hipotiroidi metabolizma hızının yavaşlamasına neden olarak kilo vermeyi güçleştirebiliyor. Cushing sendromu’nda da kortizol hormonunun fazla salgılanması nedeniyle kilo kaybı güçleşiyor. Ne yapabilirsiniz? Kilo verme diyetinden önce bir endokrinoloji uzmanına başvurun. Altta yatan metabolik sebep tespit edilince, ilaç ve diyet tedavisi sayesinde daha hızlı kilo kaybedebilirsiniz.
Karatay diyeti
Kendimizi bildik bileli kilo vermek, daha zayıf olmak, daha güzel görünmek isteriz. Bunun için yapmadığımız şey kalmaz. Bugüne kadar Amerika’dan bize kadar gelen zayıflama yöntemlerinin tek ortak noktası hiç kimsenin kilo verme problemine kalıcı olarak çözüm sağlamamasıdır. Evet kilolar veriliyor fakat bunu hayatımıza adapte edemediğimiz ya da geçici olarak adapte ettiğimiz için o diyeti bıraktığımız zaman verdiğimiz bütün kiloları fazlasıyla geri alıyoruz ve kilo verme aşamasında aç kaldığımız günler de cabası.
İnsanı psikolojik olarak esir alan, hayatının her noktasını etkileyen fazla kilo ve daha da ileriki safhası olan obezite sorunu maalesef yüzyılın en büyük sorunlarından biri haline gelmiştir. Çünkü obezite beraberinde tedavileri uzun süren ve hatta tedavisi olmayan bir çok hastalığa da yol açmaktadır. Bunların içinde şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, karaciğer rahatsızlıkları, felç, bel problemleri, polikistik over hastalığı ve daha bir çok hastalık bulunmaktadır. Örnek vermek gerekirse günümüzde polikistik over sendromu yaşayan bayan sayısı neredeyse 3 kadında 1 oranındadır. Bunun beraberinde getireceği problemleri; adet düzensizliği, hormonal dengesizlikler, çocuk sahibi olma ihtimalinin azalması ve psikolojik problemler olarak sayabiliriz. Bu polikistik sendromunu tetikleyen en önemli faktör ise şişmanlıktır. Alınan fazla kilolar böbreküstü bezlerinin yağlanmasına ve dolayısıyla hormonal dengesizlikten dolayı yaşanan adet düzensizliğine yol açar. Yumurtalama sorunu olan kadınlarda ise sonuç olarak hamile kalma şansının azalması görülür.
İnsanoğlunun yaşamını tehdit eden hastalıkların nedeni olan obezite –şişmanlık- aşırı kilo kavramlarını kardiyoloji profesörü Prof. Dr. Canan Karatay Efendigil ortadan kaldırıyor. Karatay Diyeti sadece kilo vermek amaçlı değil, beslenme şeklini bir yaşam tarzı haline getirmenize yardımcı olan profesör Canan hanım bütün sırlarını Karatay Diyeti adı altında bir kitap haline getirdi. Karatay diyeti kitabında şimdiye kadar deneyip sonuç alamadığınız bütün kilo verme yöntemlerinin üstüne bir çizgi çekip size gerçek sonucu hediye ediyor. Karatay diyeti geçici bir kilo verme durumundan çıkıp siz bile farkına varmadan bundan sonraki yaşamınızı yeniden şekillendirip sizi mutluluğa götürüyor. Nasıl mı? Karatay diyetini diğer diyetlerden ayıran en önemli şey şimdiye kadar doğru olarak kabul gören birçok şeyin aslında yanlış olduğunu savunmasıdır. Bunun en büyük kanıtı ise şimdiye kadar kilo vermek için yapılan bütün çabaların boşa çıkmasıdır. Karatay diyeti bütün ezberleri bozuyor. Karatay diyeti aslında bir diyet değil yaşam tarzıdır.
Karatay diyeti beslenme uzmanlarının savundukları ‘az az ama sık sık yiyin’ cümlesini tamamen ortadan kaldırıyor. Karatay diyetinin bozduğu ezberlerden birisi de bugüne kadar bütün tıp camiasının savaş halinde oldukları kolesterolün aslında insan vücudu için çok faydalı bir şey olduğudur. Bir diğeri ise bugüne kadar yasaklanan yağın aslında insanın vücudunda yağ olarak depolanmadığı, alınan karbonhidratın yağ olarak depolandığıdır. Örneğin karatay diyeti der ki dilediğiniz kadar kuruyemiş yiyebilirsiniz ya da tereyağında sucuklu yumurta. Sadece bunlar da değil, kolesterole neden olduğu için yasaklanan kırmızı et, yumurta, pastırma gibi besinler, balık, süt, peynir, yoğurt ve bir çok besin grupları karatayda bilimsel olarak kanıtlanarak serbest hale geliyor.
Karatay Diyeti Kitabının
adını soyadından aldığı Karatay diyetinin mucidi Canan Karatay özellikle türk insanımızın aşırı miktarda karbonhidrat tükettiğini, dolayısıyla toplumda obezite oranının arttığına ilgi çeken sayın profesör, kolesterolün insan vücudunun ayakta kalması için şart olduğunu ileri sürerek tıp dünyasının tepkisini üzerine çekmektedir. Bunu da insan beyninin %90ının kolesterolden oluştuğunu, sinir sisteminde kolesterol olmazsa ileti olmayacağına, vücudun en önemli antioksidanı olduğuna dayandırmaktadır.
Karatay diyeti
size kısa zamanda geçici kilo vermeyi vaat etmez. Karatay diyetini bir yaşam tarzı haline getirmeyi başaran insanlar ilk aşama olarak kilo almamaya başlar, yağlar depo edilmez daha sonra az bir durağanlık dönemi yaşadıktan sonra depo edilen yağlar kırılarak kalıcı olarak kilo verirler. Karatay diyeti daha sonra bırakılan bir diyet olmadığı için hiçbir zaman verilen kilolar alınmaz. Ömür boyu da Karatay diyeti sayesinde kilo problemi olmaz.
Karatay diyetinde
hiçbir zaman yiyeceğiniz yemeklerde miktardan söz etmez. Karatay diyetinde önemli olan şey yememeniz gereken besin gruplarıdır. Örneğin Karatay diyetinde kesinlikle yasak olan besin grubu karbonhidrattır. Karataya göre yağ olarak depolanan şey yağ değil, karbonhidrat grubudur. Yağ yediğinizde bu, vücudunuza yağ olarak girmez. Karataya göre insan vücudundaki yağın nedeni hareketsizlikten depolanması ve karbonhidrat grubudur. Ayrıca bilinenin aksine Karatay diyeti kuruyemişlerin faydalı olduğunu ileri sürer. Karataya göre ceviz, fındık, fıstık, bademi hiç çekinmeden tüketebilirsiniz. Karatayda uzak durulması gereken en önemli yiyecek ekmek, hamur işleri, şekerli gıdalar, işlenmiş gıdalardır. Vitamin açısından zengin olduğu bilinen meyveler Karatayda yasaklı olan yiyeceklerden. Çünkü meyvede meyve şekeri olan fruktoz bulunur ve bu fruktozun fazlası insülin direncine neden olmaktadır.
Yaşam tarzı olan Karatay diyeti bir haftalık örnek reçete olarak şu şekilde ayarlanabilir;
Pazartesi
Kahvaltıda tereyağında 2 adet yumurta, istediğiniz kadar tuzsuz siyah ya da yeşil zeytin, tuzsuz peynir, kuru meyvelerden bir avuç, şekersiz çay ya da form çayları, bir avuç ceviz.
Öğle yemeğinde haşlanmış kırmızı et, bol yeşillikli zeytinyağlı salata, zeytinyağlı herhangi bir sebze yemeği, tuz içermeyen ayran, yemekten sonra istenirse yeşil çay. Akşam yemeğinde ızgara balık, mevsimine göre bulunan yeşillikler içeren bol salata.Salı
Kahvaltıda haşlanmış 2 adet yumurta, siyah-yeşil zeytin, labne peyniri, yeşil biber, roka, maydonoz,domates,içecek olarak süt, fındık, ceviz.
Öğle yemeğinde bir dolu tabak zeytinyağlı lahana yemeği ya da barbunya veyahut karnabahar yemeği, istediğiniz kadar yoğurt. Akşam yemeğinde haşlanmış tavuk eti, bol salata, bir elma.Çarşamba
Kahvaltıda tereyağında ya da zeytinyağında 2 yumurtayla yapılmış menemen, labne peyniri, ceviz, fındık, Antep fıstığı, sevilen bir bitki çayı.
Öğle yemeğinde ızgara köfte, yoğurt, zeytinyağlı bir sebze yemeği, salata, ayran ya da su. Akşam yemeğinde kuzu eti pirzolası ya da bonfile, zeytinyağlı bir sebze örneğin fasulye ya da enginar, bakla yemeği, bol salata.Perşembe
Kahvaltıda iki yumurtayla yapılmış omlet, labne peyniri ya da tuzsuz peynir, yeşil biber, siyah-yeşil zeytin, yeşillik, ceviz,fındık, badem, şekersiz çay.
Öğle yemeğinde bonfile ızgara, zeytinyağlı pırasa ya da kereviz, domates söğüş, yoğurt ve bir kaşık keten tohumu, su. Akşam yemeğinde ızgara tavuk eti, zeytinyağlı barbunya, bol salata, rendelenmiş havuç, turp, ayran.Cuma
Kahvaltıda haşlanmış iki adet yumurta, tuzsuz peynir, zeytin, maydonoz, kırmızı biber, roka, biber, ceviz, badem, fındık, fıstık, şekersiz çay.
Öğle yemeğinde ızgara kebap, közlenmiş yeşil biber, domates söğüş, rendelenmiş turp, ayran. Akşam yemeğinde ızgara köfte, yoğurt, bol salata, zeytinyağlı semizotu yemeği, bol su.Cumartesi
Kahvaltıda pastırmalı 2 adet yumurta, labne peyniri, yeşillik,nane, biber, zeytin, ceviz, fındık, bir bardak süt.
Öğle yemeğinde ızgara bonfile, yoğurtlu semizotu, bir kaşık keten tohumu. Akşam yemeğinde ızgara balık, rendelenmiş turp, kırmızı soğan, bol yeşillikli salata, domates, bir elma.Pazar
Kahvaltıda tuzsuz peynirle ve 2 yumurtayla yapılmış omlet, domates, zeytin,biber, roka, maydonoz, ceviz, badem, şekersiz çay.
Öğle yemeğinde şiş kebap, çoban salatası, zeytinyağlı bakla yemeği ya da lahana yemeği, bol su. Akşam yemeğinde balık ızgara, taze yeşillklerle yapılmış salata, közlenmiş kırmızı biber, bol su. Not: Akşamları 8den sonra kesinlikle hiçbir şey yenilmeyecek, her gün en az 2 litre su tüketilecek, her gün en az 30 dakika yürüyüş yapılacak.Fazla kilonun kişiyi olduğundan daha yaşlı gösterdiğini hepimiz biliriz. Esasında bu algı sadece dış görünüşümüz için değil, vücut sistemimizi oluşturan tüm organlar için de geçerli bir durumdur. Fazla kilolu olmanın altında yatan ilk faktör aşırı beslenmektir. Aşırı beslenme eğilimi olan kişiler sürekli yedikleri için kişinin organları yenilen besinleri sindirmek ve gerekli yerlere taşıyıp faydasız posaları dışarı atmak için sürekli çalışır durumda kalır. Bu durum da vücuda çok fazla yüklenilmesine yol açar. Sonuç olarak vücut yorgun düşer. Tüketilen aşırı besinler ise enerjiye çevrilmediği taktirde vücutta yağ olarak depolanır. Bunun sonucu olarak da karaciğerde yağlanma, kolesterol düzeyinde artış, kalp damar sisteminde tıkanma, kan şekerinde artış, kişinin hareketsizliğinden dolayı romatizmal hastalıklara kadar varabilen rahatsızlıklar kaçınılmaz olur ve en doğal sonuç olarak da kişi tepeden tırnağa daha yaşlı görünür. Halbuki normal kiloda olan kişiler enerjik, fit, bakımlı ve genç görünür. İşte size genç görünmenin en değerli ipucu. Genç ve dinamik görünen kişi dolayısıyla daha mutludur. Çünkü sosyal hayatı yolundadır, psikolojisi düzgündür, hareketli olmasından dolayı mutluluk hormonları sürekli devrededir. Yani kilo vermenin aslında kişide yarattığı en güzel şey sağlıklı ve mutlu etmesidir. Peki hayatımızın farklı dönemlerinde farklı nedenlerden dolayı aldığımız fazla kiloları en kalıcı şekilde nasıl vereceğiz? Bu soruya son yılların en çok konuşulan ismi Prof. Dr. Canan Karatay, zayıflamayı bilimsel gerçeklerle kanıtlayan ve kendi ismini koyduğu Karatay Diyeti son noktayı koymuştur.
Karatay diyeti ile kilo vererek daha sağlıklı ve uzun yaşama vaad ediliyor. Bunun altında yatan prensip ise Karatay diyetindeki beslenme şekli ile sadece hedeflenen kiloyu verene kadar bu diyeti yapmak değil, artık bu beslenme tarzını benimseyip bununla yaşamaktır. Böylece kişi bu diyeti uygulayana kadar geçen zamandaki yanlışlarını düzeltip metabolizmasını normale çevirerek vücudun daha sağlıklı olmasını sağlar. Aksi taktirde yanlış beslenme tarzıyla yaşayan kişilerde özellikle ileri yaşlarda çözülmesi daha zor bir takım hastalıklar baş gösterir. Metabolizmayı yanlış çalıştıran yani yanlış beslenen kişilerde olma ihtimali daha yüksek olan bu hastalıklar çeşitli fiziksel ve kimyasal bozukluklar yaratarak hayati sorunlar yaratabilmektedir. Çünkü düşünüldüğünde vücut bize, biz ona nasıl davranırsak aynı şekilde davranır. Onu yorar, kötü besler, çalıştırmaz isek o da bize hastalıklar ile geri döner. Bunun en iyi kanıtı son yıllarda müthiş bir hızla artan kanser hastalığıdır. Kanser hastalığına neden olan vücuttan bağımsız apayrı bir unsur değil bizzat kendi hücrelerimizin çeşitli nedenlerden dolayı mutasyona uğrayarak tümör haline gelmesidir. Yani bugün için en öldürücü ve çaresiz olarak bilinen kanser hastalığında kendi vücudumuzdaki bir hücredir bizi öldüren. Dolayısıyla daha uzun ve sağlıklı yaşamak için bilimsel olan ve en doğru yolu tercih etmek çok önemlidir. Hastalıklara neden olan faktörler arasında elbette ki genetik de rol oynar fakat bugün fazla kiloların neden olduğu metabolik yani metabolizma bozukluğundan kaynaklanan hastalıklardan; şeker, tansiyon, kalp-damar, felç, romatizma, polikistik over, karaciğer yağlanması, obezite, bel ağrıları gibi hastalıkların doğru beslenme ile tedavi edilebildiği bir bilimsel kanıttır. Dolayısıyla ömür boyu ilaç içmeyi gerektiren bu ileri yaş hastalıklarına engel olmak tamamen bizim elimizdedir. Bu kötü hastalıklara engel olmanın temeli de doğru beslenmeden geçmektedir. Hatta bu konuyu destekleyen araştırmacı bilim adamı Dr. P. D. White’ın ünlü bir sözü vardır; ‘bütün hastalıklar mutfakta başlar.’ Bu düşündürücü ama gerçek olan cümlenin aslında ne kadar doğru olduğu Karatay diyeti kitabında ayrıntılı ve bilimsel olarak irdelenmektedir.
Canan Hoca kitabında zayıflama konusundan ziyade önce kilo alma aşamalarını bilimsel olarak anlatmıştır. Çünkü kilo almanın bilimsel olarak kavranması ile öncelikle nasıl kilo almayızı anlamak çok daha önemlidir. Kilo alma olayının vücutta nasıl meydana geldiğini anladıktan sonra fazla kiloları nasıl veririzin bilimsel açıklaması da zayıflamak isteyen kişiler için önemlidir. Karataya göre; her bir şey yediğimiz zaman vücudumuzda salgılanan hormon insülin hormonudur. Bu hormonun iki görevi vardır. Öncelikle yemek yediğimiz zaman kanımızdaki şeker düzeyinin artmasıyla bunu enerjiye çevirmeye yarayan insülin düzeyinin de artmasıdır. Yani vücuda besin girdiği zaman insülin hormonu da devreye girerek bunu enerjiye çevirir. Eğer tüketilen besin çok fazla ise ya da glisemik indeksi yüksek bir besinse (karbonhidrat düzeyi fazlaysa) veyahut kişi dinlenme pozisyonunda hareketsiz ise insülin hormonu hemen ikinci görevini yerine getiriyor ve fazla gelen kan şekerini daha sonra kullanmak ve depolanmak üzere karaciğere ya da diğer organlara taşır. Yemek yedikten sonra 2-2,5 saat insülin hormonu devrededir. Sürekli bir şeyler yendiği taktirde bu insülin hormonu sürekli devrede olmaya devam eder. Çünkü kan şekeri sürekli yükselir ve bunu kan şekerini enerjiye çevirmek insülin hormonunun görevidir. Yemek yedikten 4-5 saat sonra hiçbirşey yenmediği taktirde de devreye leptin hormonu girer. Leptin hormonu, zayıflama konusunda en can alıcı hormondur. Çünkü leptin hormonu devrede olduğu zamanlarda depodaki yağlar gider. Leptin hormonunun görevi de kan şekeri düştüğü zaman vücuda enerji sağlamak için depolardaki yağları kullanmaktır. Yani zayıflamanın anahtarıdır. Ancak leptin hormonu devredeyken mevcut depodaki yağları kırarız ve zayıflarız. Leptin hormonu insülin hormonunun salgılanmasını engelleyerek kan şekerinin normal düzeylerde olmasını sağlar ve tokluk hissi yaratır. Sürekli bir şeyler yiyen insanlarda sürekli insülin devrededir ve leptin hormonunu algılayamaz dolayısıyla bu kişilerde insülin direnci oluşur. İnsülin direnci yaşayan kişiler sık sık acıkırlar, doyamama durumu vardır ve kan şekeri düştüğü anda hemen şekerli gıdalara saldırma durumu yaşanır. Bir başka deyişle sık sık acıkıyorsanız ve atıştırmadan duramıyorsanız sizde de insülin direnci vardır demektir ve bu durum vücudunuzu yavaş yavaş kontrol altına almaya başlar ve sinsice hastalıklara davetiye çıkarır. Bu kısır döngüde insülin direnci olan kişiler kilo veremez çünkü bütün organlarında yağ birikmeye başlamıştır. İnsülin direncini kırmanın yolu daha az yemekten ve spor yapmaktan geçer. Çünkü daha beslenerek vücuda daha az kalori yüklüyor, daha çok hareket ederek de depodaki yağları eritiyoruz. Bunun doğal sonucu olarak da kilo veriyoruz. İşte aslında bütün Karatay diyetinin ana prensibi bu şekildedir.
Karatay diyetinde sık sık yemeyerek ama doyana kadar yiyerek ve glisemik indeksi düşük besinler ile beslenerek artı egzersiz yaparak kilo vermek uzmanlık alanından çıkmakta ve yaşlısından gencine hamilesinden hastasına herkesin yapabileceği çok basit bir yaşam tarzı şekline gelmektedir. Karatay diyetinde kesinlikle yasaklı olan besinler; pirinç, ekmek, makarna, unlu mamüller, şeker, çikolata, gofret, reçel, bal, pekmez, her türlü meyve suları, gazlı içecekler, patates, mısır, kızartmalar, hazır çorba, sucuk, sosis, salam, işlenmiş her türlü gıda ürünleri, Karatayın temel prensibinde kesinlikle şeker yasak. Karatay’a göre şekerli ve tatlı besinler çok tehlikeli. Çünkü bunlar kan şekerini aniden yükseltip insülin hormonunu devreye sokuyor ve fazlası mutlaka depo olarak organlara en başta da karaciğere gidiyor, karaciğeri yağlandırıyor ve sonucunda göbek çevresi kalınlaşıyor. Belki birden değil ama ilerleyen her yılda gözümüzle göremediğimiz şekilde hücrelerimiz bozuluyor ve bir yerde tıkanıp hastalıkla burun buruna geliyoruz. Bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek de kan insülin değerleri 2,5-5 (normal değeri 5) arasında bulunan kişilerin daha uzun ömürlü ve sağlıklı olmalarıdır. Yani Karatay’a göre şeker eşittir hastalık ve ileride ölümdür. Karatay diyetinde bilinenin aksine tüketilmesi gereken en önemli kaynaklardan biri yağdır ve bunların arasında doğal köy zeytinyağı ve tereyağıdır. Karatay yağdan korkmayın şekerden korkun der. Tüketilmesi gereken bir diğer önemli kaynak ise kırmızı ettir. Kırmızı etin kesinlikle kolesterolü arttırmadığını savunan Karatay, bunun yanında balığın da çok miktarda tüketilmesi gerektiğini savunur. Bunların dışında mevsim sebzeleri, baharatlar, günde en az 2 yumurta, her türlü bakliyat, yoğurt, ayran, süt, kuru meyveler, ceviz, fındık, badem, fıstık, keten tohumu, peynir bol bol tüketilebilen besin gruplarıdır.
zayiflamaninyontemleri.net
Kaynak: Diyarbakır Söz